İyi ki varsınız kızlar

Adli yılın açılışı hakkında yazayım dedim bu hafta. 

Hani Cumhurbaşkanı'nın 23 yılda adalet konusunda ne güzellikler yaptıklarını anlattığı töreni. 

Hani 280 yeni adalet sarayı yapmışlar, “abide binalar” inşa etmişler. Hakim ve savcı sayısını 9 bin 349’dan 24 bine, adalet teşkilatımızın toplam personel sayısını ise 61 binden 190 bine yükseltmişler filan. 

Peki adalet daha adil olmuş mu? Onu söylemedi Cumhurbaşkanı. Zaten biliyoruz cevabı.

“Hukuk devleti kırmızı çizgimiz” dedi bir de...

Hukuk devleti dediysek o kadar da değil. Barolar Birliği Başkanının törendeki konuşmasını sansür ettiler. 

Kutsallığı, zamanı ve mekânı aşan savunma hakkını temsil eden mesleğimiz hakkında sizlere olumlu bir tabloyu sunmayı çok isterdim. Ancak avukatlık mesleği bakımından tablonun çok vahim olduğunu ifade etmek durumundayım” diyordu Başkan o konuşmasında.

“Ülkemiz, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 140 ülke arasında 116. Doğu Avrupa ve Asya kategorisinde ise 14 ülke arasında sonuncu olmuştur” diyordu.

“Meslektaşımız ve milletin iradesiyle seçilmiş Milletvekili Can Atalay'ın olması gereken yer, demir parmaklıklar arkası değil, Anayasa Mahkemesinin emsal kararları gereğince milletin Meclisi'dir” diyordu. 

Başka şeyler de diyordu. 

Duyulmamalıydı bütün bunlar. 

Sansür ettiler. Duyulmadı.

***

Üç gün sonra yüz yaşına girecek CHP’yi mi yazsam dedim bir ara.

Asırlık partinin nasıl elbirliğiyle bu içler acısı duruma sokulduğunu. Nasıl tel tel döküldüğünü. Bilemedim nereden başlayacağımı.

Danışman rezaletini mi yazmalıydım? Hani sosyal medyada Atatürk ve İnönü’ye dil uzatan, Kılıçdaroğlu’na “kanı bozuk” diye mesajlar atan kadının bizzat Kılıçdaroğlu tarafından “Bir arkadaşım tavsiye etti” denilerek kadın ve aileden sorumlu danışman yapılmasını. Bu atamadan habersiz olduğu anlaşılan CHP Kadın Kolları Başkanının “Genel Başkanla konuştum. Öyle bir danışman yok!” açıklaması yaptığı, Kılıçdaroğlu’nun ise birkaç gün sonra “O mesajları bilseydim atamazdım. Seçim ortamında araştıracak vakit yoktu” dediği skandalı.

“Milyonlarca seçmenimizi Ümit Özdağ bakan olsun diye mi CHP’ye oy vermeye teşvik ettik?” diyen Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’ın bu haklı serzenişini mi ele alsaydım yoksa? 

Bırakın Meral Danış Beştaş’ı, CHP seçmeni Kılıçdaroğlu’nun Özdağ ile böyle bakan dağılımı içeren gizli protokoller yaptığını bilseydi oy verir miydi size? 

Özür borçlusunuz Sayın Kılıçdaroğlu. Meral Hanıma da 25 milyona da.

***

Aslında İstanbul Valisi’nin alkol yasağı içeren “hatırlatma genelgesi” de fena konu değildi yazmak için. 

1924 tarihli Men’i Müskirat Kanunundan başlar, bugüne getirirdim yobazların adım adım ilerleyişini. 

Şeriat heveslilerinin sinsi faaliyetlerini, iktidarın bunlara nasıl çanak tutuğunu filan yazabilirdim, her ikisine de ağız dolusu beddua ederek.

“Avrupa’da da alkol satışı kontrol ediliyor” diyen akl-ı evvellere de söyleyeceğim söz vardı: Avrupa’da konser, festival de yasaklanıyor mu? Karma eğitime karşı çıkılıyor mu? Cuma’yı tatil etme çabası var mı? Okullara imam atanıyor mu? İstanbul Sözleşmesi’nden sonra bu kez de 6284 sayılı yasayı hedef alan var mı? Avrupa’da veya ABD’de böylesine organize bir yobazlık kuşatması var mı diye sormak gerekir bu aymazlara. 

Ebrar’ın hiç kimseyi ilgilendirmeyen özel hayatına dalıp milli takımdan atılmasını isteyen eski belediye başkanları var mı Avrupa’da, Amerika’da? Hızını alamayıp Sırbistan kazansın diye sosyal medyada “Salavat zinciri” oluşturan müptezellere alan açan, destek veren, teşvik eden, tahrik eden, cesaret veren, rehberlik eden bir iktidar var mı uygar dünyada?

Avrupa’da da alkol satışı kontrol ediliyormuş. Hadi canım sen de...

***

Neyse. Güzel şeyler yazmalı. Her gün çıkmıyor güzel şeylerden söz etme fırsatı.

Kadın Voleybol milli takımımız yarı finalde İtalya’yı yenince takım antrenörü İtalyan Daniele Santarelli “Dünyanın en iyi takımı İtalya. Ve biz o takımı yendik” dediydi gözlerinde sevinç yaşlarıyla.

Ama artık dünyanın en iyi takımı biziz. Değil mi Daniele? Yani senin takımın.

Önce Milletler Ligi Şampiyonu olduk ve dünya klasmanında birinciliğe yükseldik. Şimdi de Avrupa Şampiyonuyuz. 

Bugüne kadar bir safsatadan ibaret olan “Avrupa bizi kıskanıyor” sözünün ilk kez içini doldurduğunuz için teşekkürler kızlar.

Filenin de gönüllerimizin de sultanlarısınız. 

Ve Gazete Pencere’nin attığı o muhteşem başlıkta olduğu gibi Cumhuriyetin Sultanlarısınız. Sizlerle gurur duyuyoruz. 

Teşekkürler. Çok teşekkürler. 

O kadar yakıştınız ki Cumhuriyete yüzüncü yılında!

(Not: Yakın tarihimizin en büyük utanç sayfalarından 6-7 Eylül olaylarının  yıldönümü. Rol alan herkesi lanetle anıyorum).

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi