Bir ilham perisinin çok ötesinde: Lou Andreas Salomé

Sizler bu dizeleri okuduğunuz sıra, kuvvetle muhtemel ki ben Nietzsche’nin ata sarılıp ağladığı yerde, sinir krizine girdiği parkta olacağım. Nietzsche deyince de Freud’dan tutun Rilke’ye pek çok insanı büyüleyen, onlara sadece ilham perisi olmakla kalmayıp kimilerinin kariyerini inşa eden Lou Andreas Salomé aklıma geliyor ilk. Onu daha evvel bir kitabım için yazmıştım ama bu süre zarfında Rudolf Binion’un yazdığı “Frau Lou: Nietzsche’s Wayward Disciple (Nietzsche’nin Asi Müridi) adlı kitabı keşfetmiş, bilgilerimi yenilemiş oldum.

Şimdi; bilen, bilmeyen herkese büyük bir afiyetle Salomé’yi anlatmak için kolları yeniden sıvıyorum. Günümüzde onun makaleleri ve romanları, ne Freud, ne Niezsche, ne de Rilke kadar okunuyor, hatırlanıyor. Oysa o da kendi ayaklarının üzerinde duran, gayet sağlam bir külliyata sahip. Belki onun ilginç hayatını irdeleyince edebiyatına da ilgi doğar diye ümit etmekteyim.

Lou Andreas-Salomé 16 Şubat 1861 yılında Petersburg’da dünyaya geldi. Çarın ordusunda görev yapan general babası ve annesinin beş erkek çocuğunun ardından doğan tek kız evlat olarak şımartıldı ve sevildi. Almanca konuşan, Petersburg’un aristokratik ortamlarında vakit geçiren ailesi ona hocalar tutup iyi bir eğitim görmesini sağladı; felsefe ile ilk tanışması, çarın da çocuklarının hocası olan liberal Protestan rahip Hendrick Gillot ile başladı.

RAHİP ÖĞRETMENİ SALOMÉ’YE AŞIK OLUNCA…

Gillot’dan Spinoza, Leibniz, Kant ve Kierkegaard felsefelerinin yanı sıra din tarihi, teoloji, Fransız ve Alman edebiyatı dersleri alıyordu. Maalesef bu eğitim rahip Gillot’nun Salomé’ye ilan-ı aşk etmesiyle sonlandı.

42 yaşında ve iki çocuk sahibi rahip eşinden boşanıp Salomé ile evlenmek isteğini beyan etmesiyle Salomé’nin ailesi kızlarını başka bir ülkeye götürme kararı aldı.

1880 yılında, üniversiteye yazılmak için annesiyle birlikte Zürih’e taşındı. Zira o tarihlerde Zürih Üniversitesi okula kız öğrenci kabul eden nadir okullardandı. 1882 yılındaysa Roma’ya taşındılar.

21 yaşındaki Salomé Petersburg’da olduğu gibi Roma’daki muteber salonlarda partilere katılmaya başladı. 13 Mart 1882 yılında yazar çizerleri ağırlayan Malwida von Meysenbug’un evinde Alman felsefeci ve yazar Paul Rée ile tanıştı.

Reé, Salomé ile tanışır tanışmaz, arkadaşı Nietzsche’ye yazıp, Salomé’den bahsetti. Bunun üzerine Nietzsche, arkadaşına, “Bu Rus kıza benden selam söyle, bunun bir anlamı olursa; böyle bir kadının hasretini çekiyorum. Önümüzdeki on seneyi göz önünde bulundurunca, bu bağlamda yağmalama yapmayı düşünüyorum. Evlilik bambaşka bir mesele. Sadece iki senelik bir evliliğe ilgi duyabilirim...” diye bir mektup kaleme almıştı.

Rée, ilk görüşte etkilendiği Salomé’yi Nietzsche ile tanıştırdığında, bunun arkadaşlıklarının sonu olacağını tahmin etmeliydi.

NIETZSCHE’NİN SALOME AŞKI

Nietzsche, Salomé ile tanışır tanışmaz ona âşık olduğu ve Salomé’nin günlüklerine göre 7 ay içinde ona üç kez evlilik teklifinde bulundu.

Salomé, Rée’yi seçmiş, Nietzsche ile tam olarak ne yaşadıkları bilinmese de ileri yıllarda yayımladığı otobiyografik yazılarında Nietzsche ile felsefi teatilerde bulunmayı tercih ettiğini söylemiştir.

Üçlü, yanlarına Salomé’nin annesini de alarak uzun bir İtalya turuna çıkar ve kış geldiğinde Leipzig’de komün hayatı sürmeye karar verirler.

Ama her şey süt liman değildir.

Gerginlikler çıkmaya başlar.

Salomé’ye göre Nietzsche kendisine âşık olduğu için ondan uzaklaşmak istemiştir.

KIZKARDEŞİN KÖTÜLÜKLERİ

Ayrıca Nietzsche’nin kız kardeşi Elizabeth, Salomé’den hiç hazzetmediği için ona karşı ters davrandığı, annelerine, sahte mektuplar yazıp oğlunu bu tehlikeli kadından koparması için elinden gelen her şeyi yaptığı söylenir. Salomé’nin Yahudilerle görüşmesini bahane ederek sınır dışı edilmesi için uğraştığı da.

Nietzsche’nin annesi ve kızkardeşi, tehlikeli buldukları Yahudi Rée ve Rus Salomé’den uzaklaştırmak için çabalarlar. Zaten işbu kızkardeş daha sonraki yıllarda sempati duyduğu Nazilere yanaşmak babında Nietzsche’nin yazdıklarını üstün ırk söylemine yaklaştırmak için ana metinler üzerine oynamalar yaptığı da iddia edilmiştir.

HİKAYE DEĞİŞİYOR

Gel gör ki Nietzsche, Rée ve Salomé ile görüşmeye devam eder ama 1882 yılının sonuna doğru Rée ve Nietzche’nin arkadaşlıkları iyice kopar. Rudolph Binion’a göreyse Nietzsche cephesinde durum hiç de Salomé’nin aktardığı gibi değildir.

Bu araştırmaya göre 24 yaşında profesör olup 34 yaşında emekli olmuş muhteşem Nietzsche, hem Rée hem de Salomé’nin hayran oldukları bir adamdı. Nietzsche’nin gözleri görmemeye başladığında Rée ona resmen annelik etmiş, yazılarını daktiloya geçirmiştir. Nietzsche’nin mektuplarından anlıyoruz ki Rée’nin idealize edip adeta bir azize gibi tarif ettiği “Rus kızı” Salomé’yi merak ettiği için değil Sicilya’da esen siroko rüzgarlarından kaçmak için Roma’ya, yanlarına gelmiştir.

Binion’a göre Salomé değil Nietzsche onu reddetmiştir- sağlığını hızla kaybeden bu deha kapanıp yazabildiği kadar çok şey yazmak istiyordur. Salomé’nin aklı onu çok etkilemiş, şakayla karışık evlilik teklifinde bulunmuştur.

NIETZSCHE’YE İLHAM VERDİ AMA

Nietzsche ile Lou çok şey paylaşmıştır ve özellikle Böyle Buyurdu Zerdüşt’ün yaratım aşamasındaki yürüyüşleri Nietzsche’ye ilham vermiştir, Salomé’nin okuduğu şiirler Nietzsche’yi etkilemiştir.

Binion’a göre Salomé Nietzsche öldükten sonra ilişkilerini olduğundan fazla gibi göstererek kendi etrafında bir mit örmüştür.

Nietzsche ile geçirilen şimşekli yazın sonunda, Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabı çıkar.

Salomé, Nietzsche’nin psikolojik çöküşünün emarelerini bu kitap üzerine çalışırken gördüğünü iddia edecektir.

Pek çok eleştirmene göre bu kitapta Salomé, Nietzsche’nin en büyük ilham kaynağı ve itici gücü olmuştur.

NARSİST BİR YARA

Salomé ve Rée ile bağları koparttıktan sonra hayatının en verimli üç yılını geçiren Nietzsche, Salomé tarafından reddedilmenin getirdiği narsist yara ve frenginin yol açtığı varsayılan “deliliğinden” dolayı hayatının son yıllarını kardeşinin bakımında yalnızlık içinde geçirip 1900 yılında vefat edecektir.

İLK NIETZSCHE BİYOGRAFİSİ

Nietzsche ile ilgili yazılmış ilk biyografi ve incelemeyi Salomé yazar. Kitap 1894 yılında ilk çıktığında kimileri tarafından olumlu karşılanmış, Nietzsche’nin az sayıdaki yakını tarafından yerden yere vurulmuştur.

Oysa Salomé, salt Nietzsche ile ilgili kişisel bilgileri değil, felsefesini ve düşünce sistematiğini çözmeye çalışmıştır. 1937 yılında ölümüne kadar Nietzsche ile ilgili bir cümle sarf etmeyip hiçbir soruyu yanıtlamayacaktır.

REE’NİN SONU

Salomé ve Rée üç yıl boyunca Berlin’de ev arkadaşı olarak yaşarlar. Amaçları kendileri gibi düşünen bir grup entelektüel ile birlikte birbirlerinden ilham alıp verimli olmaktı. İlişkileri uzun süre, hatta Salomé evlendikten sonra da devam etti. Rée felsefeyi bırakıp tıpla uğraşmaya başladı. 1901 yılında Alplerde yürüyüş yaparken uçurumdan yuvarlanarak öldü. Kimilerine göre intihar etti.

VE RILKE…

Rée’den sonra hayatın en önemli aşklarından biri Rilke olmuştur. Rilke, Salomé ile ortak romancı arkadaşları vasıtasıyla 1897 yılında tanıştığında 21 yaşındadır. Rilke, Salomé’ye isimsiz mektuplar yazıp şiirlerini gönderir. Salomé bu mektuplara ilk başta sinirlenir ve görmezden gelir. Ama sonra mektuplardaki şiirlerin dehasına ve büyüsüne kapılır.

Salomé, Rilke’den 15 yaş büyük olmasına rağmen ikili birkaç yıl boyunca sevgili olur.

İlk başta Alplerin eteklerine gidip üç ay geçirirler. Bu süre zarfında Salomé, Rilke’nin orta ismi René’yi Rainer olarak değiştirir. Rilke’yi önemli insanlarla tanıştırıp ona Tolstoy ve Puşkin’i orijinal dilinden okuyabilmesi için Rusça öğreten yine Salomé’dir.

İlk etapta Salomé için yazdığı övgü dolu yüze yakın şiiri bastırmak isteyen Rilke’yi Salomé engeller; ona göre bu şiirler fazla çocuksudur. Dua Saatleri adlı eserini Salomé’ye adayacaktır.

1900’de Rusya ve Ukrayna seyahatleri sırasında Rilke’nin ruh halindeki ani değişimler ve panik ataklar Salomé’nin sabrını taşırmaya başlamıştır. Rilke’den ayrılır ama arkadaşlıkları ve mektuplaşmaları hiç bitmeyecektir.

SALOMÉ’NİN EN ANLAŞILMAZ İLİŞKİSİ

Salomé’nin hayatındaki en anlaşılmaz ilişki ise soyadını taşıdığı F.C. Andreas ile evlenmesiydi.

Alman-Malezyalı bir anne ve İsfahanlı Ermeni Prens bir babanın çocuğu olarak Andreas, oryantal filolojiye merak sarıp Göttingen’de Türkçe ve Farsça dili profesörlüğü yapıyordu.

Salomé’nin Andreas ile hiçbir zaman romantik bir ilişki yaşamadığı varsayılıyor. Hatta tek koşulu, sevgilisi Rée ile ilişkisini devam ettirebilirse evliliği kabul edeceğini söylediğine inanılıyor.

Bir hikayeye göre Andreas çakısını göğsüne saplayıp evlenmedikleri takdirde intihar edeceğini söylemiştir.

Evliliğe karşı olan Salomé, ancak fiziksel olarak birlikte olmama kaydıyla evliliğe razı oluyor.

Rée bu evliliği kabullenemediği için Salomé’yi 1885 yılında terk ediyor.

Andreas ile olan evliliği ise hayatlarının sonuna kadar devam etti, hatta ikisi de hastalıklarında birbirlerine baktılar.

Bu evlilik daha çok bir baba-kız ilişkisini andırıyordu. Freud’a göre bu aralarındaki güçlü bağın kanıtıydı.

PSİKOLOJİYE OLAN İLGİSİ

Salomé’nin en ilgi duyduğu alanlardan biri yeni doğmakta olan psikoloji bilimidir. Freud’un kendisinden ne kadar etkilendiği bilinir.

Freud gibilerinin çekimseme ve önyargıyla yaklaştıkları kadın cinselliği, feminizm, sadomazoşizm vb. konuları onlardan çok farklı bir şekilde, kadın detaycılığıyla irdeleyen Salomé’dir.

Psikiyatristliği 74 yaşında bırakıp hastaneye girip çıkmaya başlar; kalbi zayıflamıştır ve eşi gibi kanser tedavisi görmek zorundadır.

Vefat etmeden birkaç gün önce Freud’la olan münasebeti nedeniyle evi Naziler tarafından basılıp zengin kütüphanesi talan edilir.

5 Şubat 1937 yılında uykusunda ölür ve Göttingen’de eşinin yanına defnedilir.

Sokağına ve Göttingen’deki Psikoloji ve Psikoterapi Enstitüsü’ne onun adı verildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Batu Arşivi