OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E KADIN HAREKETİNİN ÖNCÜSÜ NEZİHE MUHİDDİN

Bianet’in yayınladığı Erkek Çetelesi Raporu’na göre Türkiye’de haziran ayında 24 kadın öldürüldü. 2021 yılının ilk altı ayına baktığımızda erkekler en az 150 kadını katletti.

* Kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcı niteliğe sahip ilk uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden inatla ve büyük bir kararlıklavazgeçmeyen kadınlar düzenledikleri eylemlerle seslerini duyurmaya çalıştı. Ancak Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun (EŞİK), 16 Mayıs -15 Haziran tarihlerini içeren TBMM İzleme Raporu’na göre

kadınlar meclisin gündeminde dahi değildi.*

Yayınlanan rapora göre “Sadece İstanbul Sözleşmesi değil, toplumun yarısını oluşturan kadınlara karşı şiddet, kadın cinayetleri, kadınların yaşadığı hak ihlalleri, sorunlar ve bunlara ilişkin çözüm önerileri, Meclis gündemine önemiyle orantılı bir şekilde yansımadı.” Raporda son bir ay içinde yapılan grup toplantılarının hiçbirinde tek bir kadın kelimesinin dahi geçmediği belirtiliyor. Genel kurul görüşmeleri sırasında yalnızca üç AKP milletvekilinin kadının adını andığını, ancak onların da küçük düşürücü, cinsiyetçi ve kutuplaştırıcı ifadeler kullandıkları belirtiliyor. Sözleşmeden çıkış kararını idari yargıya taşıyan siyasi partiler, davayı takip görevini de kadınlara, kadın milletvekillerine ve partilerinin kadın birimlerine bıraktılar.

Geçmişi bilmek bugünkü mücadeleyi ileriye taşımak için önemli. O nedenle bu hafta Ayraç’ta Cumhuriyet Halk Partisi kurulmadan Kadınlar Halk Fırkası’nı kurmak isteyen, mücadeleci ve Türk Kadın Birliği’nin kurucusu Nezihe Muhiddin’le tanışacağız. Bugün eğer kadın hareketi toplumsal muhalefetin en güçlü ve en örgütlü yanını oluşturuyorsa bunda Nezihe Muhiddinlerin bıraktığı mirasın önemi yadsınamaz. İlk basımı 2003 yılında yapılan Yaprak Zihnioğlu’nun Metis Kitap’tan çıkan ‘Kadınsız İnkılap’ kitabı kadınlar için mücadele eden, cesur bir kadının hikâyesi.

Türkiye’de kadın hareketinin kökleri II. Meşrutiyet’e kadar uzanıyor. Dönemin ilerici kadınlarından Nezihe Muhiddin kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğine inanıyordu. O nedenle kadınsız bir inkılabın gerçekleştirilemeyeceğini düşünüyordu. Nezihe Muhiddin o dönemde kadının özgürleşmesi için çalışması gerektiğini görmüş bunu da iktisadi kadın olarak tanımlamıştır.

Kitabın çıkış noktası “Osmanlı Türk modernleşmesinde kadınların rolünü araştırmak”. Yaprak Zihnioğlu kitabında bu temel soruyu Cumhuriyet perspektifinden soruyor: Kadınlar, Cumhuriyet reformlarının, Batılılaşma, çağdaşlaşma projesinin edilgen göstergeleri ve simgeleri olarak kalmayı kabullendiler mi? Yoksa siyasal, medeni ve vatandaşlık hakları için mücadele ettiler mi?

DERSAADET’İN EDİBE-İ ŞEHİRESİ

Nezihe Muhiddin 1909 yılında öğretmen olarak meslek hayatına giriyor. Güçlü kalemi, tutkulu kişiliği, pırıltılı zekâsı ve bilgisiyle kısa sürede Dersaadet’in kültür ortamında tanınıyor ve kadınlar için bir rol model oluyor. Muhiddin basında “edibe-i şehire (ünlü kadın yazar) ve “Türklerin büyük kadını” olarak anılıyor.

Osmanlı feminizminin öncü kişiliklerinden biri olarak, Batı’nın etkinliklerini, yayınlarını izlediği, Şair Nigâr, Fatma Aliye ve Halide Edib’in de içinde yer aldığı büyük kadınlar kuşağının son üyesi. Almanca ve Fransızca biliyor. Kadınlığın mefkûresini onlardan öğrendim dediği isimler hürriyet aşığı, zulm ve istibdada karşı duran Nakiye Hanım ve eski sadrazam Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’nın torunlarıdır. Kıbrıslı Azize Hanım uluslararası kadın konferansına katılan ilk Osmanlı Türk kadınıdır.

Muhiddin 19 yaşında ‘Kızlarımızın Psikolojisini Mütalaa’ başlığı ile yazdığı makalesiyle Avrupa’da büyük ses getiriyor. 1911 yılında Harcanan Gençlik isimli bir kitap yayınlıyor. Yazarın kitapta paylaştığı kaynaklara göre Muhiddin’in gazete ve dergilerde tefrika edilen yirmi romanı vardır. Ayrıca üç yüz kadar öyküsü, sahnelenmiş piyesleri, operetleri, filme alınmış senaryoları da bulunmaktadır. Kendisiyle yapılan bir söyleşide en çok Reşat Nuri Güntekin, Mahmut Yesari, Sadri Ethem, Selami İzzet, Valâ Nurettin, Peyami Safa’dan etkilendiğini belirtiyor.

Şair Nigâr’ın geleneğini sürdürerek her ayın ilk cuma günü evinde çay toplantıları yapıyor. Bu toplantıların önemli misafirlerinden biri Fatma Aliye’dir. Suat Derviş, Nezihe Muhiddin’den sevdiği dostu olarak söz eder.

NADİ’NİN ‘ÇOK ŞÜKÜR KURTULDUK’ İMZALI YAZISI

Nezihe Muhiddin siyasi kişiliği nedeniyle saldırılara uğrar ve yazarlığı da unutturulmak istenir. Örneğin Neriman Malkoç Yeni İstanbul gazetesinde ‘Kadın Ediplerimizle Röportajlar’ başlıklı devrin kadın yazarları üzerine hazırladığı yazı dizisinde Nezihe Muhiddin’e yer vermez. Yaprak Zihnioğlu bu yokluğun onun toplumsal bellekten çıkarılışının bir örneği olduğunu yazar.  Cumhuriyet Gazetesi yazarı Yunus Nadi Türk Kadınlar Birliği’nin yaptığı usulsüz bir kongre ile dışlanan Nezihe Muhiddin için ‘Çok Şükür Kurtulduk’ başlıklı bir yazı kaleme alır.

Kadınlar Halk Fırkası’nın kurulmasına izin verilmeyince Türk Kadınlar Birliği’ni kurar. Dönemin ileri gelenleri, kadınların yardım işleriyle uğraşmasını, siyasetle ilgilenmemelerini ister. Ancak Muhiddin’in amacı bir yardım derneği kurmak değildir. Savaşta mağdur olan ailelere yardım ederler ancak tek hedefleri bu değildir. Muhiddin kadınların eğitimi için de mücadele eder. Kurtuluş Savaşı’nda izlenen yolu takip ederek camilerde kadınları bilinçlendirmek için toplantılar düzenlemek ister ancak bu girişim basında tartışmalara neden olur ve kabul edilmez.

Cumhuriyet Gazetesi’nde TKB’li kadınları eleştiren karikatür yayınlanır.

Hânımlar cami’lerde va’z edeceklermiş!..

-Biraz da bu seneki manto modalarından bahsetseler bari!

KADININ ÖZGÜRLEŞMESİNİN YOLU “İKTİSADİ KADIN”

Nezihe Muhiddin ve arkadaşları kadınların mecliste temsil hakkı olması için savaşır. Kendisiyle yapılan bir mülakatta seçme mi yoksa seçilme mi hakkının önce gelmesi gerektiği sorulduğunda seçilme hakkı diye yanıt verir ancak o dönemin yazarları tarafından ağır eleştirilere uğrar. Kendisine yöneltilen tüm olumsuz düşüncelere karşın Nezihe Muhiddin, Osmanlı toplumunda ‘iktisadi kadın’ formunu yaratmak ister. Çalışan, üreten, rasyonel, eğitim görmüş, meslek sahibi, siyasal ve toplumsal hayata katılan bir kadın yaratmak amacındadır. Çünkü ona göre ancak kadınlar eşit biçimde iktisadi ve sosyal hayata katıldıklarında ulusun inşası ve kurtuluşu mümkün olacak, inkılaplar başarıyla tamamlanacaktır. 

Nezihe Muhiddin ile tek parti dönemi yöneticileri arasındaki tartışma kadın kimliği üzerinden yürütülmektedir. Muhiddin cumhuriyetçi erkeklerin kadınları ‘çocuk kadın’ gibi görmelerini kabul etmez.

Nezihe Muhiddin’i bilmenin kadınlar için önemini, dünyada ve Türkiye’de kadın hareketleri üzerine çalışmalar yürüten Fatmagül Berktay şöyle özetliyor: Geçmişte yaşananlar, çekilen acılar ve harcanan çabalar belleklerden silinip gidiyor ve bizler hep ‘çocuk kalmaya’ mahkûm oluyoruz. İşte bunun içindir ki kadınların kendilerini ‘tarihe yazmaya’, geçmişi araştırmaya, başka kuşakların mücadeleleriyle bağlar kurmaya ve kendilerinden esirgenmiş olan bilgi ve eğitime sahip çıkmaya ihtiyaçları var. Bu nedenle Nezihe Muhiddin gibi öncü kadın liderleri tanımak, bu topraklarda kadın mücadelesinin geçmişini bilmek önem taşıyor.

Kaynakça:

*

*

Haftanın çok satanlar listesini D&R, idefix, hepsiburada, Remzi Kitabevi, Penguen Kitapevi, BKM Kitap ve Amazon Türkiye listelerinden yola çıkarak derledik.

  1. Balıkçı ve Oğlu, Zülfü Livaneli
  2. Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit
  3. Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar, Miraç Çağrı Aktaş
  4. Veba Geceleri, Orhan Pamuk
  5. Söylenmemiş Sözler, İclal Aydın

HAFTANIN KİTAPLARI

Türk edebiyatına unutulmaz eserler kazandıran Rıfat Ilgaz’ı ölümünün 28.yılında saygıyla anıyoruz ve haftanın kitaplarında Ilgaz’ın eserlerine yer veriyoruz.

APARTIMAN ÇOCUKLARI

Çınar Yayınları

İstanbul’da biçimiyle ve planıyla birbirinin aynısı üç apartman: Şeref, Namus ve Vicdan apartmanları... Bu üç apartmanın tek sahibi Hacı Suduri Efendi...Memur Seyfi Saymaner’in kiralık bir ev aramasıyla ve baktığı birkaç evden sonra Namus Apartımanı’na ailesini yerleştirmesiyle başlıyor maceralar. Doktoruyla, öğretmeniyle, kaptanıyla, tiyatrocusuyla ve kapıcısıyla birçok meslek grubundan renkli kişiliklere sahip apartman sakinlerinin kendi küçük dünyalarında başlarından geçenler Ilgaz’ın mizah yüklü kalemiyle okuyucuyla buluşuyor.

YOKUŞ YUKARI

Çınar Yayınları

Rıfat Ilgaz, bu eserinde, yazarlık yaşamının birbirinden ilginç anılarını anlatıyor. Cağaloğlu çevresi, gazetecilik dünyası, Babıâli'nin unutulmaz patronları, ünlü yazarlar, Orhan Veli'den Cahit Irgat'a, Arif Dino'dan Orhan Kemal'e kadar pek çok sanatçı tatlı bir mizah havası içinde Ilgaz’ın anılarında yer alıyor.

KIRK YIL ÖNCE KIRK YIL SONRA

Çınar Yayınları

Rıfat Ilgaz kitabında 1940’larda başlayıp 1980’lere kadar süren göz altına alınma, tutuklanma, yargılanma öyküsünü anlatıyor. İlhan Selçuk, Ilgaz’la ilgili şunları söyler: 12 Eylül döneminde Cide’de gözaltına alınan sanatçının başına neler gelmemişti! Kolay değil, 1940’larda başlayan gözaltına alınma, tutuklanma, yargılanma öyküsü, 1980’lerde de sürmüştü. Yeryüzünde kaç şair ya da kaç yazar var ki kırk yıl bu çileye katlanmış olsun?

ÖYKÜ ÖYKÜ GEZEN KEDİ

Zeynep Cemali

Günışığı Kitaplığı

Usta öykücü Zeynep Cemali'nin öykülerinin içinde bu kez hınzır bir kedi dolaşıyor.
Yağmurlu bir gece hayatını kurtaran adamın evine yerleşen Siyam kedisi Siyami Bey halinden pek memnundu. Çevresinde pervane olan aile üyeleri, onu rahat ettirmek için yarışıyorlardı. Ancak, Siyami Bey hayatını kurtaran adamdan pek hoşlanmıyordu. Siyami Bey’in hikâyesinin yanı sıra kitapta başka öyküler de var: Bisiklet Aşkına, Fındıkçı Güzeli, Kırmızı Onluklar, Natır Naciye'nin Torunu, Kaportacı Kardeşler, Çaycı ve Çocukları, Bay Baykuş.

HABABAM SINIFI

Çınar Yayınları

Ilgaz’ın bir klasik haline gelen eseri Hababam Sınıfı Ertem Eğilmez tarafından filme de çekilmişti. Filmde karakterlerin sadece bir kısmını tanıyorsunuz. Usta yazarın mizah dolu kaleminden çıkan eseri minik kitap kurtlarıyla birlikte okumanızı öneriyoruz.

KIZLARA MASALLAR

Italo Calvino

Yapı Kredi Yayınları

Italo Calvino İtalyan halk masallarından derlediği ‘Kızlara Masallar’ kitabıyla minik okuyucularla buluşuyor. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan masalları resimleyen Giulia Tomai, kitabı Türkçe’ye kazandıran ise Meryem Mine Çilingiroğlu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi