Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Cesaret

Otoriter ideolojiyi sadece gerçek dayanışmayla yenebileceğimizi biliyoruz, değil mi? Gerçeği konuşmak zorunda olduğumuzu, dayanışmayı pratiğe dökersek bir anlamı olduğunu da biliyoruz, öyle değil mi?

Aşağıda birtakım alıntılar sıralıyorum:

“Yıkıcı bir yönetimin sona ermesi ancak insanların güçsüz olmadığını fark etmesiyle mümkündür. Tarih küçük damlalarla şekillenen bir nehirdir. Gerçeğin her eylemi, cesaretin her anı adalete doğru ilerler. Emeklerimizin boş olduğuna inanırsak sesi yüksek çıkanlar kazanır. Bir şeyin yeniden inşasında ısrar edersek durdurulamaz oluruz.”

“Kötü bir yönetimin sona ermesini umuyorsak, daha derin bir temizliğin başlangıcı olmalıdır. Yalanla yalanı, yolsuzlukla kayıtsızlığı yenemeyiz. Aldatmacaya aydınlıkla karşı koymalıyız. Başlıkları değiştirmeye değil, ortak hayatımıza dürüstlüğü geri getirmeye odaklanmalıyız. Tek çözüm yanılsamasının peşinden gitmeyip, korkuya boyun eğmeyen dirençli topluluklar inşa etmeliyiz. Değişim gösteriyle veya kurtarıcıyla değil, sabır, cesaret ve inançla şekillenir. Demokrasiyi kurtaracak tek anlık mucize yoktur, gerçek değişim inşa edilir. Pasifliği bırakıp uyanmalıyız, seyirci değil, adaletin, hakikatin, onurun koruyucuları olarak hareket etmeliyiz. Demokrasi kendi kendine ayakta kalmaz; insanlar birbirleri için ayağa kalktığında ayakta kalır. Sessiz/gösterişsiz organizasyonlarda, evlerde, mahalle sohbetlerinde gerçekleşir gerçek dayanışma.”

“İnsanların acıları, inançları istismar edildiğinde ortaya “güçlü adam” çıkar. Demagog olmanın kökleri umutsuz duyguları, çaresiz duyguları sömürmekte yatıyor. Demokrasi, eğitimi sorgulamak yerine ezberi teşvik ettiğinde, gazetecilik gerçeği kovalamak yerine reyting peşinde koştuğunda otoriterlik zemin kazanır.”

“Bu kasıtlı olarak şekillendirilmiş kafa karışıklığı çağında gerçeği konuşmak bir görevdir. Siyasi bir bozukluğa değil, ortak anlamın çöküşüne hep beraber tanıklık ediyoruz. Gerçeği korumak günlük bir adanmışlıktır ve her yurttaşın sorumluluğudur.”

“Gerçek tehlike tek bir kişinin yüksek sesinde değil, konuşması gereken kurumların sessizliğinde, güçsüz hisseden vatandaşların umursamazlığında ve kafa karışıklığını stratejiye dönüştüren bilgi manipülasyonundadır.”

“Sistemi değiştirmek bizim elimizdedir. Kahramanları beklemeyi bırakmalı, birbirimizin müttefiki olmalıyız. Eğitimde, medyada ve kurumlarda yeniden yapılanmaya odaklanmalıyız. İnsanları dinlemeli, otoriter ideolojiyi yenmek için gerçek dayanışmayı inşa etmeliyiz.”

“Geleceği ne anketler ne de güçlü adamlar belirler; biz belirleriz. Gerçeği konuştuğumuz, dayanışmayı pratiğe döktüğümüz sürece tarih bizi hatırlayacaktır. Demokrasi cesaretle ve ortak eylemle hayatta kalır.”

“Otoriter figürlerin yükselişi boşlukta gerçekleşmez; sosyal, ekonomik ve kültürel bir bağlam içinde ortaya çıkar. Gerçekle yanılsamayı ayırt edemeyen, anlık ve sansasyonel olana kapılmış bir kültür içinde gerçekleşir. Gösteri gerçeklik haline gelir, gerçekler hikâyelere indirgenir ve hikâyeler en yüksek teklifi verene satılır. O halde soru sadece onun ne zaman gideceği değil, burada olduğu sürece bizim ne yaptığımız ve belki daha önemlisi gittikten sonra yapacaklarımızdır.”

Artık sadece gerçeği konuşmak ve örgütlenmek zorunda olduğumuzu biliyoruz, değil mi…

Not: Alıntılarımın hepsi Noam Chomsky’den…

Şuradan dinleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=SS9MJNSlgww

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi