Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“Kim prenses olmak istemez ki?”

Kendisini çoğu kişi gibi Kavak Yelleri dizisinde izleyerek tanıdım. Sonrasında kariyer yolculuğunda sessiz, sakin ama güzel ve başarılı bir yolda yürümeye devam etti. Genç ve güzel bir kadın, çok iyi bir anne Pelin Karahan. Ve onu tanıdığıma çok mutlu oldum çünkü çok samimi ve doğal. Pelin ile 24 Ocak’ta vizyona girecek olan büyüklerin de severek izleyebileceği bir çocuk filmi ‘Tete ve Masal: Rüyalar Diyarı’ filmi vesilesiyle buluştuk. Sektördeki son tartışmalar ve filme dair konuştuk. Herkese iyi pazarlar dileriz.

whatsapp-image-2025-01-18-at-15-17-09-1.jpeg

‘Bana menajerini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’ durumuna geldi mi sektör? Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Vallahi şu an menajerim yok, o yüzden bilmiyorum.

Bu tartışmalar içinde tekelleşme, engellenme ya da böyle hissetme hikâyesi var mı kariyerinizde? Yoksa bu konular konuşulunca mı konuşulmaya başlandı?

Vardı, konuşulunca da konuşulmaya başlandı aslında. Herkesin bir şeyler duyduğu, bildiği, gördüğü bir şeyler vardır, muhakkak ki bir şey olmuştur. Ama ne kadardır, ne boyuttadır, kim, ne kadar ne yaşamıştır, o kadarını tabii çok bilemem. Ortada bir şeyler, bir memnuniyetsizlik var ki herkes bir açıklama yapıyor. Birilerinin canı yanmış ki, bunlar konuşulmuş ve gün yüzüne çıkmış. Yani menajerine söyle sana kim olduğunu söyleyeyim onu bilemem. Çünkü bazen şöyle bir şey de oluyor; oyuncunun haberi olmadan da menajerler bir duruş sergiliyor. Sonra bize geldiğinde konu, ben çok okeyim ama diyorlar ki işte menajeriniz öyle değil dedi. Hani onlar da başka bir duruş sergileyebiliyor iyi ya da belki kötü. Bu oyuncusunu korumak adına da olabilir. O yüzden hani çok bilemedim, o başlık çok doğru bir başlık mı bilmiyorum. Ama doğru menajer ve doğru oyuncu arasındaki enerji uyumu çok önemli. Yani birbirini iyi anlayabilen sadece çıkar ilişkisi değil doğru bir kariyer yönetimi olan, maddiyatın dışında da birlikte bir şeyler paylaşabilmek… Ve onu doğru anlamak, doğru temsil etmek bence çok önemli. Tabii etik ve ahlaklı olması ise hepsinden önce önemli.

“Ama kiminle çalışabilirim?”

Geldiğiniz yere baktığınızda menajerinizin ne kadar katkısı oldu kariyer yönetiminize? Ve şu an neden menajeriniz yok?

Dönem dönem oyuncular menajer değiştirebilir, bu çok normal. Ben de ilk kez değiştirmiyorum. Uzun süredir aynı menajerdeydim. Bu arada bizim çok güzel bir abla kardeş ilişkimiz var zaten. Ben biraz daha değişikliğe gitmek istedim. Yoksa bir mutsuzluğum, huzursuzluğum yok, bu tamamen benimle alakalı bir şey. Yoksa hala her gün aynı şeyleri konuşuyoruz birlikte. Ama mesela dönüp bakınca kiminle çalışabilirim? Onu şu an bulamıyorum. Kendimi tam birine ait hissedemiyorum. O enerjiyi bilemiyorum. Ya da beni olduğum gibi temsil edecek birisi var mı bilmiyorum? O yüzden çok da bir seçenek kalmıyor geriye. Bu kariyer yolculuğunda hem kişinin bence kendi tercihleri, hem de menajerinin doğru yönlendirmesi önemli. Bazen hayır demek de bir seçimdir çünkü. Bazen de her şeyi evetlememek lazım. Ama işte senin hayır dediğin noktada ya da evet dediğin noktada başka bir şey de kaçıyor ya. Zaten herkes her şeyi de yapmasın ki işte profesyonellik olsun, menajerlik sistemi de doğru ilerlesin.

“Acabalar oluyor kafada”

Siz bir oyuncu olarak ister istemez düşünüyorsunuzdur değil mi? Bazı roller gelebilirdi ama acaba bana neden gelmedi?

Düşünüyorsun, niye düşünmüyorsun? Tabii ki o konuda samimi olmak lazım. Bunu aslında ben de oynayabilirdim falan gibi düşünebiliyorsun ya da niye o yapım şirketiyle hiç çalışmamışım mesela? Ya da niye o kanallarda 20 yıllık kariyerimde hiç çalışmamışım? Bir kere mi denk gelmemişiz acaba? Acabalar, soru işaretleri oluyor kafada. Neden yani?

Nevra Serezli geçenlerde bir açıklama yaptı, rolü almış. Çekime giderken yoldan aramışlar, iptal oldu ve bu rolü sana vermiyoruz demişler. Böyle bir şey geldi mi başınıza? Ya da evet rol kesin oldu diye bakınca bir anda olmadığı oldu mu?

Benim başıma gelmedi ama gelen arkadaşlarımı duydum. Yani biraz sağdan soldan duyduğum şeyler var. Son dakika iptal olan işler. İptal olan reklamlar. Ama reklam iptal olmuyor seçilen kişi iptal oluyor. E biraz böyle şeyler var. Bunlar tabii çok üzücü. İnsanı çok değersiz hissettiren şeyler. Niye yani, böyle bir kırgınlık olsun ki sektöre karşı, ne gerek var. Olmayacaksa olmasın ya da oldu deyip de bir noktaya getirilip insanların hevesi kırılmasın. Yaşıyoruz, yaşanıyor bunlar.

tete-ve-masal-poster-sm-post-versiyonu.jpg

“Prenses olmak ister misin?”

‘Tete ve Masal: Rüyalar Diyarı’ filmi vizyona giriyor. Filmde prenses olmuşsunuz, nasıl bir duygu? Rol size nasıl geldi?

Bana söylenen, prenses olmak ister misin? Dedim ki elbette, kim prenses olmak istemez ki? Mert Turak hem oyuncumuz aynı zamanda yapımcımız, onların aklına gelmişim. Nasıl konuştular aralarında bilmiyorum ama ilk aklımıza gelen isim sensin dediler. Bunu duyunca tabii ki hoşuma gitti. Bir kadın olarak prenses rolünde olmak kimin hoşuna girmez ki! İyi ki olmuş.

“Sıcak bir hikâyesi var filmin”

Nasıl bir masal, bir film izleyeceğiz? Bir anne olarak çocuklarınızla izleyebileceğiniz bir film çektiniz.

Evet, bu güzel bir şey. Onların da anlayabileceği tarzda bir filmin içindeyim. Çünkü bizim oynadığımız işleri izleyemiyorlar ve onların yaşına uygun projeler değil oynadıklarım. Hem bir rüya, hem bir masal, sıcak bir hikâyesi var filmin. Büyüklerin de çocuklarıyla hep birlikte keyifle izleyebileceği, gülebileceği belki biraz arada gözlerinde yaşların olabileceği bir film çektik. Güzel, tatlı bir film oldu. Biraz animasyon tarafı da var içinde. Renkli bir dünya bence bu. Ve çok müzikli.

Şarkılar mı söylediniz?

Evet, hepimiz şarkılar söyledik. Stüdyolara girdik, klipler çektik. Ben bir de Yonca Evcimik çok severim. Şarkımız Yonca Evcimik şarkısı ama sözler farklı. Dolayısıyla çok o şarkılarla büyüyen biri olarak çok hoşuma gitti bu.

Peki, normalde şarkı söyler misiniz?

Benim kulağım iyidir ama sesim kötü. Yani sesimi asla kullanamam ama dinlemeyi çok severim. Gece çıktığımızda bağıra bağıra da söylerim sesim iyi olduğundan değil ama severim. Müzik benim hayatımda çok önemli ama benim için profesyonel olarak şarkı söylemek çok korkutucu. Çok zorlanıyorum ve meslekte de zaman zaman karşıma çıkıyor. Bu tarafımı benim biraz geliştirmem lazım.

“Kahraman ona yol gösteriyor”

Filme dair renkli bir dünya dediniz, film ne anlatıyor? Bir çocuğun dünyasına prenses nasıl eşlik ediyor?

Ninesi ona hep masallar anlatıyor ama ninesi bir gün Alzheimer oluyor, unutkanlıklar başlıyor. Küçük kız tabii çok üzülüyor, korkuyor ve Alzheimer’ı yenmek istiyor. Bir masal dünyasında buluyor kendini, o dünyada ilk benimle yani prensesle karşılaşıyor daha sonra diğer kahramanlarla. Aslında her çıktığı yolculuktaki kahraman ona bir yol gösteriyor, bir şey öğretiyor hayata dair…

tete-ve-masal-ruyalar-diyari-15.jpg

Prenses ne öğretiyor? Nasıl eşlik ediyor?

Benim prenses biraz takıntılı. İşte güzellik takıntısı var, zayıflık takıntısı var. Canı çok abur cubur yemek istiyor ama tutuyor kendini. Biraz aslında günümüzün meseleleri de var içinde. Küçük kız da her kahramandan bir şey öğreniyor, prensesten de aynı şekilde. Sonra yolculuğun sonuna gelmiş oluyor zaten.

İzlediğimizde geçecek duygu ne? Büyüklerin de izleyebileceği bir film diye düşünüyorum. Peki, sizin çocuklarınız izlediğinde nasıl bulacaklar sizce?

