Emre Özpeynirci
Japonların kafası karışık!
Geçen hafta kapılarını açan Tokyo Mobilite Fuarı bize şunu gösterdi; Japonya hâlâ mükemmel mühendislik yapabiliyor ama belki de artık yön değil, karar eksikliği yaşıyor. Ve günümüzde özellikle Çin karşısında otomotivde, kararsızlık genellikle pahalıya mal oluyor.
Tokyo’daki dev fuar salonlarında parlayan neon ışıkları, Japon otomotiv devlerinin zihnindeki karmaşayı gizleyemedi. Geçen hafta kapılarını açan ‘2025 Tokyo Mobilite Fuarı’ yani eski adıyla Tokyo Motor Show yalnızca yeni modellerin değil, bir ülkenin geleceğe dair tereddütlerinin de sergilendiği bir sahneye dönüştü. Görüntülerden ve gelen haberlerden gördüğümüz fuarın enerjisi yüksekti. Japon markaları, Tesla ve özellikle Çinli üreticilerin agresif elektrikli araç (EA) atağına karşı ‘artık geride kalmayacağız’ mesajı veriyordu. Ancak bu iddianın ardında, teknolojik bir güven kadar stratejik bir kafa karışıklığı da vardı.
BELİRSİZLİĞİN SEBEBİ MOTOR
İki yıl önceki fuarda hâkim olan elektrikli araç (EA) coşkusu, bu kez yerini temkinli bir; ‘Güç Aktarma Organı Belirsizliği’ne bırakmıştı. Toyota, Lexus ve Honda gibi devlerin temsilcileri, sergilenen fütüristik konseptlerin çoğuna neyin güç vereceği konusunda net bir yanıt vermekten kaçındı. Bu, Çinli rakiplerin (BYD, Nio, Xiaomi) yalnızca elektrikli araçlara odaklandığı bir dönemde, Japonların enerjiyi hibrit, hidrojen ve elektrikli araç gibi birden fazla sepete paylaştırma stratejisini gösteriyordu. Toyota’nın ‘müşteriye seçenek sunmak en doğru strateji’ söylemi, aslında yönsüzlüğün kibar bir ifadesiydi.
UYGUN FİYATLI EA SESSİZLİĞİ
Kafa karışıklığının en belirgin yansıması ise fiyat segmentinde ortaya çıktı. Batı’da ve gelişmekte olan pazarlarda gazetecilerin sürekli sorduğu “uygun fiyatlı elektrikli araç nerede?” sorusu, Tokyo’da da havada asılı kaldı. Honda’nın nispeten uygun maliyetli 0 Serisi konseptleri bile Japonya iç pazarı veya Hindistan için tasarlanmıştı. Avrupa ve ABD’ye yönelik çözümler ise risk dağıtan, “her motor seçeneğini sunan” platformlara kaymıştı. Toyota’nın yeni nesil Corolla’sı gibi modeller, tamamen elektrikli araçlar yerine, benzinli hibrit–elektrikli karışımı bir stratejinin simgesi haline geldi. Oysa 2025 itibarıyla Çin’de 25 bin dolar altı 10’dan fazla tam elektrikli model satışta. Japon üreticilerde bu segment hâlâ neredeyse boş. Bu yalnızca fiyat rekabetinden değil; pazar erişimi açısından da ciddi bir zafiyetten söz ediyor. Tokyo’dan çıkan tablo açık; Japonya hâlâ kalite, mühendislik ve inovasyonda olağanüstü bir kapasiteye sahip. Ancak bu güç, Çin’in net elektrikli araç odağı ve yüksek hızına karşı stratejik kararsızlıkla zayıflıyor. Bir yanda köklü Toyota hâlâ “EV’ler hazır değil” diyerek hidrojen umudunu koruyor; diğer yanda Honda ve Nissan hayatta kalmak için birleşmeyi konuşuyor. Japon otomotiv endüstrisi, ne yapacağını çok iyi bilen ama hangi yöne gideceğine karar veremeyen bir dev hâline gelmiş durumda.

Tasarım dili belirsizliği
Japonların zihinsel karmaşası, tasarım anlayışına da yansımış durumda. Lexus LS Van veya Century One-of-One Coupe gibi konseptlerde dikkat çeken bir ‘içe kapanma estetiği’ göze çarpıyordu. Yan camları olmayan, dışarıdan sert ama iç mekânda sıcaklık yayan bu tasarımlar, adeta belirsizlik çağında güvenlik alanı arayan bir zihniyetin ürünü gibiydi. Buna karşın Mazda Vision X’in zarif yüzeyleri ve Honda 0 Saloon’un şık, köşeli çizgileri gibi umut veren örnekler de vardı. Ancak bu estetik başarılar, Japon endüstrisinin stratejik kararsızlığını tamamen maskelemeye yetmiyordu.
Bu çağda tek başına zor
Fuar sahnesi dışında yaşanan gelişmeler, baskının boyutunu daha da netleştirdi. Honda ve Nissan’ın, elektrikli araç maliyetlerini düşürmek ve teknoloji geliştirmede güç birliği yapmak için olası birleşme görüşmeleri yürüttüğü haberi Tokyo kulislerinde yankılandı. Bu adım, Çin’in ve Tesla’nın acımasız rekabetine karşı Japonların bireysel değil, kolektif bir ekosistem olarak mücadele etme zorunluluğunu hatırlatıyor. Benzer şekilde, Ford–Volkswagen platform ortaklığı ya da Stellantis–Leapmotor iş birliği gibi örnekler de aynı gerçeği gösteriyor. EA çağında artık hiç kimse tek başına ayakta kalamıyor.

