Alaaddin Dinçer

Alaaddin Dinçer

MEB’in Stratejik Plan Hedefleri ve Gerçekler

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2019-2023 yılları arasında gerçekleştirmeyi amaçladığı hedeflerin yer aldığı stratejik planın 2023 yılı sonu itibariyle bazı hedefleri çöp olmuş durumda. Hedeflere tam olarak ulaşılmış olsaydı hem çocuklara eşit fırsatlar sunulmuş hem de okullar arasında oluşan farklılıklar azalmış olacaktı. Stratejik planda yer alan ancak beş yılda gerçekleşmeyen veya stratejik planda olmasına rağmen uygulamadan kaldırılan düzenlemeler, aslında aynı iktidarın farklı bakanları arasındaki çelişkileri de göstermekte. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve bürokratları tarafından hazırlanan stratejik plan hedeflerinin Sayın Selçuk’un görevden ayrılmasının ardından yerine gelen yardımcısı Mahmut Özer tarafından bir bölümü gerçekleştirilmeye çalışılırken büyük bir bölümü görmezden gelindi.

Sayın Özer’in yerine atanan Sayın Tekin ise kendinden önce atanan her iki bakanın düzenlemelerinin büyük bir bölümünü uygulamadan kaldırdı. Eğitim gibi temel ve stratejik bir alanda politikalarda görülen bu çelişkili tutumlar ve tutarsızlıkların zararı en çok çocukları etkiledi. Her üç bakanın üzerinde mutabık kaldıkları bir uygulama var.

Üzerinde mutabık kalınan bu uygulama, laik ve bilimsel eğitim karşıtı sözde sivil toplum kuruluşu adındaki bazı dernek ve vakıflarla yapılan protokoller olarak öne çıkmakta. Haziran ayında göreve atanan Sayın

Tekin’in aradan geçen 7 ayda toplumu kutuplaştıracak ve ayrıştıracak açıklamalarının dışında akılda kalan üç uygulamasından söz edebiliriz. Bunlardan birincisi, açık liseye geçişin azaltılması, ikincisi ders

çizelgelerinde değişikliğe gidilerek din eğitiminin zorunlu seçmeli hale getirilmesi, bir diğeri ise asimilasyonu pekiştiren Türkçeden alınacak geçer not ortalamasının 70 yapılmasıdır.

Bu kısa değerlendirmenin ardından stratejik planda tutmayan hedeflerden örneklere baktığımızda;

-yaş gruplarının net okullaşma oran hedefleri stratejik planda okulöncesi (3-5 yaş) için yüzde 55, ilkokul ve ortaokul (6-13 yaş) için yüzde 100, liseler için (14-17 yaş) yüzde 99,99 olarak belirlenmişti. 2023’ün sonunda aynı yaş grupları için oluşan oranlar; okulöncesinde yüzde 48,46 ilkokul ve ortaokullar için yüzde 98,48 liseler için yüzde 94,50’dir.

-ortaöğretimde merkezi sınavla öğrenci alan kurumların kontenjanlarının yüzde 7’ye düşürülmesi hedeflenmişti. Gelinen aşamada kontenjanların düşmesi bir yana oran yüzde 16,43’e yükseltildi.

-kurum yöneticiliğinde kadın oranı hedefi yüzde 21 olarak belirlenmiş. 2023 Mart ayı itibarı ile kadın yönetici oranı yüzde 10 (Kaynak Öncü Okul Yöneticileri Derneği)

-ücretli öğretmen hedefi yüzde 5,5 gerçekleşen 71 il oranı yüzde 7,42 (Kaynak Türk Eğitim Sen Ücretli Öğretmen Raporu)

-temel eğitimde (ilkokul ve ortaokul) ikili eğitimin sona erdirilmesi için hedefin “0” olarak konulması. Bu hedefte de büyük sapma görülmekte. 2023-24 eğitim öğretim yılı başında ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrencilerin yaklaşık yüzde 18’i ikili eğitime devam etmekte. (Kaynak 2022-23 MEB İstatistikleri)

-ilkokul, ortaokul ve liselerde 30’un üzerinde öğrenci bulunan şube oranı hedefinin yüzde 2023 yılı sonunda yüzde 11 olacağı hedeflenmiş. 2023 eğitim öğretim yılı başında bu hedefin de gerçekleşmediği, özellikle genel ortaokul ve liselerde oranın yüzde 15 seviyelerinde kaldığı görülmekte.(MEB 2022-23 İstatistikleri)

-yetenek kümeleri ile tasarım ve beceri atölyelerinin, okulda yemek ve kaynak kitap dağıtımının akıbeti bilinmiyor. ABİDE Raporu, FATİH Projesi akıllı tahta dağıtım sayılarını gösteren iller haritası siteden bulunamıyor. O nedenle akıllı tahta dağıtımının hangi ilde kaç dersliğe yapıldığı sayısı belirsiz. Ayrıca tablet dağıtım uygulaması tamamen kaldırılmış durumda.

Sonuç olarak, yukarıda yere alan temel sorunlar önümüzdeki yıllarda çözüme kavuşmadan, bununla birlikte ülkede uygulanan sosyal ve ekonomik politikalar sonucu daha da yoksullaşan alt sınıfların gelir ve yaşam standartlarını yükseltecek yeni ekonomik ve sosyal tedbirler alınmadan okullar arasında oluşan eşitsizlikler azaltılamaz. Çocuklara eğitimde eşit fırsatlar sunmak, aynı zamanda çocukların sözleşmelerde güvence altına alınan temel haklarına saygı duymak ve uygulamak anlamına gelmektedir. Bunu sağlamanın yolu ise eğitim

hizmetini kamusal ve sosyal bir hizmet olarak sunmaktan geçmekte.

MEB’in esas olarak beş yıllık stratejik planlarda hedef olarak konulmuş ancak gerçekleşmeyen bu gerçeklerle yüzleşerek temel görevlerini yerine getirmesi, günlük yüzeysel düzenlemeler ve toplumu ayrıştıracak uygulamalardan uzak durması gerekmekte.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alaaddin Dinçer Arşivi