Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Kent Lokantalarıyla ekonomiyi, İmamoğlu’nu yargılayarak Siyaseti kurgulamak

İPSOS’ un son araştırmasına göre ; 2024, Dünya tarihinin en çok seçim yapılan yılı olmuş.” Yayınlanan raporda; Polikrizlerin etkilerini hissettirmeye devam ettiklerinden, söz ediliyor.

“Geçtiğimiz yıl 50’den fazla ülkede iki milyardan fazla seçmen oy kullanmış..Bu kadar fazla sayıda seçim birçok politik tartışmayı da beraberinde getirdi. Son yıllarda popülist politikacıların gerek ülkelerindeki yerel siyasette gerekse uluslararası siyasette ezberleri bozan, zaman zaman da ilişkileri geren hamleleri tartışmalara dair merakı hep yukarda tuttu. Dünya genelinde seçmenler, siyasi yelpazenin her kesiminden iktidar partilerine, enflasyon ve ekonomik krizin sonuçlarını yaşattı.” saptaması ile sürüyor.

Türkiye’de son yerel seçimlerin üzerinden bir yıldan daha kısa süre geçti. Bu aşamada erken seçimin gündeme gelişi, ekonomik krizin derinleşmesinden bağımsız düşünülemez. Başta CHP bütün muhalefet partilerinin yaşadığımız krizin, AKP sonrası olası iktidarlarında, nasıl yönetileceğine ilişkin en azından seçmeni etkileyecek programları henüz açıklanmadı.

Türkiye’nin etkileri hala süren, pandemi dönemindeki küresel durgunluğun boyutlarını aşan, ciddi ekonomik sorunlar yaşadığı sır değil. İpsos’ a göre ; Türkiye’de, 2025 yılının 2024’e kıyasla daha iyi olacağını düşünenlerin oranı %59. Öte yandan, ülkemizde 2024’ün kötü bir yıl olduğunu ifade edenlerin oranı, dünya genelindeki ortalamadan oldukça yüksek (%83). Son yıllarda Türkiye’nin en önemli gündem maddesi ekonomi, özellikle de yüksek enflasyon.

Ekonomik zorluklar dışında bulunduğumuz coğrafyada, yaşanan son siyasal gelişmeler, yeni bir sürecin başladığını gösteriyor. Irak’ta Saddam yönetiminin 1990 yılında Kuveyt’e saldırısının ardından, Ortadoğu’da siyasal sınırların yeniden çizilmesi ya da kısa adıyla -BOP- hız kazanıyor. Rusya’nın Mısır’da Nasır yönetimine verdiği destekle, Bölgedeki 1960 öncesi inisiyatif alma girişimlerinin, başarısızlığa uğramasından yıllar sonra benzer sonucu bu kez Suriye yaşadı. Rusların Bölgeden çekilmeleri, BOP’un Türkiye’yi de etkileyebilecek önemli başarısı olarak değerlendirilmeli.

Suriye’de iktidarı ele geçiren, Anglo-Sakson destekli radikal İslamcı siyasal hareketin liderinin, birden bire kravat takmasını magazinleştirmeden değerlendirmek zorundayız. Son gelişmelerin, örneğin MHP liderinin Öcalan’ı Meclis kürsüsüne davetinin de BOP kapsamında yeni bir aşama olduğunu, göz ardı edemeyiz.

Üstelik Filistinlilerin Gazze’yi tümüyle boşaltmalarını isteyen, ABD Başkanı Trump’ın Netanyahu’nun Washington ziyareti sırasında yaptığı konuşma, Ortadoğu’daki yeni yapılanmaya ilişkin ipuçlarını veriyor. BOP’un bu aşamada Suriye’de desteklediği, ayrılıkçı Kürt hareketine farklı bir siyasal kimlik kazandırmak istemesi kimseyi şaşırtmamalı. Trump’ın Gazze’ye geleceklerini söylemesi, ABD’nin İpek Yolu’na karşı alternatif olması tasarlanan, Hindistan’dan başlayacak yeni yol girişimine destek olabilir.

Yakın çevrede ortaya çıkan gelişmeler yaşanırken, Türkiye’de siyasal gündemin odaklandığı konuların ne denli dünya gündeminden kopuk olduğu, son gelişmelerin ışığında ortaya çıkıyor.

AKP-MHP ortaklığı, seçim başarısını bir miras yedinin kısa sürede yitirmesini çağrıştıran, CHP yönetiminin siyasal gerginliği kaldırmayı hedefleyen, yumuşama yaklaşımından ustalıkla yararlandı. Gündemi yeniden yönetmeye başladı.

Ancak bu kez muhalefet üzerinde giderek siyasallaşan, yargı baskısı dışında başvurabilecekleri araçları kalmadı. Geçmişte ustalıkla yararlandıkları sanal başarı hikayeleri artık yok.

Bu aşamada; CHP’deki Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarının, AKP’nin elini güçlendirmenin ötesinde yararının olamayacağı çok açık. İktidar yolu; sürekli yakınılan sorunları çözecek bir programın, öncelikle parti örgütüne ardından seçmene benimsetilmesinden geçer. Kişilere odaklı çıkışların, bu aşamada yarar getireceği hayli kuşkulu.

Seçmen büyük kentlerden başlayarak, ekonomideki kötüye gidişin etkilerini, iliklerine kadar hissediyor. Beklentinin; muhalif siyasetçilerin sürekli ekranlarda dile getirdikleri yolsuzluk, kayırmacılık ve israf örneklerini dinlemek olmadığı ortada. Muhalefet yakındıkları bütün konularda, çözüme dönük acil eylem planını seçmenle paylaşmak zorunda olduklarını kabul etmeli. Aksi halde; sürekli dile getirilen Kent Lokantalarının seçmen üzerindeki etkileri, Ekrem İmamoğlu’na açılan siyasal davalardan umulan beklentiyi aşamaz.

Ne var ki, Kent Lokantalarıyla ekonomiyi, Ekrem İmamoğlu’nu yargılayarak ülkede siyaseti kurgulayan günlerden geçiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi