Ezan

İslam dininde Müslümanlara günde beş kez namaz farz kılınmıştır. Namaz vaktinin geldiği insanlara ezan yoluyla bildirilir. Namazı kılan olur, kılmayan olur. Ama günde beş kez namaz vakti hatırlatılır Müslümanlara.

“Ezan sadece namaza değil, İslam’a da çağrıdır” diyor kimi din adamları.

Her vakit ezanı ayrı bir makamda okunurdu eskiden. Bizim geleneğimizde sabah ezanı “Saba”, öğle ezanı “Uşşak”, ikindi ezanı “Rast”, akşam ezanı “Segah”, yatsı ezanı ise “Hicaz” makamında okunurdu genellikle.

Sabah ezanının sözlerinde diğerlerinde olmayan ilave bir cümle var:

“Essalâtu hayrun minen nevm”.

Yani “Namaz uykudan hayırlıdır”.

Annem beni “Hadi bakalım uykucu! Okula gideceksin” diye kaldırırdı yataktan. Onun gibi işte.

“Günde beş defa gök kubbede yankılanan ezan, Allah ve Resulünden tüm insanlığa yönelik ilahî bir çağrıdır, bir davettir” diyor Diyanet İşleri Başkanı.

Ezanın İslam’ın en önemli sembollerinden birisi olduğunu söyleyerek, “Ezan, ilham verici bir davet, etkileyici bir tebliğ, sarsıcı bir uyarıcı ve hayat veren bir mana iklimidir. Ezan, ilahi huzura, ikrama, muhasebeye, hürriyete, hâkimiyete ulvi bir davettir. Ezan, Müslüman toplumlarda dünyaya gelen çocuğun yeryüzünde duyduğu ilk sestir. Çünkü daha doğduğu anda sağ kulağına ezan, sol kulağına yine ezanın sözlerinden oluşan kamet okunmaktadır” diyor.

Bir de yeryüzünde kesintisiz olarak her an ezanın okunuyor olmasının, ezanın mucizevî özelliklerinden biri olduğuna işaret ederek, “Ezan, bütün zamanı ve bütün mekânları hâkimiyeti altına alan en güçlü ses ve Hakk’ın yüceliğini ifade ederek âlemlerde yankılanan hoş bir sadadır” diyor.

Yeryüzünde kesintisiz olarak her an ezan okunuyor olmasının bir mucize olduğu kısmını pek anlamadım. Öyle ya; yeryüzünde her an kesintisiz olarak uyunuyor, yemek yeniyor, denize giriliyor, bira içiliyor... Bunlar da mı mucize?

“Osmanlı döneminde ezan, İstanbul’da her vakit o vaktin halet-i ruhiyesine uygun olarak farklı makamlarla okunmuş; minarelerden yükselen bu ulvi ses, Müslüman ve gayrimüslim pek çok insanın ruh dünyasına tesir etmiştir” diyen Diyanet İşleri Başkanı, ezanın, gönüllere huzur verdiğini, hem uyaran hem de uyandıran bir nida olduğunu söylüyor, ihtida edenlerin İslam dinini seçmelerinde ezanın önemli bir unsur olduğunu ifade ediyor, ezanın asıl ve usule riayet edilerek okunması gerektiğinin vurguluyor.

Yahya Kemal, 30 Ağustos Zaferi'nden birkaç gün önce kaleme aldığı bir dörtlüğünde, "Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi

Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın

Galib et; çünkü bu son ordusudur İslâm’ın" diye yakarıyor Allah’a.

Diğer bir şiirinde, "Emr-i bülendsin ey ezan-ı Muhammedî / Kâfi değil sadana cihan-ı Muhammedî" diyor.

Mehmet Akif de "Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli... Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli" dileğini seslendiriyor İstiklal Marşımızda.
Ezanı etkili kılan nedenlerin başında sesi gelir şüphesiz. Güzel ezan müzikle okunur. Ezan okuyan kimsenin müzik yeteneği ve bilgisi olması gerekir.

Kanûnî Vakfiyesinde Süleymaniye Câmii için 24 müezzin kadrosu tahsisi yapılmış ve bu müezzinlerin taşımaları gereken nitelikler sıralanırken “Müezzinler, mûsiki fenlerinde âlim ve ezanı makamına göre kulağa hoş gelen bir ses ve makamla okuyabilen kimseler olmalıdır” denmiştir.

Görülüyor ki ezanın İslam dininde kutsal derecesinde önemli bir yeri var. Ezanı duyduğunda Kelime-i Şahadet getiriyor bazısı. Kimi de “Aziz Allah” diyor kısaca. 

İşlevinin ötesinde bir kutsallık atfedilmiş ezana. Türkçe okutulmasına karşı çıkılmış. Uğruna kan dökülen, can verilen, şehit olunan bir değer niteliğine bürünmüş.

İyi güzel de...

Güzel okunması gereken ezanı bet sesli müezzinlerin hoparlörlerle avaz avaz yaydıkları böğürtülerine emanet etmek doğru mu? Ezana da insana da saygısızlık değil mi?

Azerbaycan’da hoparlörsüz okunuyor ezan. Bilir misiniz?

İran'da da ezan sesini pek duymazsınız. Hoparlörle ezan okumak yasak. İran halkı, ''Çok fazla gürültü oluyor, rahatsızlık veriyor'' gerekçesiyle hoparlöre karşı çıktığı için bu karar alınmış. Bu nedenle ezan çıplak sesle okunuyor İran gibi yobaz bellediğimiz bir rejimde.

Suudi Arabistan’da İslami İşler Bakanı iki yıl önce camilerdeki tüm hoparlörlerin azami ses seviyesinin en fazla üçte biri yüksekliğinde okunması kararı aldı.

Bakan, ezan sesinin kısılması kararının halktan gelen tepkiler üzerine alındığını, sesin aşırı yüksek olmasından şikâyet edenler arasında, yaşlılarının ve çocuklarının uykularının bölünmesinden yakınan ailelerin bulunduğunu belirtti.

Dilimize pelesenk: “Bayrak inmez, ezan susmaz!”

Tamam susmasın tabii de...

Biraz sesini kıssak?

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.

Başta Büyük Atatürk olmak üzere kurtuluş mücadelemizin bütün kahramanlarını saygıyla, şükranla, minnetle anıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi