Eşinizi size şikayet ediyorum Emine Hanım

Emine Erdoğan 2021 Sıfır Atık Zirvesi’ne gönderdiği video mesajda, "Dünya bir bütün. Biz, insanoğlu da (!) onun emanetçisiyiz. Yüksek bir çevre ahlakıyla onu korumalı, emaneti eksiksiz teslim etmek için etkin çevre politikaları geliştirmeli ve uygulamalıyız” demişti.

Ardından da küresel ısınmanın ekolojik dengeye zararlarına göndermeyle “Mesela Kauai kuşunun nesli tükenen son erkek kuşun dişisine seslenişi cevapsız kalmıştı. Gerçekten çok üzülmüştüm” diyerek başını öne eğmiş, hepimizi pek duygulandırmıştı.

Emine Hanımın sözünü ettiği kuş Hawaii adalarından Kauai’ye özgü endemik bir kuş türüydü. Neslinin tükenmesinin nedenleri tam olarak bilinmiyor. Sivrisineklerle bulaşan hastalıklardan, yaşam alanlarını yok eden kasırgalardan şüpheleniliyor. Kauai kuşunun neslinin tükenmesi insanın ayıbı değil. 

Bakmayın siz o “Eşref-i mahlukat”, yani yaratılanların en şereflisi lafına. Yeryüzünün en zararlı yaratığı olan insan dünyayı tüketmeye, yok etmeye yeminli sanki. Ama Kauai kuşunun yok olmasında insanın bir kabahati yok. 

Ancak insanın gerçekten de tehdit ettiği bir kuş türü var.

Adı Küçük Sıvacıkuşu ya da Anadolu Sıvacıkuşu (Sitta krueperi). Sıvacıkuşugiller familyasına ait. Dünyadaki dağılımı Ege bölgemiz, Midilli Adası, biraz da Gürcistan’la sınırlı. Boyları 12-13 santim kadar. Vücutlarının üst bölgesi gri-mavi, alın bölgeleri siyah. Gözlerinin üzerinden siyah bir çizgi geçiyor. Göğüs bölgesinde kızıl renk bir yama var. 

Kızılçam ormanlarında yaşıyorlar.

En çok da nerede biliyor musunuz Emine Hanım? Muğla Akbelen kızılçam ormanlarında. 

Dünyanın dört bir yanından kuş meraklıları Akbelen’e gelip fotoğraflarını çekiyorlar. Seslerini kaydediyorlar.

Bilir misiniz Emine Hanım, 1956’dan 2002’ye kadar verilen izinlerle 250 bin hektar ormanlık alan maden ve turizm gibi işletmeler için yok edildi. Akape iktidarında verilen izinlerle yok edilen ormanlık alanlar 540 bin hektar. Yol ve köprü yapımlarında sadece Kuzey Ormanlarında 3.7 milyon ağaç kesildi.

Akape iktidarının emanetçisi olduğumuz dünyaya ihanetini görüyor musunuz Emine Hanım?

Daha iki ay önce Dünya Çevre Gününde bir paylaşımda bulunmuştunuz. “Su, toprak, hava ve tüm canlıların insanlığa anlatmak istediği tek bir şey var: Doğayı tüketme, yok etme, yaşat!” demiştiniz.

Eşiniz de “Dünya Çevre Günü’nü tebrik ediyor; doğal zenginliklerimizin korunması ve gelecek nesillere aktarılması hususunda tüm vatandaşlarımı duyarlı olmaya davet ediyorum. Türkiye olarak icra ettiğimiz pek çok çalışmayla daha yaşanabilir bir dünya için gayret göstermeye devam edeceğiz” diye okuduydu camdan.

Eşinizin başında olduğu hükümeti size şikâyet ediyorum Emine Hanım. 

Akbelen’de kömür madeni sahasının genişletilmesi için ormanlar kesiliyor. Buna direnen vatandaşlara basınçlı suyla müdahale ediyor jandarma. Ağaçlara sarılan yaşlı teyzelerin suratına biber gazı sıkıyor. 

Oysa “Şu para, kapitalizm, nelere muktedir. Orman morman ne var ne yok kesiyor” demişti Beyefendi; hatırlarsınız.

Şunu da demişti bir yerlerden ilhamla: 

“Bütün ağaçlar kesildiğinde, bütün hayvanlar avlandığında, bütün sular kirlendiğinde, hava solunamaz hale geldiğinde işte o zaman paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız...”

Demişti de... 

Beyefendinin başında olduğu iktidar, doğayı sınır tanımaz bir şekilde sermayenin yağma ve talanına açtı. Ekonomik krizden çıkış yolu olarak doğayı bir meta olarak sundu, kendi burjuvazisini yaratma sürecinde doğal ve kültürel varlıkları yandaş sermaye gruplarına aktardı.

Anadolu Sıvacıkuşu tehdit altında Emine Hanım. 

Kocanız iki buçuk yıllık bir kömür rezervi için yüzlerce yıllık ormanın kesilmesine izin verdiği için tehdit altında Sıvacıkuşu. Kesilen 65 bin ağaç yaşam alanıydı o kuşların.

Hani Kauai kuşu için ağlamıştınız ya! Sıvacıkuşu için ağlamayın isteriz.

Söyleyiverin Beyefendiye durdursun Akbelen katliamını.

Sıvacıkuşu kurtulsun. 

O vesileyle İkizköy’lüler de...

Akbelen direnişi tıpkı Gezi direnişi gibi sivil toplumun yüz akı olarak tarihe geçecek bir toplumsal tepki. 

Vatandaşın üzerine ölü toprağı serpilmediğini gösteren gurur verici bir eylem.

Ve Akbelenlilerin memleketlerini devletlerinden korumaya yönelik bu eyleminin başarıya ulaşması gerek.

Oğullarımızın, evlatlarımızın yer aldığı jandarmayı istedikleri kadar üzerimize sürsünler. Korkacak, sinecek, pısacak değiliz. Sessiz kalırsak  bu ne ilk ne son Akbelen olacak.

İkizköylülerin Akbelen Ormanı'nı korumak adına iki yıldır sürdürdükleri doğa nöbetini desteklemek hepimizin görevi. 

Devlet ormanları korumak ve geliştirmekle yükümlüdür.

Yurttaş da talan düzenine karşı direnmekle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi