Hukuka saygı gösterecekmişiz!

“Günümüz Türkiye’sinde siz dahil hiç kimsenin hukuku ve kanunları hiçe sayma, yok sayma, göz göre göre çiğneme hakkı yoktur. Hoşunuza gitmese de hukuk işleyecek, siz de buna saygı göstereceksiniz” dedi partili Cumhurbaşkanı partisinin Konya il kongresinde. Hedefinde anamuhalefet partisi vardı.

Bunu söyleyen Cumhurbaşkanı “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum" demişti, 28 Şubat 2016 tarihinde. Mahkemenin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tahliyesi için verdiği karardı sözkonusu olan.

Yargı aynı yargı olsaydı, Erdoğan’ın hukuka saygı konusunda o noktadan bu noktaya gelmesini sevinçle karşılayabilirdik. Ama Cumhurbaşkanı’nın hukuk konusunda, yaklaşımındaki bu değişikliğin nedeni hukuka olan aşkının depreşmesi değil.

Yargı erki 2016 yılında bağımsızlığını ve tarafsızlığını büyük ölçüde muhafaza ediyor, gerektiğinde iktidarın hoşuna gitmeyebilecek kararlar verebiliyordu. 2017 referandumuyla kurulan ve yasama, yürütme ve yargıyı tek kişide birleştiren ucube rejimde ise yargı siyasallaştırılmış ve tümüyle kendi kontrolünde, iktidarın ihtiyaçlarına hizmet eden, muhalefete ve iktidarın dümen suyunda yürümeyi reddeden sivil topluma (medya, üniversite, barolar vs.) karşı düşman hukuku uygulayan bir silah niteliğine büründürülmüştür.

Yargı muhaliflere karşı hızlı ve sert bir biçimde işletilirken, iktidara yakın isimlerin farklı bir hukuk rejimine tâbi olduğunu düşünmemize yol açan bir duruş sergilemektedir. İkili bir hukuk düzeni var bugün ülkemizde.

Bu kez de Cumhurbaşkanı muhalefet belediyelerine karşı başlatılan saldırılar konusunda “Daha turpların büyükleri heybede!” diyerek yargının bu hamlelerinin yol haritasının kendi talimatlarıyla çizildiğini açıklamış oldu.

Hukuk tabii ki işlemeli. Ama tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiş olan bugünkü yargı düzeninin hukuku hakkıyla işletebileceğine dair ciddi kuşkularımız var. Yargının çifte standardı konusunda onlarca örnek sayılabilir.

Hukuk işlesin, biz de ona saygı gösterelim tabii. Ama hukukun değişmez, tartışılmaz, eğilip bükülmez evrensel ilkelerinin başında “Kanun Önünde Eşitlik” ilkesi vardır. Bugünkü hukuk düzeninde kişiler, kanun önünde eşit midir?

Rüşvet aldığına dair hiçbir delil olmaksızın tutuklanan Beşiktaş Belediye Başkanı'na reva görülen muamelenin binde birini, rüşvet aldığı ayan beyan ortada olan bakanlarına uyguladılar mı? Hayır.

Akape dönemindeki yolsuzluklara ilişkin olarak İBB’nin 36, ABB’nin 40 dosyaya konu suç duyurularını hasır altı ettiler.

Hukukun evrensel ilkeleri arasında “Hukukun Üstünlüğü” ilkesi de yer alıyor.

Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davalarında Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının sizden cesaret alan alt mahkemelerce “takılmaması” hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alındığının önemli göstergeleri oldu.

Hukukun çiğnediğiniz evrensel ilkeleri arasında “Masumiyet Karinesi” de var. Suçluluğu ispat edilinceye kadar herkesin masum kabul edilmesi gerekir. Ama ülkemizde kurdukları düzende yargılanmaları devam eden kişiler hakkında suçlu olduklarını ima eden açıklamalar yapılıyor. Demirtaş için “Bu kişi bir teroristtir” deniyor. Kavala için “Türkiye’nin Soros’u” deniyor. Kontrol ettikleri medya organları, soruşturma ve dava süreçlerinde kişilerin suçlu olduğu algısını oluşturmak için yoğun propagandalar yapıyor.

Ya “Adil Yargılanma Hakkı?”

İnsanları dayanaksız suçlamalarla özgürlüklerinden mahrum etmek, avukatlarına erişimlerini kısıtlamak, “gizli tanık” gibi ahlâksız yöntemlere başvurmak adil bir yargılama yöntemi olmasa gerek.

Daha başka ilkeler de var.

Ve bu ilkeler, hukuk sisteminin güvenilir, şeffaf ve adil bir şekilde işlemesini sağlamak için rehber niteliğinde. Hukuk devleti anlayışının temel taşlarını oluşturuyorlar ve modern demokrasilerin olmazsa olmazları.

Bu rejim bunların hepsini ayaklar altına aldı.

Yeni Türkiye’nin rejimi, hukuku insanlara eşit davranmanın aracı olarak değil, siyasi rakiplere karşı bir pusu, tuzak, komplo, suikast, gözdağı, korku salma, sindirme ve tehdit aracı olarak kullanmayı marifet sayıyor.

Bu hukuk düzenine mi saygı göstereceğiz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi