Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

AKP-MHP Ortaklığı ve Erken Seçim

AKP Yönetimi MHP ile birlikteliğin önümüzdeki genel seçimlere kadar (25 Haziran 2023) sürdürülmesinde yaşayabileceği güçlüklerin farkında. Pandeminin etkisiyle giderek ağırlaşan sorunlarının başında; sağlık, ekonomi ve dış politikadaki yalnızlaşma geliyor.
Temelsiz başarı öyküleri, kontrollü basın ve aşırı özgüvene dayalı İslam Dünyası Liderliği söylemleri, döviz fiyatlarını frenlemeye, sermaye çıkışını önlemeye yetmiyor. Sayılarını hatırlamakta güçlük çektiğimiz YEP’ler de (Yeni Ekonomik Plan) yandaş medyada yer almak dışında, ekonomik durumu düzeltemiyor.
Kamuoyu araştırmalarının sonuçları da -anlaşılan-, parlak değil.
Bu süreçte dış finans çevrelerine yakın isimlerin kurdukları, Deva ile AKP’nin çekirdeğini oluşturan İslamcı tabanı etkilemesi beklenen, Davutoğlu’nun Gelecek Partisi de bu tedirginliği arttırıyor.
Son dönemde Ayasofya’nın hızla gündeme getirilmesi, muhalif kanalların kapatılmaları, gazetecilerin tutuklanmaları, yargıya aşırı müdahale ve HDP üzerinde kurulan baskıların ardındaki gerçek neden, ortakların tabanlarını tutma konusundaki kaygılarından kaynaklanıyor.
Libya ile varılan anlaşmanın ardından Yunanistan, Mısır ve son olarak Fransa ile gerginleşen ilişkilerin, şaşırtıcı bir hızla silah alışverişi eksenine savrulması kamuoyunda yeterince tartışılamadığı için, AKP’nin korkuları henüz seçmen tarafından fark edilmedi.
Ama belli ki, tedbir elden bırakılmıyor.
Bu yüzden içeride HDP üzerinden Anti-Kürt odaklı propaganda yapılırken, dışarıda ABD’nin Suriye politikasıyla uyumlu askeri ve sivil bir yapılanma, kamuoyu ile paylaşılmadan aksaksız yürütülüyor.
ABD ile ilişkilerde ise geçici bekleme sürecine girildiği gözleniyor.
Bu ülke ile ilişkilerde Kasım 2020 tarihinde yapılacak Başkanlık Seçimlerinin sonuçlarına göre, köklü değişimler de gündeme gelebilir. AKP’nin dış politikasının ağırlığı, Trump’ın yeniden seçilmesi halinde, ağırlıklı olarak bu ülkeye göre belirleneceğe benziyor. Biden ’ın kazanması durumunda ; Türkiye politikasında olası bir değişiklik hamlesine karşı, Rusya ile dirsek temasının sürdüğü anlaşılıyor. Trump’ın kaybetmesi halinde alınacak bir erken seçim kararı sürpriz sayılmamalı.
Dış Politikadaki yalpalamanın Türkiye’ye maliyetinin, orta vadede tam bir Ortadoğu ülkesine dönüşmek olacağına kuşku yok.
İşin garip yanı bu olasılık muhalefet tarafından da gündeme getirilmiyor. Örneğin 4,5 milyon oldukları söylenen Suriye’li sığınmacıların, Doğu sınır kapılarımızdan ellerini kollarını sallayarak giren Afgan ve Pakistanlı’ların, yakın gelecekte ne tür toplumsal sorunlar yaratacaklarına ilişkin tartışmalar gündemde yok.
Asıl önemlisi sığınmacıların ülkelerine dönüşlerine ilişkin, muhalefetin düşünceleri açıklıkla kamuoyu ile paylaşılmıyor.
Genel başarısızlık içinde ekonomide yaşanan sorunların çözümü için son YEP’i açıklayan Hazine ve Maliye Bakanımıza bakılırsa, umut bağlanan sektör; turizm. Pandemi sürecinde yeryüzünde en fazla kayba uğrayan sektör.
Bakan Albayrak’ı televizyonda izlerken, AKP’nin beklentisinin önümüzdeki yıl turizm gelirlerindeki artış olduğunu duyunca, aklıma Osmanlı’nın son seferberliği sırasında anlatılan bir fıkra geldi. Davullar çalarak, halkı köy meydanında toplayan mülazım, yanındaki tellalı “ey ahali duyduk duymadık demeyin. Padişahımız küffara sefer eyler. Yaşı gelmiş delikanlıları peygamber ocağına kaydedeceğiz ”diye bağırtır.
Halkta beklenen hareketlenme bir süre gerçekleşmez. Kısa süre sonra yaşlı bir adam yanında bıyıkları yeni terlemiş delikanlıyı elinden tutarak, mülazıma yaklaşır.
“Mülazım Bey,” der. “Padişahına benden çok selam söyle. Bu benim son erkek evladım. Onu askere al ama bundan başka yok.” Bundan sonra bana güvenip de ikide bir seferberlik ilan etmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi