
Alaaddin Dinçer
92 Üniversitenin Akredite Olan Lisans Programı Yok
Yükseköğretim Kurumu tarafından her yıl bir önceki yılın “Üniversite Genel İzleme ve Değerlendirme Raporu” yayınlanmakta. 25 Aralık 2024 tarihinde 2023 yılına ait rapor yayımlandı. Yükseköğretimde akreditasyon YÖK tarafından “belirli bir alanda önceden belirlenmiş akademik ve alana özgü standartların bir yükseköğretim programı ve yükseköğretim kurumu tarafından karşılanıp karşılanmadığını ölçen değerlendirme ve dış kalite güvence süreci” olarak tanımlanmakta.
Raporda öne çıkan bulguların değerlendirilmesi sonucunda yapılan açıklamada, 92 üniversitede akredite olan program olmadığını anlıyoruz. Bir programı ile elli altı program arasında programları akredite olan üniversite sayısı 116 olmuş. Akredite olan programların oranı ise 2023’te yüzde 10.42 oldu. Bu oranlamaya göre programların yüzde 89.58’i akredite olmayı gerektiren ölçütleri tutturamamış olmakta. Bin 209 programın akredite olduğu sistemde 10 bin 881 programın akredite olmadığı sonucu çıkmakta.
Bu konuda YÖK internet sitesinde konuya ilişkin yer alan açıklamada;
“Türk yükseköğretiminde akredite olan programların sayısı artıyor.
-Türkiye’de en az bir akredite lisans programı bulunan üniversite sayısı 116
-Akredite lisans program sayısı ortalaması 2018’de yüzde 6,89 iken 2023 yılında 10,42’ye ulaştı.
-Yeni açılacak doktora programlarına akreditasyon şartı getirildi.
Türkiye, 208 üniversitesi, 185 bin akademisyeni ve 350 bini uluslararası olmak üzere 7 milyonu aşkın öğrencisiyle yükseköğretim alanında dünyada önemli bir ülke konumunda. Yükseköğretim Kurulu, kapasite artışıyla birlikte kalitenin de en üst seviyeye ulaşması konusunda çalışmalarını sürdürüyor.” denilmektedir.
Detaylı bilgi için YÖK’ün Üniversite Genel İzleme ve Değerlendirme Raporu’na bakılabilir.
2018-2023 yılları arasını kapsayan 5 yıllık dönemde akredite olan programların oranı 3.53 olurken sayısının 427 olduğu anlaşılmakta. Listede ilk 20’ye giren üniversitelerin arasında 5 özel 15 kamu üniversitesi bulunmakta. İlk 20’ye giren üniversiteler arasında Selçuk, Boğaziçi, Dokuz Eylül,19 Mayıs, Uludağ, Kocaeli, Trakya Üniversitesi gibi hem öğrenci sayısı yüksek hem de tarihi geçmişi olan üniversiteler bulunmamakta.
AKREDİTE OLMA ÖLÇÜTLERİ VE RAPORDAN ÖRNEKLER
YÖK’ün İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda akredite olma ölçütleri 5 genel 63 alt başlıkta toplanmakta. Bu ölçütler, a-eğitim ve öğretim, b-ar-ge proje ve yayın, c-uluslararasılaşma, d-sürdürülebilirlik, e-topluma hizmet ve sorumluluk. Bulgulardan bazı örnekler üniversitelerin ve lisans programlarının niteliğinin sorgulanmasına ilişkin önemli ipuçları vermekte.
Örnekler,
*Bütçesinin yüzde 20’sini Ar-ge ye ayıran üniversite sayısı 32’dir.
*118 Üniversitede öğrenciler tarafından 10 bin 75 sosyal sorumluluk projesi yürütülmekte.
*Öğrenci başına 7 basılı kitap düşmekte,33 üniversitede ise öğrenci başına 10 ve üzerinde kitap düşmekte.
*2022-2023 öğretim yılında en az 30 mezun veren 194 üniversite dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, normal öğrenim süresi içinde yüzde 75 mezun veren üniversite sayısı 6 olmuştur.
*94 üniversitenin hiçbir programı KPSS’de yüzde 5’lik dilime girememiştir. Yüzde 5’lik dilime girenlerin 17’si kamu 97’si özel üniversite mezunudur. ALES’te ise 111 üniversitenin hiçbir programı yüzde 5’lik dilime girememiştir. Yüzde 5’lik dilime girenlerin 23’ü kamu 88’i özel üniversite mezunudur.
*Ulusal hakemli dergilerde yayınlanmış öğretim üyesi başına düşen yayın sayısı 2022’de 0,57 olurken bu sayı 2023’te 0,14 azalarak 0,43 olmuştur.
*Yaptıkları akademik çalışmalara karşılık öğretim elemanları çeşitli kurumlardan ödül alan üniversite sayısı 45’tir.Alınan ödül sayısı bir önceki yıla göre yüzde 0,13 azalmıştır.
Ulusal seviyede endüstri ile yürütülen ortak proje oranı 2022’de yüzde 83,18 iken bu oran 2023’te yüzde 42,62’ye gerilemiştir.
*Ulusal iş birliği ile yayınlanmış yayın oranında 2022’ye göre 2023’te yüzde 0,50’lik,endeksli yayınların atıf alma oranında ise yüzde 8,29’luk bir azalma söz konusudur.
Sonuç olarak, üniversitelerde daha çok programın akredite olması, akredite olmak için belirlenen ölçütlerin yerine getirilmesine, dolayısıyla ortaya çıkacak tablo bir anlamda niteliğin yükselmesi anlamına gelmekte. Bunun için üniversitelere hem genel bütçe hem de yatırım bütçesi bakımından daha çok kamusal kaynak aktarılması gerekmekte. Oysa 3 yıllık OVP diğer kamusal hizmet alanlarının tamamını olduğu gibi yükseköğretim alanını da bütün yönleriyle zapturapt altına alan, hizmetleri daraltan ve nitelik seviyesinin düşük kalmasına neden olan düzenlemeleri içermekte. Ayrıca demokratik ilke ve değerler genel bir ölçen olarak izleme ve değerlendirme kapsamına alınmalı, akademideki kadın akademisyen oranında kadınlara yönetimlerde yer verilmelidir.