Bütün bir dünya var. Ben de o dünyayı, o dünyanın nasıl olduğunu çok merak ediyorum. Bence filmin sonunda eğlenceli, keyifli, sıcak bir his oluşacak. O sıcaklık vardır ya samimiyet bence onu alacak insanlar. Çocuklar açısından da çok renkli bir dünyası var filmin. Böyle biraz öğretici de. Güzel bir yolculuk. Çocuk filmlerinde ben kendi çocuklarımdan da biliyorum, boş bir şey seyrettirmek istemiyorsunuz. Çocuk izlediği şeyden bir mesaj da alabilsin. Orada bir güzellik, bir iyilik, kibarlık, iyi bir davranış notu alsın istersin. Çünkü çocuklar böyle öğrenir. Bize de küçükken masal anlatırlardı ve masalın içinde bir mesaj mutlaka saklı olurdu, ben de çocuklarıma masal anlatırken vermek istediğim mesajı masalın içinde veriyorum. Filmde de bir şey öğretmeye çalışıyoruz ama bu öğretmek çok didaktik değil; müzikle, şarkıyla, eğlenceyle, espriyle, güzel bir dünya ile vermeye çalıştık, böylesi çok daha keyifli.

“Eşim prenses gibi davranıyor”

Çocuklarınız sizi prenses olarak gördüğünde ne hissedecekler? Evde üç erkek ile bir aradasınız, size prenses gibi davranıyor mu aileniz?

Valla eşim prenses gibi davranıyor da çocuklar her zaman öyle davranmıyor. Çocuklar biraz benim suyumu çıkartıyorlar. Sinemadaki o halimi görünce çocuklarım ne düşünecekler bilmiyorum. Çünkü şimdiye kadar oynadığım karakterler hep farklıydı, çok da onların izleyebileceği projeler değildi. Doya doya izleyebilecekleri ve onlara yönelik ilk projem. İlk kez galaya gelecekler, çok heyecanlıyım.

tete-ve-masal-ruyalar-diyari-5.jpg

“Hala beni seyreden bir çocuk kitlesi var”

Bu film ile birlikte çocuk kitleniz de olacak artık

Galiba Kavak Yelleri dizisinden kalma bir şey var. Hala o zamandan başlayıp büyüyen çocuklar var ve şimdi o diziyi tekrar seyredenler var. Ben büyüdüm ama hala beni seyreden bir çocuk kitlesi var. O yüzden o güzel bir şey, oraya da hitap etmek keyifli.

Bu projenin içinde olunca kendi çocukluğunuzu ister istemez düşündünüz mü? Nasıl bir çocukluktu?

Elbette çocukluğuma gittim. Ben de çok severdim masal dinlemeyi rahmetli anneannem anlatırdı. İlk reklam filmim 6 yaşında, bu filmi çekerken aklıma geldi. Masal adları vardı. Ev telefonundan arardınız ve masal dinlerdiniz. Bizim eve gelip çekmişlerdi. Masal dinlerken kendi yatağımda uyuyakalıyordum. Prensesim ben ve masal dinlerken uyuyorum. Ve yıllar sonra çok acayip bir tesadüfle bir filmin içinde aslında masalın içinde yine prenses oluyorum. Teknoloji ilerlediği için filminde oynuyoruz. Telefonlar artık yok. Masal çok önemliydi benim çocukluğumda. 84 doğumluyum. 90'larla falan. Bu filmle birlikte günümüz çocukları birazcık bir masal hatırlamış olurlar diye ayrıca seviniyorum.

“Benim için aile büyüğü çok önemli”

Bu film çocuklar ve yaşlıların hayatımızda ne kadar önemli olduğunu da hatırlatacak gibi geliyor.

İkisinin bir arada olması çok keyifli. Anneannem ondan çok şey öğrendim. Anneannem de bizimle oturuyordu ve bana o baktı, büyüttü. Ben çok düşkündüm anneanneme. Onu kaybetmek benim için çok acıydı gerçekten ve küçük yaşta ölümle yüzleştim. Çok sevdiğim birini kaybettim. Hala hayatımdaki en büyük eksik diyebilirim. Çok isterdim üniversiteden mezun olduğum zamanı görsün, bu yaptığım işleri görsün. O kadar isterdim ki ama hiçbir başarıma, güzel şeyime ortak edemedim onu. Ve hep rüyalarımda görüyorum. Benim için aile büyüğü çok önemli. Geçen sene böyle büyük bir aile yemeği yapmıştık.

Babaannem bir tarafımda 86 yaşında, en küçük oğlum 6 yaşında falan ben ortada 40 yaşındayım. İnsan bir tuhaf oluyor, duygulanıyor. Aslında ömrünün, ömürlerinin ortasındayım. Biz de böyleydik ve belki böyle olacağız. Çok acayip bir şey. Herkesi aynı karede görmek çok değişik. Bazen hiç yaşlanmayacakmışız gibi yaşıyoruz ya. Aslında zaman çok hızla geçiyor. Aile büyüğü çok önemli. Çocukların dede, babaanne, o figürü bilmesi, saygı duyması, birlikte bir şeyler paylaşması, onun elinden yemek yemesi çok kıymetli geliyor. Sağlıklı büyümesini sağlayan şey bence bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi