
Yaşar Seyman
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Her yıl coşku ve gururla kutladığımız 23 Nisan, sadece bir takvim yaprağı değil; milletimizin bağımsızlık kararlılığının, egemenliğini eline alışının ve çocuklara duyulan sevginin sembolüdür.
1920 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla millet egemenliği resmen ilan edildi. Bu büyük adımı atan Mustafa Kemal Atatürk, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu tüm dünyaya duyurdu. Aynı zamanda, geleceğimizin güvencesi olan çocuklara duyduğu güveni göstermek için bu anlamlı günü onlara armağan etti.
23 Nisan, yalnızca Türk çocuklarının değil, dünyadaki tüm çocukların bayramı oldu. Çünkü bu bayram, barışın, dostluğun ve kardeşliğin ortak dilidir. Her yıl farklı ülkelerden gelen çocuklar, el ele vererek tüm dünyaya sevgi, umut, dayanışma mesajı verirler.
Bu özel gün, bir yandan bağımsızlık mücadelesini anımsatırken, diğer yandan geleceğe dair umutlarımızı yeşertir. Çocuklarımızın neşesiyle aydınlanan 23 Nisan, sadece geçmişi anmak değil, yarınları daha güzel kılmak için bir sözleşmedir.
Kumbaralı Çocuklar
Çocukları çok seven Atatürk, ekonomik yaşam için banka kuruyor ve bankanın ilk reklamı çocuklar için kumbara reklamı oluyor. O yıllarda çocuk zihinlerde tasarruf bilincini geliştirmek için kumbara reklamı ile ilk adım atılıyor.
Yıl 1928…
Bankanın Kumbara uygulaması, yaygın bir reklam kampanyasıyla; gazetelere veriliyor.
Hatta gazetelere verilen reklam birkaç dilden duyuruluyor.
Anadolu’da sıkça söylenen “Damlaya damlaya göl olur" atasözü ışığında, aileler ülke ekonomisine kaynak yaratması için Kumbara ile tasarrufun sevdirilmesi küçük zihinlere işleniyor. Çocuklar, günlük yaşamımızda önemsiz görünen bozuk paraların kumbaralarda birikince, bankaya yatırılınca çoğaldığı; gereksinim duyduğunda işe yaradığını yaşayarak öğreniyor.
Kumbaralar bizim kuşağın hem oyuncağı hem de tasarruf aracı oluyor. Çocuklar minik elleriyle evde buldukları her şeyi kumbaraya atmaya başlıyor. Kumbara evde değil bankada açılıyor. Kumbaranın bir an önce dolmasını ve bankaya koşacağı günü beklemeye başlıyorlar.
Açılan kumbaradaki paraların küçük bir bölümü kumbara hesabına yatırılıyor. Çocukların gereksinimleri karşılanıyor. O gün büyükler onları gezmelere götürüyorlar. Tekrar boş kumbaralarla eve dönülüyor. Yine harçlıklardan arta kalan paralar kumbaraya atılmaya başlanıyor. O yıllarda her evde kumbara olduğu için aile büyükleri de çocukların kumbaralarına onları sevindirmek için para atıyor.
Ve Kumbaralı Çocuklar dönemi başlıyor...
Yıl 1955...
Kumbara çocukların yaşamında öyle yaygınlaşıyor ki ikinci bir adım atılıyor. O yılın Temmuz ayında ‘Kumbara Mecmuası’ yayınlanıyor. Büyük ilgi görünce, 1978 yılının Ekim ayında “Kumbara Dergisi" olarak çocuklara ulaşmaya başlıyor.
“Kumbaram çeliktendir
Ağzı bir deliktendir
Yuttuğu bütün para
Benim gündeliktendir.”
Bugün Dijital kumbaralar olsa da para yatıracak çocuklar yok!
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda ülkemizde uygulanan çok özel ve anlamlı bir gelenek vardır: Yönetsel makamların çocuklara devri. Bu uygulama, çocukların yönetime katılımını sembolik olarak simgeleyen, onları geleceğe hazırlayan ve özgüvenlerini artıran bir törendir.
Çocuklar ve egemenlik, ikisi de yan yana ne güzel, yeter ki kıymetini bilelim! O zaman Nâzım Hikmet’in şiirini hep bir ağızdan söyleriz:
“İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz”
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun!