“Gördüğüm lüzum üzerine…”

Winston Churchill, 1904’te Muhafazakâr Parti’den ayrılıp Liberal Parti’ye katıldı ve Muhafazakârları sert şekilde eleştirdi. 1924’te tekrar Muhafazakâr Parti’ye döndü ve ilerleyen yıllarda başbakan oldu.

“Bazı insanlar ilkeleri uğruna partilerini değiştirir; bazıları ise partileri uğruna ilkelerini” demişti Churchill. İlkeleri uğruna parti değiştirmek zorunda kaldığını anlatıyordu.

Benito Mussolini, gençliğinde sosyalist hareketin içindeydi ve faşizmi ağır şekilde eleştirirdi. 1920’lerde sosyalizmi terk ederek faşizmi benimsedi ve İtalya’nın diktatörü oldu.

François Mitterrand gençliğinde sağ görüşe daha yakın bir çizgideydi. 1930’larda sağ eğilimli milliyetçi gruplarla bağlantıları vardı ve Vichy hükümeti döneminde (II. Dünya Savaşı sırasında Nazi işbirlikçisi rejim) kısa bir süre bu yönetimle çalıştı. Ancak savaşın ilerleyen dönemlerinde direniş hareketine katıldı ve sol çizgiye yöneldi. 1950’lerden itibaren sosyalist düşünceyi benimsedi ve sonunda Fransız solunun en önemli figürlerinden biri oldu. 1981’de Fransa’nın ilk sosyalist cumhurbaşkanı olarak seçildi ve iki dönem görev yaptı. Bu dönüşüm, Fransız siyasetindeki en dikkat çekici ideolojik değişimlerden biri olarak görülür.

Daha bir sürü örnek var.

Ronald Reagan, Richard Nixon (ABD), Juan Perón (Arjantin), Alvaro Uribe (Kolombiya), Evo Morales (Bolivya). Bunların hepsi de siyasi çizgilerinde sapmalar yaşadılar.

Ve Donald Trump (ABD).

1990’larda Demokrat Parti’yi destekler ve Cumhuriyetçileri eleştirirken 2016’da Cumhuriyetçi Parti’den başkan seçilen ve partinin en önemli figürü haline gelen Trump.

Dönek diyorlar değil mi bunlara?

İnsanlar fikir değiştirebilir aslında. Dönebilir. “O zaman yanlış düşünmüşüm” diyebilir insan. “Şimdi anlıyorum ki doğrusu buymuş” diyebilir.

İlkeleri uğruna partilerini değiştirebilir insanlar. Yeter ki partileri uğruna ilkelerini değiştirmesinler.

Bizde kötü örnekler daha çok galiba.

Ne bileyim? Mehmet Ali Çelebi adında biri var mesela. CHP milletvekili olarak Akapeye sert muhalefet eden, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ kumpaslarına maruz kalan, sonra Memleket Partisi’ne, ardından Akapeye katılan.

Süleyman Soylu var herkesin tanıdığı. 2000’li yılların başında “Akape Türkiye’yi felâkete sürüklüyor” diyen. “Hesap sormazsam namerdim” filan diyen. “Paçalarından yolsuzluk akıyor. Türkiye'de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır” diyen Süleyman Soylu.

Gerçi Süleyman Soylu’nun siyasette bir ilkesi var mıydı bilinmez.

Metin Feyzioğlu var hatırlarsınız. Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak görev yaptığı dönemde, özellikle yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti konularında Akape hükümetine karşı sert eleştirilerde bulundu. Ağız dalaşına bile girdiydi Erdoğan’la. CHP’ye genel başkan olacak diyenler vardı. Büyükelçi yaptılar. Çok sevindi.

İdris Nebi Hatipoğlu adında biri vardı. Adını unutmuşsunuzdur. Hatırlamaya gerek de yok zaten. İYİ Parti’de siyaset yaptı. Sonra İYİ Parti’den ayrılarak Akapeye katıldı. Şimdi Akape MKYK’sında.

Kürşad Zorlu var en inanılmazlardan. Akape ile ittifak yapmasına tepki olarak MHP’den ayrılanlarca kurulan İYİ Parti’nin sözcüsüydü. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni "ucube sistem" olarak nitelendirir, iktidarın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını talan ettiğini söylerdi. Şimdi Akape MKYK üyesi.

Daha başkaları da var. Numan Kurtulmuş var. Tuğrul Türkeş var.

Rahmetli Demirel’in bir sözü vardı. "Oradayken bize bağırıyordu, şimdi bizim kapıya bağladık, karşı tarafa sövüyor" derdi.

Bunlarınki de o hesap.

Ama bir isim var ki anlamak mümkün değil…

Serap Yazıcı. Anayasa hukuku profesörü. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye'yi "felâkete sürüklediğini" ifade ediyor, Erdoğan'ın üçüncü kez aday olmasının da İstanbul Sözleşmesi'nden cumhurbaşkanlığı kararıyla çekilmenin de cumhurbaşkanı kararnamelerinin birçoğunun da Anayasa'ya aykırı olduğunu savunuyordu.

CHP seçmenlerinin oylarıyla Meclis’e girdi Serap Yazıcı. Cumartesi “gördüğü lüzum üzerine” partisinden ayrıldı, pazar Akapeye katıldı. MKYK üyesi oldu. Kendisine transfer teklifi yapanlara “Beni Antalya halkı seçti, onlara hizmet borcumu ödemek istiyorum” demiş.

Siz sizi seçen Antalyalı seçmenlere ihanet ettiniz hanımefendi.

Gördüğünüz lüzum üzerine hem de.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi