Dokuzuncu Senfoni

2024 yılı Ludvig van Beethoven’in Opus 125 Re Minör dokuzuncu ve son senfonisinin ilk kez seslendirilişinin 200. yıldönümü. Koro Senfonisi olarak da anılan eser dâhi bestecinin sanatının zirvesi. Kimilerine göre insan eseri en yüce anıtlardan biri. Senfoninin son bölümünde dört vokal solist ve koro aracılığıyla insan sesine yer vermesi cesur bir ustalık örneği ve devrim niteliğinde.

Senfoninin final bölümündeki metin, Alman yazar, şair, filozof, tarihçi, dram yazarı Friedrich Schiller’in 1785 yılında yazdığı “Neşeye Övgü” (An die Freude) şiirinden. Bu eser Beethoven’i hayatı boyunca takip etmiş. Bestecinin, Schiller’in mısralarını senfoninin finaline taşıyan düzenleme de uzun bir sürecin ürünü. Ezginin ilk olarak 1790’larda bestelediği “Karşılıklı Sevgi” şarkısında, daha sonra 1808 tarihli Piyano, Koro ve Orkestra için Do Minör Fantezisi’nde ve nihayet bestecinin tek operası olan Fidelio’nun final sahnesinde duyduğumuz versiyonları 9. Senfoni’nin finalinin habercileri gibi.

Yaşamı boyunca sağlık sorunlarıyla uğraşan Beethoven’in 1801’de başlayan işitme zorlukları 1817’de tamamen sağır olmasıyla sonuçlandı. Ancak sağırlığı müzik yaşamını etkilemedi ve 9. Senfoni’yi sağır haliyle besteledi.

beethoven-1.jpg

SENFONİYE SON DOKUNUŞLAR

Beethoven senfoni üzerinde son dokunuşları yaparken prömiyerinin Berlin’de yapılmasını planlıyordu. Doğup büyüdüğü Almanya’nın Bonn kentinden ayrılıp besteci olarak kariyer yapmak için 1792 yılında Viyana’ya taşınmıştı. Burada dünya çapında ün kazanan Beethoven, 1820’lere gelindiğinde Viyana müzik dinleyicisinin zevklerinin değişmesinden şikayetçiydi. İnsanların kitleler halinde İtalyan bestecilerin Rossini türü opera eğlentilerine yoğun ilgi göstermelerinden yakınıyordu. Üstelik, Viyana’daki bu genel havanın etkisiyle sanat hamileri tarafından da göz ardı edilmeye başlamıştı.

Buruktu. Sanki küsmüştü Viyana’ya.

Rossini’yle 1822’de Viyana’da bir kez karşılaşmışlar ve rivayete göre Beethoven genç meslektaşına “Traşa devam!” gibisinden alaycı bir öğütte bulunmuştu. Rossini’nin “Sevil Berberi” operasıyla inceden alay ediyordu büyük usta. Beethoven’a göre Rossini halkın beklentilerinin peşine gereğinden fazla takılıyor, yani popülizm yapıyordu. Ucuz müzikti onunki.

1824 yılının başlarında, Viyana müzik çevresinden 30 kişi, Beethoven’a bir mektup yazarak son eserini Berlin’de sahneleme düşüncesinden vazgeçmesi ve senfoninin prömiyerini Viyana’da yapmasını talep etti.

BERLİN'DE KONSER

Beethoven, Viyana seyircisinin karşısına tam 12 yıldır çıkmamıştı. Ancak imzacıları arasında dostları yanında sanat hamileri de bulunan mektubun samimiyetinden etkilenerek 9. Senfoni’nin prömiyerini burada yapmayı kabul etti.

Ve senfoni ilk kez 7 Mayıs 1824’te Kärntnertor Tiyatrosu’nda seslendirildi.

O tarihte Beethoven’ın işitmesi o kadar kötüleşmişti ki konseri yönetmesi mümkün değildi. Ama çok istiyordu. Çok ısrar ediyordu. “Ben yöneteceğim” diyordu.

7 Mayıs’taki konserde önce “Ev Kutsaması Uvertürü” (Die Weihe des Hauses) ve Missa solemnis eserinden üç bölüm (Kyrie, Credo ve Agnus Dei) icra edildi. Salonda besteciyi merakla bekleyen ve aralarında Franz Schubert, Carl Czerny ve Avusturya Şansölyesi Klemens von Metternich’in de bulunduğu birçok şahsiyet yerini almıştı.

İKİ GENÇ SANATÇIYA EMANET

9. Senfoni’nin soprano ve alto bölümleri, dönemin Beethoven tarafından özel olarak seçilmiş iki ünlü genç sanatçısına emanet edilmişti: Henriette Sontag ve Caroline Unger.

Alman soprano Henriette Sontag, prömiyer sırasında henüz 18 yaşındaydı. 20 yaşındaki Viyanalı kontralto Caroline Unger ise Rossini’nin “Tancredi” operasında 1821'deki performansıyla büyük övgü kazanmıştı. Bas ve tenor ise dönemin güçlü sesleri Joseph Seipelt ve Anton Haizinger’di.

Konser teknik olarak tiyatronun kapellmeister’ı Michael Umlauf tarafından yönetiliyordu. Ancak Beethoven de sahnedeydi. İki yıl önce, bestecinin Fidelio operasının provası sırasında yaşanan felaketten sonra, Umlauf şarkıcılar ve müzisyenlere Beethoven'ın talimatlarını görmezden gelmelerini söylemişti.

beethoven-9-tablo-nota.png

BEETHOVEN’IN KONSERDEKİ HALİ

Prömiyer büyük bir başarıyla sonuçlandı. Kemancı Joseph Böhm, Beethoven’ın konserdeki halini şöyle anlatmıştı:

“Beethoven bizzat yönetti, yani şef kürsüsünün önünde duruyor ve çılgın gibi bir oraya bir buraya savruluyordu. Bir an tamamen yukarı doğru uzanıyor, bir sonraki an yere çömeliyordu. Ellerini ve ayaklarını çırpıyor, tüm enstrümanları çalmak ve tüm koro bölümlerini söylemek istiyormuş gibi hareket ediyordu. Asıl yönlendirme Umlauf’un elindeydi. Biz müzisyenler sadece onun batonunu takip ettik.”

Yaklaşık iki bin kişinin katıldığı performans, seyircinin coşkulu alkışlarıyla defalarca kesildi.

Senfoni bittiğinde Beethoven birkaç ölçü geride kalmıştı ve yönetmeye devam ediyordu. Caroline Unger, Beethoven’i kendisini çılgınca alkışlayan seyircilere doğru çevirdi. Seyirciler ayakta tezahürat yapıyor, mendiller sallanıyor, şapkalar havaya kaldırılıyordu. Beethoven’ın alkışları duyamayacağını bilen seyirci, en azından bu coşkuyu görmesini sağlamak istiyordu…

“Neşeye Övgü” yıllarca pek çok farklı bağlam ve etkinlikte kullanılageldi.

AVRUPA'NIN RESMİ MARŞI

1972 yılında Avrupa Konseyi tarafından Avrupa'nın resmi marşı olarak kabul edildi. Evrenselliği, birlik ve kardeşliği sembolize ettiği için başta Birleşmiş Milletler, çeşitli örgütlerin etkinliklerinde yer aldı. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra düzenlenen kutlama konserinde, Leonard Bernstein yönetiminde çalındı.

Japonya’da Beethoven’ın 9. Senfonisi, yeni yıl kutlamalarının vazgeçilmez bir unsuru. "Daiku" (Japonca'da “Dokuzuncu” anlamına geliyormuş) adı verilen bu gelenekte, on bin Japon katıldığı devasa korolarla "Neşeye Övgü"yü Almanca söylüyor. Daiku’nun Birinci Dünya Savaşına dayanan öyküsü ayrı bir yazı konusu.

PROPAGANDA ARACI

İlginçtir, Neşeye Övgü, Nazi Almanyası döneminde de 1960’larda Çin Kültür Devrimi sırasında da propaganda aracı olarak kullanıldı.

A Clockwork Orange (Otomatik Portakal, 1971), Die Hard (Zor Ölüm, 1988), Dead Poets Society (Ölü Ozanlar Derneği, 1989) gibi filmlerde çalındı.

Klasik müziğin dev eseridir Beethoven’in 9. Senfonisi.

TBMM’deki siyasi partilerin grup toplantılarını dinlemektense bir saatimizi ayırıp Karajan yönetimindeki Berlin Filarmoni orkestrası ve Viyana Koro Derneği’nin (Wiener Singverein) icrasına kulak vermek kaybolmaya yüz tutan yaşama sevincimizi arttırır.

İnanın bana.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi