Esin Sungur
İklim konferansı alev alev!
Son üç haftadır ağırlıklı olarak Brezilya’da devam eden 30. Taraflar Konferansı (COP30) üzerine yazıları sürdürüyoruz zira konu önemli, aslında tüm konularımız arasında en uzun vadeye yayılan sonuçları olan ve en hayatisi ama bu gerçeği unutmaya veya yok saymaya son derece meyilliyiz.
Brezilya Belem’de devam eden COP30 bu hafta sonu son buluyor. Bu yazının yazıldığı saatlerde sonuç bildirgesi çıkar mı diyorduk ancak Amazon ormanlarının kıyısında gerçekleşen ve temel olarak ormansızlaşmayı, aşırı ısınmayı ve onun devamındaki aşırı hava olaylarını ele alan toplantıda yangın çıktı! Şaka değil; artık ironi mi dersiniz, işaret mi dersiniz; binlerce delegenin tahliye edilmesini gerektiren bir yangına sahne oldu koskoca COP 30! Zaten fosil yakıtlarla ilgili yaklaşımları nedeniyle eleştirilerin odağında olan ev sahibi Brezilya için organizasyonel yetenekleri açısından da kötü bir puan olduğu kesin…
İşin magazini bir yana, kimse yaralanmadığı için bu kısmı geçelim ama yangın çıkması bazı görüşmelerin ertelenmesine ve sarkmasına neden olduğu için henüz sonuç bildirgesinden tam haberdar değiliz. The Guardian’ın verdiği bilgilere bakılırsa sonuca ilişkin taslak metin fosil yakıtların aşamalı olarak sonlandırılmasına dair hiçbir ifade içermediği için ülke delegasyonları arasında ciddi bir sorun yaşanıyor. Fosil yakıtların aşamalı olarak sonlandırılmasını destekleyen ülkeler arasında Avusturya, Belçika, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Hırvatistan, Çekya, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Guatemala, Honduras, İzlanda, İrlanda, Lihtenştayn, Lüksemburg, Marshall Adaları, Meksika, Monako, Hollanda, Panama, Palau, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Birleşik Krallık ve Vanuatu’nun bulunduğunu yazan The Guardian, Suudi Arabistan ve Rusya gibi bazı petrol üreticisi ülkelerin yanı sıra Hindistan gibi büyük fosil yakıt tüketicilerinin buna karşı olduğunu belirtiyor. Konferansın ev sahibi olan ve kendisinden COP30’da olumlu beklentiler bulunan Brezilya’nın da bu tarafta yer aldığının belirtilmesi üzücü elbette.
“KÜRESEL DURUM DEĞERLENDİRMESİ”NDE NEREDEYİZ?
2023’te Dubai’de düzenlenen COP28’de alınan tarihi bir karar vardı; ülkeler ilk kez birlikte fosil yakıtlardan uzaklaşma taahhüdü vermiş ancak bu geçişin zaman çizelgesi ya da nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin bir mekanizma oluşmamıştı. Buna “Küresel Durum Değerlendirmesi” deniliyor. İşte fosil yakıtların aşamalı sonlandırılması yanlısı olan ülkeler grubu da bu karara atıf yapıyor. Bu taahhüdün ayakları yere basan bir takvim ve yol haritası olmadıkça, dünya iklim krizinde giderek geri düşecektir görüşü savunuluyor. Bundan daha haklı bir söylem olabilir mi? Taahhüt etmek sadece bir sözdür. Artık insanların laf dinleyecek hali kalmadı. Haftalarca yağmur almayan bölgeler, musluklardan akan çamur, anormal seller, ada ülkelerinde yükselen sular… Bunlar için çözüm bekliyor dünya. Çözümün basit olmadığını bilim söylüyor. Artık somut adım atma zamanı geldi de geçiyor. Taahhütlere hedef ve yaptırım getirmemek sadece zaman geçirmek, oyalamaktır.
Zaten 2024’te Azerbaycan’da yapılan konferansta taahhüdün yeniden teyit edilmesine yönelik girişimler, karşı çıkan ülkeler nedeniyle başarısızlığa uğramıştı. Bunun yeniden yaşanmaması için, aşamalı sonlandırmayı destekleyen ülkeler daha esnek ama adım atmaya yönelik bir strateji benimsedi. Tüm ülkelerin katılabileceği bir forum oluşturulması ve olası bir geçiş yol haritasının tartışılması için bazı ülkeler öneriler geliştirmeye başladı.
Bu yaklaşım, hiçbir ülkenin belirli bir sonlandırma takvimine uymasını gerektirmiyor ve ülkelerin kendi stratejilerini seçmesine imkân tanıyor. Yol haritası bu COP’ta tamamlanmayacak ama en az bir yıl veya daha uzun sürede şekillendirilecek. İşte bu yıl, sekseni aşkın ülke bu girişime katıldı ve geçen hafta içinde bir basın toplantısıyla planlarını duyurdu. Geciken sonuç bildirgesinde bu bilek güreşini kim kazanacak, onu önümüzdeki bir iki gün içinde öğrenmiş olacağız. O arada Uluslararası İklim Politikaları Merkezi Direktörü Catherine Abreu’nun işaret ettiği COP30’un öne çıkan dört konusuna dikkat çekelim:
1 - Uyum için finansman,
2 - İklim finansmanında yüksek kalite ve hesap verebilirlik,
3- İklim kirliliğinin en büyük kaynakları olan fosil yakıtlar ve ormansızlaşmaya odaklanma,
4 - Bunları adil bir dönüşümle yürütme taahhüdü.
COP 31 ANTALYA’YA GELİYOR
Yazımızı bitirmeden, Belem’den Antalya’ya uzanan yoldan da söz etmeden geçmeyelim; COP31’in seneye Türkiye veya Avustralya’da yapılması konusunda görüşmeler vardı. Son bir teyit beklenmekte ise de, seneye Kasım’da konferansın Antalya’da yapılacağı açıklandı. İki ülke arasında şöyle bir mekanizma konusunda anlaşılmış gibi görünüyor; Avustralya İklim Değişikliği Bakanı Chris Bowen, Avustralya adına zirve öncesi hükümetler arası müzakerelere başkanlık yapacak, COP31’in ev sahibi ve konferans başkanı ise Türkiye olacak. Seneye kasım ayında Antalya’yı çok yoğun bir süreç bekliyor. Önümüzdeki bu bir yıl fosil yakıtlardan aşamalı çıkış konusunda iyi bir yol haritası oluşturabilir, iklim kriziyle mücadele etmek niyeti ile somut ve gerçekçi adımlar atabilirsek, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin 31'inci Taraflar Konferansı’na layıkıyla ev sahipliği yapabilmiş oluruz. Aksi halde lafla yürümeyen peynir gemisinde yanlış yöne gitmeye devam ederiz.