Mehmet Şandır
Mesele(!)
“Mesele, delisi varsa meseledir yoksa vaka-i adiyedendir” demişti bir büyüğümüz; bir konunun değerini belirleyen hususun o konuda gösterilen kararlılık ve sahiplenme duygusunun olağanüstü olması gerektiğini anlatmak için...
Devlet Bahçeli ve Terörsüz Türkiye meselesi bu tanımlamanın tam örneğidir. Terörsüz Türkiye meselesini “milli ve tarihi bir hedef” olarak tanımlayan Sayın Bahçeli, bu konuyu bir ‘dava’ boyutuna ulaştırdı ve gerçek bir dava adamı tavrı ile gelinen aşamada bu hedeften taviz, tehir veya en küçük tereddütün asla söz konusu olmadığını belirterek, “Ok yaydan çıkmıştır. Gemiler yakılmıştır. Kararlığımız aşınmaz ve tartışılmaz düzeydedir” demektedir.
Terörsüz Türkiye süreci O’nun eseridir.
Emperyalist Batı’nın desteğinde Ortadoğu’da yeni bir harita çizmek iddiasında olan İsrail’in saldırganlığının sınırlarımıza dayandığı bir dönemde konjonktürün aleyhimize gelişeceğini tam zamanında öngördü; “İç cephe” ile oynanmasını önlemek için Terörsüz Türkiye sürecini başlattı; İsrail’in oyununu bozmak için Apo’nun üzerine oynadı.
Barzani’nin Cizre şovu bir İsrail hamlesidir. Terörsüz Türkiye projesi bunun için çok değerlidir özellikle ‘terörsüz bölge’ iddiası küresel güçlere bir meydan okumadır; Buna bir karşılık olacağı beklenmeli ve muhtemele hazırlık yapılmalıdır. Bu coğrafyayı sorunsuz/terörsüz bırakmayacaklardır; Terör, artık devletler düzeyinde yapılmaktadır. Terörsüz Türkiye’yi gerçekleştirmek çok kolay olmayacaktır.
BENCE, PKK, küresel güçlerin kontrolünde bir terör örgütüdür, APO eli kanlı bir katildir; Milletimizin canını çok yakmıştır, devlete maliyeti trilyonlarca dolardır. Bugüne kadar hiçbir pişmanlık içinde olmadılar hatta suç işlediklerini dahi kabul etmiyorlar ve AF istemediklerini hayasızca çemkiriyorlar. Daha da ötesi Cumhuriyetin kurucu hukukunu değiştirmek ve milli kimliği yeniden tanımlamak iddiasındalar yani devlete ortak olmak hayali kuruyorlar; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eşit ve onurlu vatandaşı olmak onlara yetmiyor. Zamanında devlet kurmak için silaha sarıldılar şimdi siyaset yoluyla devlete ortak olmayı gerçekleştirmek istiyorlar!
Bunlarla yol yürümek mümkün mü?
Cevabı verilemeyen sorular çok... Gerçekler can yakıcı...
Terörsüz Türkiye hayali herkesin hakkı, gerçekleştirmek hepimizin sorumluluğudur. Bugüne kadar birçok defa ve birçok şekilde denendi ne yazık ki başarılı olunamadı...
Bir yıl önce Meclis’in açılış töreninde bir taziye gerekçesi ile uzatılan dostluk eliyle başlayan süreç, Sayın Bahçeli’nin öngörülemeyen çıkışları ile ilerliyor; Bu arada atılan adımların cüretine, cesaretine şaşırdığımız anlar oluyor, bazen öfkeleniyor olsak da bu süreç gerçekten milli ve tarihidir. Akim kalması çok daha büyük sorunlara yol açacaktır.
“Vakit Tamamdır - Söz Konusu Vatandır", “ne müzakere ne de mütareke” yapmadan “Türkiye’de birleşmek ve Türk milleti kimliğinde kenetlenmek için elimi uzatıyorum, bu bir tebliğdir” denilmiş olsa da kendilerini Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasına karşı konumlandıran PKK’nın ve “Kürt olgusu tüm boyutlarıyla Cumhuriyetin yasallığına dâhil edilmeli” diyen APO’nun, 27 Şubat’ta “Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler” iddiasından vazgeçerek “devlet ve toplumla bütünleşmek” için silah bırakma kararı önemli, ancak KCK, YPG ve Avrupa örgütü devam ediyor. ABD ve İsrail’in bölgemizle ilgili projeleri devam ediyor, tüm itirazlarımıza rağmen PKK’ya desteği devam ediyor... Kandil, Kuzey-Doğu Suriye’ye taşındı; PKK devam ediyor; kendimizi kandırmayalım...
PKK’yı terör örgütleri listesinden çıkararak meşrulaştırmak, “kurucu önder” güzellemesi yaparak APO’yu ‘müttefik’ yapmak eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca iç savaş yaşamış Suriye’de tek millet, tek devlet kurulması bir hayaldir; güney hudutlarımızda bir Kürt özek yapıya hazır olmalıyız. Bugün SDG çatısı altında YPG ile birlikte hareket eden Arap aşiretlerini Şam’ın etrafında toplamak çok zor görünmektedir. Unutmayalım BOP devam ediyor...
Sözün sonu; olması gerekenden değil mümkün olandan başlamalıyız; Bunun için öncelikle Sayın Bahçeli’nin 4 Mayıs 2005 tarihli basın toplantısında tüm siyasi partilere önerdiği mutabakat çağrısı meselenin başlangıcı yapılmalıdır.
“Türkiye Cumhuriyeti devleti tektir. Milleti birdir, adı Türk Milleti’dir. Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek dil ülküsüdür.” Bu konuda mutabık kalındığı ilan edilmeden toplumun ikna olmasını kimse beklememelidir!
Millete rağmen olmaz!
APO ile ne görüşüldü?
Gerçekleri Milletten gizleyerek hiç olmaz!
Dostça uyarıyorum...