Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“Şarkılar aracılığıyla anlaşılmak istiyoruz”

Sattılar bana bendeki cenneti

Sürdüler üstüme hasreti cinneti

Karanlığa daldım bu mudur dibi?

Aklıma ziyan

Büyüyor anksiyete

Yarın can çekişiyor.

Senin, benim gibi insanlar silinmiş.

Nezaket ezilmiş.

Zalimlerden başka haklı yok, vicdan yok, ayıp yok, yok.

Bu sözler Gripin’in yeni şarkısı ‘Aklıma Ziyan’dan… Tam da bu dönemi, içinde yaşadığımız duyguları o kadar iyi anlatıyor ki! Aklımıza ziyan dediğimiz dönemlerden geçiyoruz öyle değil mi? Gripin yıllardır şarkılarıyla beni bana anlatan müzik gruplarından biri; O kadar çok şarkısı var ki dinlediğim özellikle ‘Beş’ şarkısı ile kaç gece ağlamadım ki?!. Gripin art arda yeni şarkılarını dinleyicileri ile buluşturdu. ‘Aklıma Ziyan’ şarkısı da bundan. Elbette devamı gelecek şarkıların ve heyecanla bekliyorum. Gripin grubunun üyeleri Birol Namoğlu ve Arda İnceoğlu ile buluştum. Müziğe ve hayata dair her şeyi konuştuk. Grubun diğer üyelerine buradan selamlar olsun. Bugün Gripin’in başta ‘Aklıma Ziyan’ şarkısı olmak üzere dinleyin, dinletin. Şöyle müzikle geçen bir pazar olsun.

img-4250.jpeg

Nasılsınız, nasıl gidiyor?

Gripin: Nasıl diyelim? Açıkçası biz de memleket gibiyiz. Hani “İyiyiz” demek artık kolay değil. Ama tabii yine de bir şey bizi tutuyor.

Şu son dönemde tutunacak bir şey arıyorsun bu anlamda müzik yapıyor olmak iyi bir şey, sizin için terapi olsa gerek. Siz de bunu üretimlerinize yansıtıyor musunuz?

Birol Namoğlu: Kesinlikle. Zaten başka türlü içimizdekini anlatma şansımız yok. Bu son şarkılar ya da bu süreç boyunca bizim için üretim bir tür iyileşme oldu. Konuşarak anlatamayacağın şeyleri müzikle, sözlerle anlatabiliyorsun. Bu bizi çok rahatlattı. Hem kişisel anlamda hem grup olarak. Biz kendimizi yazarak ya da sosyal medya paylaşımlarıyla anlatan insanlar değiliz. Müzik olmasaydı ne yapardık bilmiyoruz açıkçası, terapi gibi bizim için.

Arda İnceoğlu: Bazen de çok haberlere daldığın zaman, dünyanın haline baktığın zaman çok bir şey yapasın da gelmiyor. İyice dibe vuruyorsun ama oradan da kurtuluş bir şey yaparak, üreterek mümkün oluyor.

“Hakikaten inanılmaz şeyler oluyor”

Böyle coğrafyaların en teselli edici yanı çok hikâyenin olması ve bu durumun üretime katkısı… Bu anlamda bu coğrafyada müzik yapmak nasıl bir yaratıcılık?

Birol Namoğlu: ‘İçinde Tutma’da söylüyorduk “dünyanın ameliyatlı yerinde” içinde tutma dedik. Evet, gerçekten problemler veya karışıklıklar veya neyse o adı artık her gün yeni bir gündem insanın kafasını bir noktaya kadar yaratılış yönünde de açıyor, başka şeyler oluyor. Ama bir yandan da tabii bir şeyleri öldürüyor çünkü çok yorucu. Sürekli değişiyor. Hakikaten inanılmaz şeyler oluyor, her gün bir şey değişiyor. Sonra alışmaya başlıyoruz, normalleştiriyoruz. Sonra unutmaya başlıyoruz. Evet, bir noktada diri tutuyor olabilir ama sonra döngünün parçası oluyorsun. Çok acayip bir coğrafya. Dünya da öyle sadece bizim coğrafyamız değil şu an. Bu dönemin bence insanlara ve yaratıcılara da elbette katkısı vardır, o düşüncelerle, duygularla sanatçılar tabii bir şeyler yapmışlardır ama sıkışan, kalan, çıkamayan, negatif etkilenen de çok eser ve eser sahibi vardır diye düşünüyorum.

“Biz mutluluğu şarkılarımıza yansıtamıyoruz”

Hadi bir lay lay lom, eller havaya, yaz geldi bir yaz şarkısı patlatalım şeklinde bir hikâyeniz de yok, sizden öyle parçalar da çıkmıyor.

Arda İnceoğlu: Öyle şarkımız olamadı. Onu hiç yapamadık, başaramadık. Hep konuşuyoruz ama biz mutluluğu işimize, şarkılarımıza yansıtamıyoruz. Üretim anlamında biz hep etrafımızda olan negatif olaylardan beslenen adamlarız. Gerçek hikâyelerden besleniyoruz. ‘Aklıma Ziyan’ özellikle böyle bir şarkı oldu. Müzikte de sözde de gerçek hayat besliyor bizi. Dolayısıyla bu dönemde de böyle olmak zorunda olduk. Özellikle şu an her şeyin tıklarla ölçüldüğü bir dünyada, aklımıza ziyan gerçekten. Şarkının yolculuğu nereye gider bilmiyoruz ama benim için aklıma ziyan, iyi ki yapmışız diyeceğimiz şarkılardan biri.

“Şarkı, yaşarken büyüyor”

Şarkıların çıkış süreci nasıl oluyor, derinlikli sözler nasıl yazılabiliyor?

Birol Namoğlu: Sözler için konuşayım… Müzik de öyle ama özellikle söz yazımı gerçekten uzun sürüyor. Aylar alabiliyor. Çünkü yazarken aslında sürekli yaşıyorsun, sürekli gözlemliyorsun, bir şey oluyor, bir duygu geliyor, başka bir yere evriliyor. İlk fikir geldiği anda bitmiş sayılmıyor yani. Çünkü şarkıların temaları, az çok hepimizin yaşadığı ortak konular; Aşk, terk edilme, kayıp… Bu duyguların hangi dönemine denk geldiğinize göre de şarkıların sözleri değişebiliyor. Bazen insan ilişkileri üzerine bir şeyler çıkıyor, bazen daha toplumsal konulara eğiliyoruz. ‘Aklıma Ziyan’ şarkısının ilk hali aslında 8-9 ay öncesine dayanıyor. O zamanlar karaladığım bazı cümleler vardı bir kenarda. Ama zamanla üzerine çok şey eklendi, çok şey değişti ve bugünkü haline geldi. Süreç hep böyle; şarkı, yaşarken büyüyor. Söz yazımı hayat boyu devam eden bir şey tabii küçük notlar tutarak ilerliyor. Sadece üç şarkı var öyle bir anda çıkan; ‘Kahpedir Dünya’, ‘Galatasaray Marşı’, ‘Durma Yağmur Durma’. Genel olarak bizim daha çok aşk şarkılarımız, insan ilişkilerine dair parçalarımız var. Ama arada işte, “Baba Mesleği” gibi, “Kahpedir Dünya” gibi ya da “İçinde Tutma” gibi daha toplumsal, daha derin yerlerden çıkan şarkılar da oluyor. Demek ki o dönem nasıl hissediyorsak, o çıkıyor ortaya. Bu da öyle bir dönemdi sanırım. Hepimizin içinde bir şeyler birikmiş.

‘Griri alanları önemseyen insanlarız”

‘Aklıma Ziyan’ şarkısında her şeyin sahte olduğuna ve sanal bir şeyin içinde olup da beynimizi aklımızı kaybedip kalbimizi de unuttuğumuz duygusu var.

Birol Namoğlu: Kesinlikle. Çünkü biz bu dünya düzeninden çok da mutlu değiliz açıkçası. Her şeyin bir ya da sıfır olduğu, siyah ya da beyaz gibi görüldüğü bir yerde yaşıyoruz. Ama biz ‘Gripin’ olarak gri alanlarda duran, o griyi önemseyen insanlarız. Ve bu ‘gri’ artık hiç ciddiye alınmıyor. Her şeyin bu kadar kesin ve keskin olduğu bir sistemde yaşamak çok yorucu. O yüzden kendi dilimizle, kendi bakış açımızla bu durumu anlatmaya çalıştık. Sistem eleştirisi var, insan ilişkilerine dair bir eleştiri var. Algoritmaların yönetiminde bir yaşamdan duyduğumuz rahatsızlık var. Evet, nakarat aslında birçok şeyi barındırıyor. Filistin’de yaşanan acılardan tut da emeğin değersizleştirilmesine kadar birçok gönderme var. Hayatın kısa olduğu bu dünyada, aslında daha güzel şeylerle uğraşmalıyız. Ama her gün karşımıza çıkan bunca haksızlık, adaletsizlik, değersizlik karşısında insan bir yerden sonra içindekini tutamıyor. Yani oturup planlı programlı bir şarkı yazmıyoruz. İçimizden ne geçiyorsa, ne hissediyorsak o çıkıyor ortaya. Bu yüzden de şarkının bir duygusu, bir derdi oluyor. Biz de şarkılar aracılığıyla aslında biraz anlaşılmak istiyoruz. Çünkü hepimiz bazen sadece “anlaşıldığımızı” hissetmek isteriz. Ve müzik bunun en güçlü yollarından biri.

