Yaşar Seyman
Altan Öymen
Altan Öymen’le ilk tanıştığım günü dün gibi anımsıyorum. Sade bir bakışın ardında büyük bir birikim saklıydı. Sadece bir siyasi lider değil, aynı zamanda ilham veren bir yol göstericiydi. Bugün, ardında bıraktığı izleri ve birlikte yürüdüğümüz yolları anarken, onu anlatmak hem bir gönül borcu hem de bir onurdur.
Öyle anlar vardır ki, onları düşleyip baştan yaşamak bile dünyaya değer.
Geçmiş zamanı anımsadığımda iç geçirdiğim dönemler öyle çok ki! Her CHP’ye gittiğimde duvardaki genel başkanlara bakınca kurucumuz Atatürk ve İsmet İnönü hariç sonraki genel başkanlarla çalıştım. Bülent Ecevit, Hikmet Çetin, Deniz Baykal, Altan Öymen, Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel.
1999 -2000 CHP Parti Meclisi üyesi olarak Sayın Altan Öymen’in listesinden MYK üyesi olarak Parti Meclisine önerildim. Yüksek oy alarak MYK üyesi sonra da Genel Başkanın ataması ile Genel Başkan Yardımcısı oldum. CHP’nin ilk kadın genel başkan yardımcısı olduğumu partimizin tarihini bilen siyasi büyüklerimden öğrendim.
CHP’nin ilk kadın genel başkan yardımcısı olmanın onuru ile ilk kez partimizin barajın altında kalmasının hüznü, Genel Başkanım Altan Öymen’in deyimiyle 500 gün boyunca bizleri terk etmedi. Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde ilk kez genel seçimlerde baraj engelini aşamayıp barajın altında kalmıştı.
Bir kadının genel başkan yardımcılığına parti içi bakış son derece sıcak, saygılı ve dayanışmacıydı. Erkek arkadaşların yaklaşımı son derece destekleyici, gönendirici, katkı sunucuydu. Asıl güç veren ise entelektüel, kadın haklarına duyarlı, güven duyulan bir genel başkanla çalışmaktı.
O dönem dört genel başkan yardımcısıydık. Rahmetle anıyorum büyükelçi İnal Batu, Sendika başkanı Cevdet Selvi, Bakanlık ve İzmir Belediye Başkanlığı yapmış Yüksel Çakmur, sendikacı Yaşar Seyman.
CHP, Mustafa Kemal Atatürk’ün iki eserimden biri diye kurduğu siyasi parti ve siyasetin büyük okulu.
Gururla bir kentimize gidiyor, toplantıyı açış konuşmasını yapıyordum. Partililer, parti barajın altında kaldığı için son derece öfkeli, onları saatlerce dinliyorduk. Kurumsal bilinci, örgütsel terbiyeyi sendikal dünyada pekiştirdiğim için, içimden “insaf ben mi baraj altında bıraktım,” diyemiyordum. Çünkü partiler yaşayan organizmalar, görev alanlar değişse de partimiz kurumsal kimliğini sürdürüyor.
Parti meclisimiz güçlü isimlerden oluşuyor. Genel başkanlık yapanlar ve genel başkan adayları, içişleri bakanı, adalet bakanı, gençlik ve spor bakanı, kültür bakanları, çalışma ve sosyal güvenlik bakanları, güçlü genel sekreterler var.
Sevgili Altan Öymen çok zarif biri olduğu için kentlere giden her çalışma grubuna bir MYK üyesi başkanlık yapıyor. Belirlenen çalışma gruplarında Murat Karayalçın, Önder Sav, Ertuğrul Günay’ı, başkanı olduğum ekibe yazıyor sonra da “Yaşar’cığım, yavrum bu insanlar partimizin önemli görevlerinde bulunmuş değerlerimiz, saygıda kusur etmeyeceğini biliyorum,” diye uyarı yapmayı her defasında asla unutmuyordu.
Genel Başkanın bu demokratik bakış ve yaklaşımı partimizin kalitesini gösteriyor, seviyeyi ulu çınara yakışacak düzeye çekiyordu.
Gölge Bakanlar uygulaması da o dönemde vardı.
CHP heyeti olarak birlikte Çin Cumhuriyeti’nin konuğu olarak Çin’e gittik. Yurt gezileri içinde Diyarbakır gezimiz unutulmaz, birkaç işlevimden biri de partimize üye katılımları yapmaktı. Tören günü bitmez tükenmez soruları çok olurdu. Bir gün Sevgili Genel Başkanım, kaygılanmayın,” deyince; “Yavrum, “Lenin diyor ki: “Güven iyidir, kontrol daha da iyidir,” deyişini unutamıyorum.
Barajın altında kalan bir parti olsak da CHP efsanesi kendi dışımızdaki siyasi partilerde ve çevrelerde gittiğimiz her etkinlikte sürüyordu.
Bu yazımda rahmetli Aysel Öymen’i de bir cümle de olsa yazmak isterim. Abant’ta CHP MYK’sı kamptayız. Fotoğraf çekimi var. Bir MYK üyemiz “Aysel Hanım, Altan Beyin yanına buyurun,” deyince. Aysel Öymen, “Teşekkür ederim. Altan’ın çalışma arkadaşı Yaşar Hanım yanında olmalı,” demişti.
Yaşamımda iz bırakan insanların sayısı çok azdır. Altan Öymen o nadir isimlerden biridir. Onunla çalışmak sadece siyasi bir görev değil, bir okul gibiydi benim için. Bu yazıda, onu tanımanın ve onunla yol almanın bana kattıklarını ve ardında bıraktığı mirası kısa da olsa paylaşmak istedim.
Altan Öymen, tarihin soğuk sayfalarına yalnızca bir isim değil, bir iz bıraktı; yankısı, suskunlukta bile duyulacak kadar derin…