Rolls-Royce'a rakip çıkardı!
Japon otomotiv devi Toyota, lüks hiyerarşiyi tepeden tırnağa değiştiriyor. 1967 yılından bu yana sadece Japon elitine hizmet eden Toyota Century, artık Lexus'un da üzerinde konumlanacak ayrı bir ultra lüks marka oldu. Hedefinde Rolls-Royce ve Bentley var. Toyota amblemi yerine, yeniden doğuşu ve zenginliği simgeleyen altın renkli Anka Kuşu (Phoenix) figürü kullanılıyor. Fuarda tanıtılan Century Coupe konsepti, markanın yeni vizyonunu gösteriyor. Bu radikal model, geçmişin aksine iki kapılı ve sadece iki kişilik ultra lüks bir şoförlü düzen sunuyor. Fuarda coupe’nin yanı sıra, restore edilmiş iki klasik Century sedan, özel donanımlı Century SUV ve mevcut sedanın GR versiyonu da sergilendi.
Bambaşka bir Corolla geliyor
Toyota, Tokyo’da sahneye çıkardığı yeni Corolla Concept ile 12. neslin çizgilerini tamamen geride bırakıyor. Gelecekteki Corolla’nın siluetini gösteren bu konsept keskin hatları, kapalı ön ızgarası ve minimalist iç mekânıyla, markanın elektrikli dönüşümündeki yeni bir sayfayı açıyor gibi. Yeni nesilde sadece elektrikli değil, hibrit ve içten yanmalı motor seçeneklerine de sahip olacak. Toyota, Eylül ayında Avrupa’daki ilk elektrikli modelini Çekya’da üreteceğini duyurmuştu. Bu model Çekya fabrikasında üretilen B segmenti modellerden mi oluşacak yaksa yeni Corolla mı olacak. Yoksa mevcut model gibi yeni Corolla da Sakarya’da mı üretilecek? Hep birlikte göreceğiz

Hem elektrikli hem dört silindirli
Subaru, Tokyo sahnesine bu yıl tutkulu bir mesajla çıktı; “STI efsanesi devam ediyor” Ama tekerlekleri hangi motorun çevirdiği önemli deği gibi. Çünkü ilk STI modeli Performance-B, tam anlamıyla köklerine sadık. Kaputun altında yatay yerleşimli dört silindirli boxer motor, Subaru’nun meşhur simetrik dört çeker sistemi, klasik manuel vites kolu ve göz hizasında üç pedal. Tam karşısında sergilenen Performance-E STI Concept ise aynı ruhun geleceğe atılmış cesur bir adımı. Bu kez içten yanmalı motorun yerini elektrik alıyor, ama karakter olduğu gibi duruyor. Kısacası Subaru, Tokyo’da yalnızca iki konsept değil, iki farklı geleceği sergiledi. Biri geçmişin mekanik tutkusunu koruyan analog bir manifesto, diğeri ise elektriğin soğuk sessizliğine tutku katmayı hedefleyen yeni nesil bir meydan okuma.

Yeni Prelude hibrit gelecek
Honda, yeni Prelude modelinin seri üretim halini de ilk kez kamuoyuna tanıttı. İki kapılı gövdesi, sıkı duruşu ve akıcı silüetiyle, geçmişin kompakt spor otomobillerine modern bir grand tourer yorumu getiriyor. Henüz teknik veriler açıklanmasa da Honda, uzun süredir üzerinde çalıştığı hibrit bir güç sistemi kullandığını doğruladı. Prelude, markanın “performans ve duygunun hâlâ önemli olduğu” bir gelecek vizyonunu temsil ediyor. Bunun yanında, Honda 0 Serisi kapsamında üç yeni konsept de sahnedeydi.

Elektrik yerine yosuna döndü
Türkiye’de uzun bir süredir satılmayan Mazda, fuarda iki uç noktayı temsil eden iki konsept araç sergiledi. Bunlardan Mazda Vision X-Coupe, büyük boyutlu bir şarj edilebilir hibrit (plug in hibrit) coupe olarak öne çıkıyor. Şık tasarımı ve 510 beygirlik gücüyle dikkat çeken model, markanın imza detaylarını da taşıyor. Geriye doğru açılan arka kapılar ve elektrikli sistemleri destekleyen rotatif motor. Mazda ayrıca sentetik yakıtlara yoğunlaştığını vurguluyor ve yosundan elde edilen karbon nötr yakıtların, gelecekte Vision X-Coupe (Yeni Mazda2) gibi modelleri besleyebileceğini söylüyor.
Japonya atağını hızlandırıyor
Nissan, Tokyo’daki tanıtımında MPV modeli yeni Elgrand, yenilenen elektrikli Ariya ve Japonya’da satışa sunulacak yeni Patrol SUV ile dikkat çekti. Marka, bu modellerle birlikte Nissan stratejisi kapsamında iç pazardaki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Yeni LEAF, Roox Kei ve MY26 Skyline ile birlikte bu modeller, Nissan’ın Japonya’daki yeni büyüme döneminin temelini oluşturacakmış.