“Hepimiz sessiz kaldık: ‘Bu tamam’ dedik”

‘Aklıma Ziyan’ şarkısı çok etkileyici olmuş, bu şarkı nasıl ortaya çıktı?

Arda İnceoğlu: Aslında çok ilginç. Stüdyoda başka bir şarkıya çalışıyorduk o gün. Sonra “Ya şu şarkıyı da bir deneyelim” dedik. Melodi vardı, söz yoktu. O an girdik stüdyoya, Birol vokali söyledi. Ve sonra dinledik. Hepimiz sessiz kaldık: “Bu tamam” dedik. O anın duygusu o kadar sahiciydi ki... Bir daha üstüne kayıt yapmadık. Şu an duyduğunuz, ilk okuduğumuz hali. Hiç dokunmadık. Hatta demo hali diyebiliriz ama bize göre en gerçek hali de oydu.

gripin-aklima-ziyan-kapak-d.jpg

“Gerçek dışı ama bir yandan da tanıdık”

Klip de çok dikkat çekici. Görsel olarak farklı bir dili var. Kısa film gibi bir klip olmuş.

Gripin: Evet, klip AiMAN!A ve Deniz Türkeri tarafından yapıldı. Aslında bizim uzun süredir çalıştığımız ekip. Bu sefer farklı bir şey olsun istedik. Şarkının içinde geçen “algoritmalar, vicdan, insan kalmak” gibi temaları görsel olarak da yansıtalım dedik. O yüzden klip tamamen yapay zekâ ile üretildi. Yani bu biraz da şarkının içeriğini tamamlıyor. O sanallıkla gerçekliğin iç içe geçtiği hali görselleştirdik. Biz de bu çağın içindeyiz. Eleştiriyorsun ama onunla da yaşıyorsun. Klibi izleyen birçok kişi “ne kadar gerçek dışı ama bir yandan da tanıdık” dedi. Aslında tam olarak bunu hedefliyorduk.

“Bilinçli bir karanlık yaratmadık ama ruh hali öyleydi”

Genel olarak bu dönemde ürettiğiniz şarkılar çok daha karanlık, daha kişisel ve biraz da toplumsal temalar taşıyor gibi.

Gripin: Evet ya, gerçekten öyle oldu. Şarkılara dönüp baktığımızda bunu fark ettik. Yani bilinçli bir karanlık yaratmadık ama ruh hali öyleydi. Mesela zamanla ilgili çok düşündük. Zaman çok temel bir mesele bizde. Gripin’in şarkılarında, bizde de hep bir zaman kaygısı var. Bu şarkıda da yine aynı durum var aslında. Zamanın ne kadar değerli olduğunu fark ediyoruz ama sanki çok ucuza harcıyoruz. Bir yerden baktığınızda zaman aslında çok pahalıya alınan bir şey ama biz onu inanılmaz kolayca tüketiyoruz. Bu da insanı ister istemez sorgulamaya itiyor. Hayat neden böyle oldu, neye dönüşüyor? Eskiden daha yavaş, daha duygu yüklü yaşarken şimdi her şey algoritmalarla, hızlı tüketimle şekilleniyor. İçinde yaşadığımız çağ, insanın duygusunu, vicdanını değersizleştiriyor gibi geliyor bana. Sosyal medyada, gündelik koşturmada, gereksiz tartışmalarda... Ve sonra bakıyorsun, gün bitmiş. Bu hissi şarkılara yansıttık.

“Algoritmalarla savaşıyorsun”

Peki dijital dünya sizi nasıl etkiliyor? Şarkı çıkarmak bile artık algoritmalara bağlı gibi sanki...

Gripin: Kesinlikle. Eskiden bir şarkı biterdi ve “Hadi yayalım” heyecanı olurdu. Şimdi öyle değil. “Acaba algoritma yakalayacak mı?”, “Listeye girecek mi?”, “Kaç kişi dinleyecek?” gibi kaygılar başlıyor. Müzik artık sadece üretmek değil, duyurmak da çok zorlaştı.

