Taç giyen baş ağırlaşır?!..

Geçen haftayı kapatırken önümüzde düşen haber başlıkları şu şekildeydi:

- Merkez Bankası'nın swap hariç net rezervleri 20.4 milyar dolara geriledi.

- Reel sektör döviz açığı 155 milyar dolarla rekor kırdı.

- Hanehalkı enflasyon beklentisi 12 ay sonrası için % 61'e çıktı.

- İmalat sanayinde stoklar negatife düştü.

- Para piyasası fonlarından 19 Mart sürecinde çıkanlar 750 milyar TL'lik döviz satın almışlar.

- Kapasite kullanım oranları düşmeye devam ediyor.

Şimdi yukarıda bahsedilenlere bakıp, "Program çalışmıyor" ya da "Program başarısız oldu" demek oldukça kolay. Ben programın çalışmayacağını 2023 Ağustos ayından beri söylüyordum. Bunun için üç önemli sebebim vardı.

1- Merkez Bankası yönetiminin kâğıt üzerinde bildikleriyle piyasada yaşananlar arasındaki fark.

2- Göreve atanan bazı kişilerin daha en baştan gösterdikleri karakter özellikleri, hırsları ve söylemleri.

3- Benzer programların daha önce uygulandığı ve başarısız olduğu gerçeği.

Birinci maddede yazanları zaten anlatmaya gerek yok.

İkinci maddede yazdığım ise çok önemli. Kendisinden daha kuvvetli konumda olan kişilerle inandıkları meseleler üzerinden tartışma yapabilecek bir profil ortaya koymadılar açıkçası. Doğru olan adımı atmak yerine, ortama uygun olanı atmayı tercih ettiler.

Sonuca şaşırmamak gerekiyor.

Üçüncü madde de çok önemli: Daha önce çokça denenen "faizi yükselt-kuru sabitle" işinin siyasi riskler sebebiyle tehlikeli bir deneme olduğu ve sonunun fiyaskoyla bittiği bilinmesine rağmen, aynı reçetede inat edilmesini açıklayabilecek fazla bir gerekçe yok.

Masumane yapabilecek tek yorum, özgüven patlaması sebebiyle "ben yaparım" diye inat etmeleri. Böyle düşünenler oldukça maliyetli işler yapıp başarısız olmuşlardır. Bizim sıkıntımız üst üste bunu yaşamamız.

Biz bunları yaşarken, Trump'ın attığı geri adıma karşı Çin'in son derece dirayetli durduğunu görmekteyiz. "Taç giyen baş ağırlaşır" demek isterdim ama yazının başından beri anlattıklarım bu atasözünün 21. yüzyılda geçerliliğini yitirdiğini gösteriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi