Alaaddin Dinçer

Alaaddin Dinçer

Demokratik Normlar, İzleme ve Değerlendirme Kapsamına Alınmalıdır

Demokratik ilkelerin uygulanması ve sürdürülebilirliği üzerinden bakıldığında, Türkiye üniversiteleri ile ilgili olarak genel yapısı ve işleyişi bakımından “olmayan bir şeyin izlenmesi ve değerlendirmesi de olmaz” demek mümkün. Ancak, olmayanı eleştirmek ve gerçekleşmesi için her alanda (Boğaziçi Üniversitesi örneğinde olduğu gibi) mücadele etmek gerektiği de bir başka gerçek. O nedenle ben de bu yazımda olmayanı eleştirerek olması gereken için verilen mücadeleye katkıda bulunmak istedim. Yazının detayında akredite olmaya dair belirlenmiş izleme ve değerlendirme göstergelerinin ana başlıklarına, demokratik üniversitenin temel ilkelerine ve YÖK Başkanının uluslararası sıralamalara ilişkin açıklamalarına yer verdim.

YÖK, üniversiteleri hem kurumsal hem de program olarak 2018’den bu yana izleme ve değerlendirmeye tabi tutmakta. Bir yıllık gösterge sonuçlarını belirlenmiş sosyal,bilimsel ve akademik göstergeler üzerinden izleyip değerlendirerek sonuçlarını yayınlamakta. Raporlarda,belirlenen ölçütlere göre akredite olmuş programların sayısal çokluğu üzerinden üniversiteleri sıralamakta.5 genel 63 alt başlık altında toplanmış olan bu göstergelerin üniversiteler tarafından yerine getirilme düzeylerine bakılarak ilgili programlar akreditasyon kapsamı içine alınmakta.

Bu genel başlıklar için bkz. 2024 YÖK İzleme ve Değerlendirme Raporu..

Bologna sürecini oluşturan 18 madde arasında yer alan “üniversitenin temel değerleri” üniversitelerin varlık nedeni olan bilimsel özgürlüğü,özerkliği ve katılımcı demokrasi ilkelerini içermekte.Bu nedenle önümüzdeki yıldan itibaren hazırlanacak izleme ve değerlendirme göstergeleri arasında “demokratik uygulamalar ve bileşenlerin kararlara katılımı” genel başlığı (f) başlığı olarak eklenmelidir. Bu başlığın alt başlıkları ise,1-akademik özgürlük ve eşitlik, 2-özgür ve katılımcı seçimler, 3-hesap verebilirlik ve şeffaflık, 4-hukukun üstünlüğü ve akademik etik, 5-üniversite bileşenlerinin kararlara katılımı, 6-eleştirel düşünce ve ifade özgürlüğü,7-akademik yükseltmelerde nitelik ve liyakat olmalıdır.

YÖK BAŞKANI EROL ÖZVAR, “ÜNİVERSİTELERİMİZ KÜRESEL ÖNCÜLER”

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar konuya ilişkin açıklamasında, Türk üniversitelerinin dünyada marka yükseköğretim kurumları olmaları yolunda attığımız adımların sonuçlarının uluslararası sıralamalarla da görünür olması sevindirici. Yükseköğretim kurumlarımızın yıllara dayanan tecrübesi ve insan kaynağı birikimi kuşkusuz ki bu başarının en önemli sebebidir. Bilhassa eğitim bilimleri olmak üzere tüm alanlarda üniversitelerimizin başarısı bizi çok memnun etti. Sıralamaların bize gösterdiği gibi üniversitelerimiz sadece dünyadaki gelişmelerin içinde olmakla kalmıyor, küresel düzeyde eğilimlere öncülük de ediyor. Sonuçlardan memnun olmakla birlikte üniversitelerimizin potansiyelinin daha yüksek olduğunun farkındayız.” ifadelerine yer verdi.

Uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education’ın (THE) 2025 alan sıralaması yayımlandı. THE’nın sıralamasında Türkiye’den pek çok üniversite farklı alanlarda dünyada ilk 1000’de yer alırken özellikle eğitim bilimleri ve mühendislik alanında Türk üniversitelerinin başarısı dikkat çekti. Eğitim Bilimleri alanında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) dünyada 89’uncu sırada aldı.

THE’nın Eğitim Bilimleri Alan Sıralamasında ilk 100’de 1, ilk 500’de 6, ilk 1000’de 35 Türk üniversitesi yer aldı. Eğitim bilimleri alanında 35,mühendislikte 26, tıp ve sağlıkta 25, sosyal bilimlerde 24, işletme ve ekonomide 21, fen bilimlerinde 19, fizik bilimlerinde 18, bilgisayar bilimlerinde 17, sanat ve beşerî bilimlerde 11, psikolojide 5 Türk üniversitesi alan sıralamalarında dünyada ilk 1000’e girmeyi başardı.

Sonuç; üniversitelerimizin çeşitli programlarının uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından belirlenmiş sıralamada listede yer bulması önemli ve değerlidir. Her şeyden önce bu değer söz konusu kurumlarda görev yapan bilim emekçilerinindir. O nedenle bilim emekçilerinin bunca anti demokratik uygulamalara rağmen böyle başarılar göstermesi umut verici ve sevindirici bir durumdur. Ancak bu başarı, ülkemiz üniversite işleyiş ve yapılanması içinde antidemokratik uygulama gerçeklerini ortadan kaldırmaya yetmemekte.

Yönetim yapılanması ve işleyişi, YÖK’ten başlayarak en küçük birim yapısına kadar demokratik temel değerlerin uygulanması noktasında çok arzulu ve istekli olunmadığı, mevcut durumu değiştirmek için de fazla çaba gösterilmediği somut bir olgudur. Ayrıca üniversiteler, bir bütün olarak toplumun örgütlenmesine, bilinçlenme ve aydınlanmasına ışık tutan kurumlar olmasına rağmen siyasal iktidarlar, yönetsel mekanizmaları ve akademik kariyer sistemini büyük oranda kendi hakimiyet alanı olarak görmekte. Oysa üniversitelerin varoluşsal gerekçesi devlete, dine ve sermayeye eşit uzaklıkta kalmaya dayanmakta. Eğer üniversite bahsi geçen bu çevrelerin tahakkümüne girmişse ifade ve düşünce özgürlüğü yok demektir. Böyle bir üniversitede ise bilim özgürce yapılamaz, bu durumda üniversite ne özerk olur ne de demokratik. İşte bu nedenle demokratik normlar/ilkeler de izleme ve değerlendirme kapsamına alınmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alaaddin Dinçer Arşivi