Bu yüzden mi bazı şarkılara klip çekmiyorsunuz?

Gripin: Evet, biraz da o yüzden. Klip çekmek maliyetli bir iş. Ve o kadar emek veriyorsun ama algoritma seni göstermeyince boşa gidiyor gibi hissediyorsun. Ama ‘Aklıma Ziyan’ gibi bazı şarkılar var, onlar klipsiz kalamaz. İçimizden geldiği gibi yapıyoruz yine de.

‘Var mı İhtimal’, ‘Kim Tutar Beni’ ve ‘Aklıma Ziyan’ çıktı. Ne kadar zaman sonra çıktı bu şarkılar?

2017’den 2025’e kadar aslında adamakıllı bir şey çıkmadı. Sadece bir şarkı çıkarttık o da 2024’te; ‘Belki Çok Da Şey Yapmamak Lazım’

“En zor dönem 2017’de yaşandı”

O arada ne oldu, neden sessizliğe gömüldünüz?

Birol Namoğlu: Çok şey oldu aslında... Pandemi girdi araya, herkesin bireysel olarak kendi hayatında zorluklar oldu. O dönem gerçekten en dibi gördüğümüz dönemdi diyebiliriz. Ama hiç kopma, bırakma gibi bir durum yaşanmadı. Çünkü biz müzik yapmadan duramıyoruz. Birbirimize tutunarak devam ettik. Konsere gidip çalmaya devam ettik elbette o Lunaparka gitmek gibi bir şey. Ama onun dışında Gripin en zor dönemini 2017 yılında yaşadı diyebiliriz. Her birimiz için değişim zamanlarıydı, bazılarımız başka şehre yerleşti, hayatın kendiliğinden değiştiği bir dönemdi. Geçiş süreciydi, çok uzun sürdü.

Arda İnceoğlu: Şöyle bir bocalama da yaşadık. Albüm dönemi bitti, single dönemi başladı. Bizler albüm adamıyız, orada da “ne yapalım” gibi bir duruma geçtik. O da bizi biraz etkiledi.

“Mesele artık şarkı yapmak değil”

O kadar zaman sonra tekrar yeni şarkılar ama beraberinde de kaygılar oluyor mu?

Arda İnceoğlu: Olmaz olur mu? Keşke olmasa… Bir şey yapıyorsun, çok seviyorsun ve heyecanlanıyorsun ama eski heyecanlar başkaydı. Albüm çıktığı zaman tutup tutmadığını daha iyi anlıyordun. Şimdi her şey değişti. Her şey hızlı artık.

Birol Namoğlu: Mesele artık şarkı yapmak değil insanların önüne o şarkıyı düşürebilmek. Bu çok acayip bir hal aldı, hem zor hem maliyetli, hem şaibeli bir yol. O yüzden eskisi gibi de kolay ulaştıramıyoruz açıkçası. Bu bizim de başarısızlığımızdır, çağ ile çakışan duygularımızdır. Biz süper sosyal medya kullanıcıları değiliz, çok da alışamadık yaptığımız işleri göstermeye. Dijital platformda ki bu müzik platformu kendi takipçilerimizin %1’ine ulaşmışız gibi algoritmanın kölesi olduğumuz bir dünyada yaşıyoruz. Yapay zekayı durdurabilmek mümkün değil.

Arda İnceoğlu: Her şey o kadar hızlı ve farklı ki… Mesela bir arkadaşım sosyal medyada beni takip etmesine rağmen ‘Aklıma Ziyan’ şarkısının çıktığından haberi yok. Algoritmalar dünyası çok acayip…

“15 yıl önceki şarkımızı dinletebiliyorsak…”

Ama şarkılarınız biliniyor ve çok seviliyor, fark yaratıyorsunuz algoritmalara rağmen…

Birol Namoğlu: İnsanların şarkıları hissettiğini düşünüyorum. Bazen bir şarkının iki satırını içine sinmeden yazabiliyorsun ama bence insanlar onu anlıyorlar. Tam sahiplenip söylendiğinde o şarkı zaten kabul görüyor. Duyarlarsa tabii… Mesele kalıcı olmak. Biz bugün 15 yıl önceki şarkımızı dinletebiliyorsak çok mutluyuz demektir, mutlu oluruz.

Arda İnceoğlu: İnşallah yeni şarkıları da istesinler, konserlerde göreceğiz bu durumu. ‘Aşk Nerden Nereye’ o kadar çok istek alıyor ki, dijital platformlarda da en çok dinlenen. Hayallerimden biri o şarkıyı tahtından indirmek. : )) Sevilen, en çok istenen şarkı.

Şimdi tekli tekli çıkıyorsunuz. Albüm düşünmüyor musunuz?

Gripin: Eskiden albüm çıkartmak çok zordu ama çıktıktan sonra kalmak daha kolaydı. Şimdi çıkmak daha kolay, yaptığımız şarkıyı hemen yükleyebiliriz. Ama burada kalıcı olmak önemli. Aslında albüm kafasındayız. Ama dijital çağda insanlar artık albüm dinlemiyor, herkes playlist’lerde geziyor. O yüzden şarkıları tek tek çıkarıyoruz. Ama bu süreç sonunda bir albüm bütünlüğü kurmak istiyoruz. Yani şarkılar bir hikâye oluşturacak.

grpn2-1.jpg

“25 yıl... Bu dört kişilik bir evlilik gibi”

‘Gripin’ tam 25 yaşında oldu. Nasıl bu kadar uzun süre birlikte kalabildiniz?

Gripin: Çok kolay olmadı tabii. Ama sırrı şu: saygı, anlayış ve biraz da şans. Grup dediğin şey müzikten fazlası. Hayat ortaklığı kuruyorsun. Dört kişinin bu kadar uzun süre aynı yolda yürümesi kolay değil ama biz hâlâ aynı heyecanla sahneye çıkıyoruz. Hâlâ birlikte şarkı yazınca mutlu oluyoruz.

Bu kadar uzun soluklu olabileceğinizi, aynı kalabileceğinizi ön görmüş müydünüz?

Arda İnceoğlu: İstiyorduk tabii ki uzun soluklu olsun. Hepimiz ortaokul, lisede müziğe başlamış insanlarız. Birol ile 92 yılından beri çok eski tanışıyoruz. Apartmanda bile çalmışlığımız vardı sonra lise festivalleri falan derken buraya kadar geldi.

Birol Namoğlu: Hayaller vardı da hedefler böyle değildi. Hepimiz ailemizin istediği okullarda okuyorduk, çok istiyorduk ama sadece hayal ediyorduk belki. Yuvarlana yuvarlana buraya geldik. Bol şans, iyi insanlara rastlama ve doğru zaman buraya getirdi herhalde.

Müzikten para kazanmaya ne zaman başladılar?

Müzikten sadece para kazanabiliriz, kendi mesleğimizi yapmayabiliriz durumu ne zaman oluştu?

Gripin: 2010 yılı.

Birol Namoğlu: Müziğe başladıktan 14 yıl sonra Gripin’in de ilk albümünün 6. yılında.

Arda İnceoğlu: Aileler karşı çıkar ya aslında hep müzik yapmamı desteklediler ama babam hep şöyle diyordu; “30 yaşına kadar iznin var, para kazandın kazandın, olmadı artık başka yollara gideceksin” 28 yaşındaydım son dakikada yırttım diyebilirim.

Orada ne değişti?

Birol Namoğlu: Hepimizi bambaşka işler yapıyorduk, yüksek lisanslarımız devam ediyordu. Üçümüz askere gittik dedik ki; “Dönüşte sadece müzik yapmayı deneyeceğiz, denemezsek pişman oluruz, denedik tuttu” O albüm tutmasaydı şu an bambaşka hayatlar yaşayacaktık.

Ne işler yapıyordunuz?

Birol Namoğlu: Murat zaten mimar, Arda’nın okul devam ediyordu, ben dış ticaret yapıyordum. Hem albüm, hem başka işler derken sadece müzik ile hayatımızı kazanmaya başladık. Çok şanslıyız.

“Biz birleştirmeye yönelik bir grubuz”

‘Gripin’ grubunu tanımlasanız, neler söylersiniz?

Gripin: Biz birleştirmeye yönelik bir grubuz. Gerçeklik. Belki her şey değişti ama biz hâlâ gerçeği arıyoruz. Ne yaparsak yapalım, içten olsun istiyoruz. Dinleyen biri şunu hissetsin: “Evet, bu benim de hissettiğim şey.” “Her şey yapay, ama duyguyu hâlâ hissedebiliyoruz. Biz o duygunun peşindeyiz.”

Gripin konser takvimi

13 Temmuz Kosova "Prizren Rock ve Blues Müzik Festivali"

23 Temmuz Kuşadası Müzik Festivali Sevgi Plajı

24 Temmuz barınaklar için konser - Akyaka / Muğla

8 Ağustos İstanbul Swisshotel Chalet Garden - Akustik geceler

20 Ağustos İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi