
Yaşar Seyman
“Gerçeğin Hapsi”
“Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi…”
Uğur Mumcu
Geride bıraktığımız günlerde ‘32. Adalet ve Demokrasi Haftası’nda ‘Uğur Mumcu Sesleniyor’ anma etkinlikleri yapıldı. Mustafa Balbay’la birlikte Eskişehir’e, Sosyal Demokrasi Derneği Eskişehir şubesi ile Odunpazarı Belediyesi’nin ortaklaşa yaptıkları etkinliğine gittik. Hocamız Yılmaz Büyükerşen, Belediye başkanları Ayşe Ünlüce, Kazım Kurt, Milletvekilleri Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan, Utku Çakırözer, SDD Eskişehir Şube Başkanı Ali Şen Aksoy, Eskişehir Baro Başkanı, Eskişehir – Bilecik Tabip Odası Başkanı, Sendikalar, STK’lar, gençler, kadınlar, Eskişehirlilerle tıklım tıklım dolu bir salonda Uğur Mumcu’yu konuşmalarla andık.
28 Ocak akşamı Ankara’daki Genç Düşünce Enstitüsü’nün etkinliğine giderken; Serhan Asker, Seda Selek ve Barış Pehlivan’ın gözaltına alındığı haberleri duyuldu. O akşam 32 yıl önce aramızdan alınan Uğur Mumcu’yu özlemle, saygıyla anacaktık. Son dakikalar ülkemizde gazeteciler gözaltına alınınca; herkes hep bir ağızdan “Gözaltı değil Gözdağı” demeye başladı. Muratcan Işıldak’ın kolaylaştırıcılığında; Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki ‘Sanat ve Demokrasi’ konulu seslenişimizin yapıldığı salonu Ankaralı sanatseverler ve duyarlı halkımız tıklım tıklım doldurdu.
Birlikte başarabiliriz seslenişimizle etkinliği noktaladık.
Ertesi gün gazeteciler Kürşad Oğuz ile Suat Toktaş gözaltına alındı. Aynı günün akşamı yılların gazetecisi ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderildi.
Serhan Asker, Seda Selek, Barış Pehlivan ve Kürşad Oğuz’un imza atma şartı ve yurt dışı yasağı ile serbest bırakılması haksızlığına bile seviniyoruz!
Keskin kalem Uğur Mumcu gazeteciyi şöyle tanımlıyor:
“Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir.
Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.”
Biz darbeler görmüş, acılardan süzülmüş bir kuşağız…
Yaşamımın hiçbir döneminde demokratik yaşamın bu kadar aşındığı, çürümenin bu denli dibe vurduğu, aymazlığın bu denli ayyuka çıktığı, vicdanların köreldiği bir dönem görmedim ve yaşamadım.
12 Kasım 2012 yılında Dünya ve Türkiye PEN başkanları bir dizi görüşmeler yapmak üzere Ankara’ya geldiler.
Dünya PEN Kulübü Başkanı Kanadalı yazar, düşünür John Ralston Saul konuşmasında: “PEN Dünya Yazarlar örgütü olarak gittiğimiz her ülkede edebi türleri kısacası, romanı, öyküyü, şiiri, denemeyi tartışıyoruz. Türkiye’de ise konumuz düşüncelerinden ötürü tutuklanan yazar ve gazetecilerin özgürlük sorununu konuşmak oluyor.” Ankara PEN temsilcisi olarak bu sözlerden çok üzülmüş o dönem PEN Türkiye Başkanı Tarık Günersel’e bu üzüntümü iletmiştim. Tarık Başkan da “Ne yazık ki” diyebildi.
Ne yapmalıyız?
Bütün demokrasi güçleri birlikte hareket etmeliyiz. Birlik ve beraberlikle çözülmeyecek sorun yoktur. 12 Eylül karanlığından örgütlü yapıların dayanışması ve mücadelesi ile nasıl çıktıysak aydınlığa yine bu karanlığı da örgütsel gücümüz demokratik söylem ve dayanışmamızla çıkabiliriz. Bu zor koşulları aşabiliriz.
“Dün mazlum olanlar bugün zalim olmuştur” deniyorsa kendi yol arkadaşları tarafından, bizler de birlik olmalıyız. ‘Ama’ ve ‘fakat’ demeden mücadele etmeliyiz. Mücadele tek başına yapılamaz! Birlik olursak başarabiliriz.
Gerçek kapılardan sığmayan, zihinleri parçalayan bir güçtür. Söyleyen tutuklansa da kendisi ortadadır.
Üstüne kar düşmüş dağları bir gölge karabasanına hapsettiğini düşünenler, muhteşem saltanatları yıkılığında gerçeğin altında ezilmekten kurtulamazlar.