Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

50+1 OY SİSTEMİ BİR ÇIKMAZ SOKAK MI?

“Bitaraf olan bertaraf olur” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

”Kefenli liderin kefenli askeri olmaya and içtik, iki yüz bin dava arkadaşımızla sosyal medya savaşını başlatıyoruz. Emin Şen (Süleyman Soylu’nun danışmanı)
Zorunlu olarak bir tünelin içine sürüklendik; demokrasi tünelinin ucunda bir ışık görünüyor; çıkış noktasının aydınlığı mı yoksa bu ışık üzerimize hızla gelen trenin ışıkları mı? Bilmiyoruz!

Ülkeyi tek başına yirmi yıldan bu yana yönetenlerin “taraf olmayanlar bertaraf olur”, “bizden olanlar birde düşmanlar” söylemiyle ve uygulanan ekonomik politikalarla siyasi tercihler, sosyal statü ve ekonomik standartlar ayıracında iyice ayrışan ve kutuplaşan Türk Toplumu’nun önüne birkaç ay içinde seçim sandığı konulacak ve “bir kişiyi cumhurbaşkanı olarak seç bakalım” denilecek. Tercih yapmak zorunlu, gerekli de; çünkü geleceğimiz belirlenecek!

Anayasal bir hukuk haline getirilen 50+1 OY sistemi ile sonuç belirlenecek. Soru şu; bu sistem bir aydınlık mı getirecek yoksa ülkemizin geleceği açısından bir tuzağa mı düşüyoruz, bir felakete mi sürükleniyoruz; bu konular üzerinde sizleri düşünmeye davet ediyorum.

Malumunuz; 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda adaylar geçerli OY’ların en az yüzde ellisini ve artı bir OY almaları halinde cumhurbaşkanı olarak seçilmiş olacaklar.

Bu seçme usulünün iki sonucu olacaktır. Birincisi, toplum, zaten var olan kamplaşmanın baskısını daha yoğun yaşayacak seçim sürecinde iki veya üç ay boyunca yoğun bir propaganda altında kalarak; yani taraf olarak bir kişiyi cumhurbaşkanı seçmek için; ayrışacak, cepheleşecek, kamplaşacak ve tam ortadan karpuz gibi ikiye bölünecektir.

Bu ayrışma kalıcı olacaktır; Balkon konuşması artık hiç inandırcı değil…

Kazanımak için ortaya konulan birliktelik ve ortak çalışma yeni bir kimlik yaratacak; “kefenli liderin kefenli askeri olmaya and içmiş” yüzbinlerce Emin Şen yaratacak.
Cumhurcular, milletçiler/demokratlar gibi adlarla ayrışacağız.

Kazanmanın ödülü Türkiye’yi beş yıl tek başına yönetmektir; bütün nimet ve imkanları ile devletin sahibi olmaktır,veya devletin tüm imkan ve nimetlerine sahip olmaktır. Toplumun yüzde ellisi, kazanılmış bir hak olarak kural koymak ve kendi ideolojisini dayatmak gücünü kazanacaktır. Mevcut uygulamalar bunu göstermektedir.

Kaybeden taraf çaresiz bu güce teslim olacak ve artık iddalarından, umut ve hayallerinden uzaklaşacaktır. Çoğulcu, renkli bir yaşamdan hızla çevremizde örnekleri olan ideolojik toplumlara dönüşeceğiz; itiraz edenler için hayat çok zorlaşacak!

Sonuç; birliğimizi, birlikte yaşama arzumuzu kaybedeceğiz; ortak ve paylaşılan bir gelecek ülküsünden uzaklaşacak; millet olma vasfımızı ve enerjimizi kaybedeceğiz. Küresel güçler ve küresel projeler için kolay bir hedef haline geleceğiz ve her türlü operasyona açık olacağız. Bu ayrışma ileri zamanda atomize olacak; etnik, inanç, boy, soy ve yöresel alt kimlikler etrafında gruplaşarak adeta “cam kırığı yığını” haline geleceğiz. Tarikatlara ve mafyaya gün doğacaktır.

Bu karamsar/korkunç ihtimal bir evham olmanın(keşke öyle olsa) çok ötesinde bir toplumsal gerçeklik ve ilmi tespittir.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından birincisi 2015’te ve ikincisi 2017’de yürütülmüş olan Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması’nın üçüncüsü 2020 yılının Kasım-Aralık aylarında 4006 kişiyle, çok aşamalı katmanlı örneklem yöntemi kullanılarak seçilen 29 ilde 500 örneklem noktasında, yüz yüze görüşmelerle yapıldı ve sonuçlar yayınlandı. “Sosyal Mesafe” ölçeğine göre Türk Toplumu bir anlamda darmadağın olmuş durumda; Araştırmaya göre görüşülen kişilerin;

• %75’i çocuğunun “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının çocuğuyla evlenmesini istemiyor,

• %72’si “en uzak” hissettikleri partinin taraftarlarıyla iş yapmak istemiyor,

• %67’si çocuklarının “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının çocuklarıyla oynamasını istemiyor,

%61’i “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarıyla komşu olmak istemiyor.

Buna benzer araştırmalar başka üniversiteler ve bazı kuruluşlar tarfından da yapılmış ve benzer sonuçlar alınmıştır. ( Kadir Has Üniversitesi Türkiye Eğilimleri
Araştırması, Toplum ve Demokrasi Dergisi gibi)

Bu sonuçlar tehlikenin büyüklüğünü göstermektedir.

50+1 OY sistemi ile cumhurbaşkanı seçmenin ikinci sonucu daha korkunç bir durumu geliştirecektir; demokrasimizi bitirecek; kazanan siyasi grup hızla BAAS rejimine dönüşecektir; Her anlamda Ortadoğulaşacağız. Bu konuyu önümüzdeki hafta değerlendirelim.

BENCE
50+1 OY sistemi ile cumhurbaşkanı seçmek yanlış olacaktır; ülkemizin ve milletimizin geleceği açısından tehlikeli gelişmelere ortam hazırlayacaktır; Testiyi çatlatırsak artık su tutmaz olur. Toplumda oluşan kamplaşma ve cepheleşmeyi derinleştirecek olan bu sistem ile belirlenecek siyasi iktidar hızla otoriterleşecektir.

Zararın neresinden dönersek kardır; çıkmaz sokakta ikbal ve istikbal aramayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi