Barışcan İğrek

Barışcan İğrek

Fenerbahçe, saha dışına odaklandığı için şampiyonluğu kaybetti

Trendyol Süper Lig’de 2024-2025 sezonunun sona ermesine sayılı haftalar kaldı. Acısıyla, tatlısıyla, sakatlıklarıyla, hakem hatalarıyla, polemikleriyle, demeç savaşlarıyla geçen aksiyonu bol bir sezonu daha geride bırakıyoruz.

Sezonun sona ermesine üç hafta kala iki ezeli rakip Galatasaray ile Fenerbahçe arasında kıyasıya bir mücadeleye tanıklık ettiğimiz şampiyonluk yarışında artık finale yaklaştık.

Fenerbahçe’nin, Trendyol Süper Lig’in 34.haftasında ezeli rakibi Beşiktaş’a 1-0’lık skorla mağlup olmasının ardından rakibiyle arasındaki puan farkını 8’e çıkaran Galatasaray, şampiyonluk için artık gün saymaya başladı. Ligin 35.haftasında da ezeli rakibi Trabzonspor’u etkili bir oyunla 2-0 mağlup eden Sarı Kırmızılılar yoluna emin adımlarla devam etti. Önümüzdeki hafta karşılaşacakları Bellona Kayserispor’u da rahat bir oyunla mağlup ederek şampiyonluk ipini göğüsleyeceklerini düşünüyorum.

Sezonun genelini göz önüne aldığımız zaman gerek kadro kalitesiyle, gerekse ligin belirli bölümlerinde yaşanan -iniş çıkış- dönemleri dışında Galatasaray’ın bu şampiyonluğu hak ettiğini düşünüyorum. Hırslı, tempolu ve iştahlı bir futbol anlayışını benimsediler. Elbette ki performans düşüklüğü yaşadıkları dönemler oldu ama bu kriz periyotlarını kısa sürede atlatıp yeniden hedefe odaklanmasını bildiler.

Kadro kalitesi olarak da oldukça geniş ve alternatifli bir oyuncu grubuna sahip Sarı Kırmızılılar. Mesela...

Ön libero bölgesinde Lucas Torreira ve Mario Lemina gibi iki kıymetli oyuncuları var. Ayaklarına hakim, defans ile hücum arasındaki bağlantıyı çok iyi kurabiliyorlar. Yeri geliyor ataklara destek veriyorlar. Yeri geliyor, defans hattındaki açıkları kapatıyorlar. İddia ediyorum bu iki oyuncu olmasaydı, stoperler Davinson Sanchez ve Abdülkerim Durmaz ‘ın yaptıkları hatalar ve savunmada verdikleri açıklar daha net bir şekilde ortaya çıkardı.

Santrafor pozisyonunda ise bu sezon deyim yerindeyse Süper Lig’i “sallayan” golcü Victor Osimhen oynuyor. Alternatifi ise Avrupa’nın en iyi takımlarında forma giymiş olan İspanyol yıldız Alvaro Morata. Takımın bazı bölgelerindeki rotasyon zenginliğini görüyorsunuz. Yorumu sizlere bırakıyorum!

Bu sezon sergilediği performans ile rakip savunmalara adeta “kök söktüren” santrafor Victor Osimhen’i beğeniyorum. Hızlı ve yırtıcı bir santrafor. Bitirici vuruşları çok iyi. Rövaşata, vole, kafa vuruşu vs,vs,vs. Her türlü bitirici vuruşu rahatlıkla yapabiliyor. Vuruş çeşitliliği olan bir golcü. Galatasaray için çok önemli bir silah...

Lakin bazı spor programlarında, bazı yorumcuların yaptığı “Osimhen giderse Galatasaray büyük zarar görür.”, “Osimhen giderse Dursun Özbek yönetimi de gider.” şeklindeki yorumlara hiç ama hiç katılmadığımı ifade etmek istiyorum. İki sezon önce aynı övgüleri Mauro Icardi için de düzüyorlardı. Icardi, bu sezonun büyük bölümünde sakatlığı nedeniyle formasından uzak kaldı. Galatasaray bitti mi? Elbette ki hayır! Yerine daha iyisi geldi. Osimhen de ayrılırsa, onun yerine de daha iyisi gelir. Yeter ki sağlam planlama yapılsın.

Sezonun sona ermesine üç hafta kala, lider Galatasaray’ın 8 puan gerisinde olan Fenerbahçe’ye geçecek olursak...

Dünyaca ünlü teknik direktör Jose Mourinho’nun göreve getirilmesiyle birlikte sezona “mutlak şampiyonluk “parolasıyla start veren Sarı Lacivertliler, sezonun büyük bölümünde beklentilerin çok uzağında bir performans ortaya koydu. Bu yetersiz performansın birçok nedeni var. Büyük umutlarla takıma katılan bazı oyunculardan beklenilen katkının alınamaması, Türk futbol tarihinin en yüksek bonservis bedeliyle transfer edilen ‘yabancı santrafor’ ünvanına sahip olan Youssef En Nesyri’nin gol yollarındaki etkisiz görüntüsü vs. vs vs...

Ancak bana göre, Fenerbahçe’nin bu sezonu da kupasız tamamlamasındaki en büyük etken, teknik direktör Jose Mourinho’nun saha içinde kalıp takımı hedefe odaklamak yerine, saha dışında ezeli rakipleri Galatasaray, hakemler, basın mensupları ve Türkiye Futbol Federasyonu ile deyim yerindeyse “laf dalaşına” girip takımı ve şampiyonluğu arka plana atmaları oldu.

Teknik direktör Mourinho, bu sezon Fenerbahçe’nin mevcut sorunları dışındaki her sorun ile yakından ilgilendi. Rakip oyuncular ve teknik direktörlere taş! attı, basın mensupları ile kanlı bıçaklı! oldu. Türk futbolunun marka değerini bile küçümsedi.

Aslında, Mourinho’nun bu olumsuz hareketlerini eleştirme gereği bile duymuyorum. Diğer basın mensuplarının da kendisini eleştirmesine anlam veremiyorum. Neden mi?

Jose Mourinho, bu negatif tavrı sadece Trendyol Süper Lig’de sergilemedi. Aynı agresif hareketleri La Liga, Serie A ve Premier League’de de sergiledi. Hareketlerinin yanlışlığı ya da doğruluğu tartışılabilir ama adamın mizacı bu. Ligimizde biraz aşırıya kaçmış olması bu gerçeği değiştirmez. Fenerbahçe yönetiminin de Portekizli teknik adamı bu konuda uyaracağını ya da uyarsa bile bu uyarıların Mourinho tarafından dikkate alınacağını hiç ama hiç zannetmiyorum. Bu tür karakterleri yönetmek kolay değil. Yönetemeyeceğiniz adamları da göreve getirmeyeceksiniz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Barışcan İğrek Arşivi