Dindar nesil diye diye…

Mehmet Akif Ersoy ve Habertürk çalışanlarıyla ilgili soruşturmalar, tutuklamalar ve ortaya dökülenler iktidar yanlısı meşhurların ahlaki vaziyetini yeniden tartışmaya açtı. Belli zamanlarda bunu yaşıyoruz. Birkaç sene önce iktidara yakın birilerinin basına yansıyan görüntüleri pudra şekerinin zihinlerimizdeki karşılığını değiştirmişti. Özel hayatın gizliliği bu denli ifşa edilmemeli. Göz önündeki kişilere her durumda topluma örnek olma misyonu yüklenmesi de ağır bir sorumluluk. İşlenen suçların; kişisellik ilkesi hiçe sayılarak bir ideolojiye, siyasi partiye veya örgüte mal edilmesi de sorunlu bir durum. Yazının devamı bir çelişki içinde olduğumuz izlenimi yaratmasın. Zira aktüel bazı gelişmeler belli konularda ilham verici olabiliyor. Ersoy, öğrendiğimiz kadarıyla dindar bir ailenin kendilerince iyi yetiştirilmiş evladıymış. Bu durumdaki mesuliyet ne toplumu bağlar ne de iktidarı; gerisini başta kendisi olmak üzere anası, babası veya en fazla mahallesi düşünsün.

Erdoğan, dindar bir nesil/gençlik istediğini müteaddit defa dile getirdi. Bu sözler bir proje veya politika gibi algılansa da buna yönelik bir şey yapıldığını veya yapıldıysa da olumlu bir netice alındığını göremedik. Yapılan kamuoyu araştırmaları da, umulanın aksine gençlerin dini değerlerinin zayıfladığını gösteriyor. Bu konunun üstünde hassasiyetle duran ve kamuoyu araştırmaları doğrultusunda endişelerini dile getiren İslamcı kalemleri ve fikir insanlarını da takip ediyoruz. Geçenlerde Ahmet Taşgetiren bu konuyu gündeme getirerek, Bilal Erdoğan’ın üstlendiği misyon üzerinden bir analiz yaptı. Mesele yeni nesil ve gençlik ise bu hayalin sahibinin oğlu, davranış ve yaşam modeli itibariyle iyi bir örnekti!

Taşgetiren bu projenin veyahut hayalin stratejisinin iki kurum üstünden yürütüldüğünü dile getiriyor; Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı. Dikkatinizi çekiyorum her iki kurumun da son yıllardaki yöneticileri örnek olmaktan ziyade birer nefret objesi haline geldiler. Dileyen itiraz edebilir ama toplumsal algı bu yönde. Her fırsatta toplumun sinir uçlarıyla oynayan eski Diyanet İşleri Başkanı, toplumu kutuplaştırarak, karşıt görüşteki kesimlerin veya araftakilerin marjinalleşmesine ve uzaklaşmasına sebep oldu. Milli Eğitim Bakanı ise eğitim altındaki öğrencilere örnek olması gerekirken, siyasi tartışmalara girerek toplum nezdinde tarafgirliğiyle ön plana çıktı. Esasen bazı kurumların ve yetkililerinin günlük politik atışmalardan azade kalmadıklarında neye sebep olduklarını gösteren örnekler bunlar…

Bir diğer İslamcı yazar Yusuf Kaplan da zaman zaman yazığı yazılarda ve açıklamalarında tüm kötülükleri laik eğitim sistemine bağlar. İktidarlardan bağımsız olarak bitmeyen bir “Batı kuşatması” altında olduğumuzu iddia eder. Hatta laiklere “beyinsiz” dediğini bile duyduk. Bu arada “Sağcılık suçtur” diyen Enver Aysever’in şimdi hapiste gün saydığını da not edelim. Neyse, konu dağılmasın. Kaplan’ın yaklaşımı, Taşgetiren’den farklı olarak, iktidar dönemlerindeki başarısızlıkları “karşı mahalleye” yüklediği bir günah çıkarma olarak değerlendirilebilir. Esasen AKP de geçmişten geleceğe bu insanların kafalarındaki iktidar modelini sunmuyor. Ancak gerek mahalli mensubiyetlerinin aynı olması gerekse ehvenişer olarak görüyor olmaları sebebiyle daha fazlasını söylemekten imtina ediyorlar. Daha fazlasını söyleyebilen Dilipak’ın zaman zaman kendi mahallesince nasıl linç edildiğini görüyoruz.

AKP iktidarı, 1980 sonrasında Özal ile başlayan neoliberal siyaset müessesesinin devamıdır. Sosu veya makyajı farklı da olsa dayattığı kültürel ve sosyolojik motif; tüketim pompalayan bir anlayışın tezahürüdür. Yurtdışında okuyan oğlu Erdal İnönü’ye otomobil alması için para gönderemeyeceğini söyleyen savaş kazanmış devlet başkanlarının veya çocuğuna iltimas geçildiği düşünülmesin diye Can Yücel yerine Gazi Yaşargil’i devlet bursu ile yurtdışına gönderen Milli Eğitim Bakanlarının dönemi kapanmıştır.

Hülasa muhayyilelerindeki nesli yaratmak isteyenler toplumu provoke etmek veya camilerde şov yapmak yerine, İslam’daki eşitlik ilkesinden yola çıkarak topluma örnek olsalardı ideallerine yaklaşmak için bir şansları olabilirdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Boray Acar Arşivi