Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

Elveda, Marianne

Herkesin müzik dünyasında kendi kralları ve kraliçeleri, prensleri ve prensesleri hüküm sürer. Kimisi uzun yıllar boyunca, kimisi çok daha kısa bir süre için tahtta oturur ya da bu tahtı birileriyle paylaşır.

Benim müzik dünyamda ise kraliçeler hüküm sürüyor. Bu kraliçeler arasında birlikte büyüdüğüm ve neredeyse bir ömür boyu yol arkadaşlığı ettiğim bir ana kraliçe ile otuz yıldan uzun süredir hayatıma dokunan üç kraliçe daha bulunuyor.

Tam bir hafta önce, bu kraliçelerden biriyle vedalaşmak ve ona elveda demek zorunda kaldım; Marianne Faithfull.

Kırılganlık hissi uyandıran ama özünde güçlü ve dirayetli, adeta hayat hikâyesini özetleyen sesiyle ilk kez 1989 yılında İngiltere’de tanıştım.

1987 yılının Temmuz ayında yayımlanan Strange Weather adlı stüdyo albümü ona merhaba dediğim albüm oldu. Albüme adını veren Strange Weather, Faithfull’un başka şarkılarda da birlikte çalıştığı Tom Waits ve Kathleen Brennan imzasını taşıyan bir şarkı:

“Dünyanın her yerinde/ Yabancılar sadece havadan bahseder/ Dünyanın her yerinde/ Hep aynı, hep aynı, hep aynı // Ve bilirsin, bu bir başlangıç/ Ve bilirsin ki, bu bir son/ Bir kez daha yabancıya dönüşürüz / Sis sessizce çökerken...”.

London Bridge, yağmurlu ve sisli İngiltere havası. Tanımadığı biriyle konuşmak zorunda kalınca sadece havadan söz eden İngilizler. İngiltere günlerinin fon müziklerinden biri.

Bu tanışma albümünden sonra, 1979 yılında yayımladığı ve geri dönüşü olarak nitelendirilen yedinci stüdyo albümü Broken English geldi. Albüm, zaman içinde tüm zamanların en iyi 500 albümü arasında kalıcı bir yer edindi. Benim için ise albümdeki The Ballad of Lucy Jordan tüm zamanların en unutulmaz kadın hikâyelerinden birini anlatıp durdu o günden sonra:

“Otuz yedi yaşında fark etti ki,/ Asla bir spor arabayla Paris sokaklarında,/ Saçlarında ılık rüzgârla süzülmeyecekti. // Bu yüzden telefonu çalmaya bıraktı. /Ve orada oturup usulca mırıldandı, / Babasıyla öğrendiği o güzel çocuk şarkılarını,/ Eski koltuğunda, sessizce...”

Yıllar içinde albümler farklı formatlarda birbirini takip etti. Yabancı albümlere ulaşmanın zor olduğu, istenen her albümün ülkede bulunmadığı günlerde, yurtdışına çıkıldığında eksik albümlerini tamamlamak için müzik dükkânları mutlaka ziyaret edilirdi.

Yurtdışından online albüm satın almanın mümkün hâle gelmesiyle birlikte, yeni çıkan albümler hemen sipariş edilmeye başlandı. Sonuç olarak, Faithfull’un diskografisi eksiksiz bir şekilde tamamlandı. Kaset ve CD ile başlayan bu müzikal serüven, dijital platformlar ve yeniden keşfedilen plaklarla devam etti.

Geçen yıl bu zamanlarda müzik dünyasındaki 60. yılını kutlayan Marianne Faithfull, sadece müzikleriyle ile hayatıma dokunmadı. Onun hayat hikâyesi de aslında başlı başına hayranlık uyandıran bir öykü.

David Dalton ile Marianne Faithfull kitabında anlattığı hayat öyküsü son derece güçlü bir kadın portresini çiziyor. Avusturya-Macaristan aristokrasisinden gelen bir anne ile İngiliz istihbaratında görev yapan casus bir babanın kızı olarak 1946 yılının Aralık ayında dünyaya geliyor Marianne. Müzik dünyasına adım atması Mick Jagger ve Keith Richards gibi iki güçlü figürün rehberliğinde gerçekleşiyor. Devamı, aşina olduğumuz bir hayat hikâyesi; burada yeniden anlatmaya gerek yok.

Bu hikâyenin içinde defalarca düşmesine rağmen her seferinde daha da güçlenerek ayağa kalkmayı başaran ve kendini yeniden var eden bir kadın var. Bu hikâyede tüm zamanların en önemli müzik ikonlarından biri var. Birçok insana ilham kaynağı olan ve olmaya devam edecek bir ikon; büyük bir hayran kitlesine sahip olmasının en önemli nedenlerinden biri de bu.

Faithfull, rock, blues, punk, kabare ve daha birçok müzik türüne hayat vermiş bir ses. Kendini hiç sınırlandırmadan sürekli üretmiş ve yenilemeyi başarmış. Müzik, tiyatro ve edebiyat dünyasından birçok isimle çalışmış, onların eserlerine hayat vermiş bir ses. Müzikteki gücünü ve etkisini yüksek sesle dile getirmese de muzip bir şekilde hangi şarkıların kendisine yazıldığını arada fısıldamış.

Bize armağan ettiğin tüm şarkılar, ilham verici hayat hikâyen ve hayat karşısındaki duruşun için teşekkürler Marianne.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Yaren

19 Mart 2025 Çarşamba 12:41

Komşu

12 Aralık 2024 Perşembe 07:00