Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Öncelikli gündem

Profesör Aykut Barka öldüğünde 50 yaşındaydı. Tam 21 yıl önce.

Ne erken ölümdür, onun ki de.

Düşünün lütfen. Aykut Hoca hayatta olsaydı Profesör Naci Görür’le birlikte sallanmaktan başı dönmüş bu topraklar hakkında nasıl verimli, yol gösterici bilimsel çalışmalar yaparlardı. Birlikte belki de sesleri daha gür çıkardı. Naci Hocaya haksızlık etmeyelim, elindeki iletişim imkanlarıyla, basında da uzmanlığıyla ilgili olarak ne zaman bir fırsat yakalasa, bu ülkenin bir ve öncelikli gerçeğini gözler önüne seriyor: Deprem gerçeği.   

1999 İzmit Depremi’nden iki yıl önce, 1997 yılında yani, Aykut Hoca ve yine kendisi gibi jeolog meslektaşı Profesör Stein İzmit’te (ve çevresini etkileyecek olan) bir deprem olasılığını belirttiği çalışmayı yayınlamıştı. Dönemin hükümeti yine bu hükümet gibi oralı olmadı. Yetmezmiş gibi, yine 25 yıl önce Aykut Hoca ve dahi 2-3 yıl önce Naci Hoca Güney Doğu Anadolu’da, Şanlıurfa ve Adıyaman’ı da içine alan bölgede Richter ölçeği 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem geleceğini yazdılar, söylediler, anlattılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde muhalefet partilerinden iki milletvekili deprem geliyor, ne önlem alıyorsunuz diyerek kürsüden sordular.

Antakya’da bir anne ve aynı zamanda anneanne olan Suna hanım 36 yaşındaki kızı Tuğba ve torunları 3 yaşındaki Mustafa Kemal’le sekiz aylık Mehmet Akif’i çöken rezidansta kaybetmiş. Ölmüşler. Öyle kabullenmiş, Suna hanım. Ama cenazeleri yok. Kızı ve torunlarının beton moloz arasından bulunacak bir dişine, bir saç tutamına, bir kemiğine razı. Yas tutmaya o zaman başlayacak. Aykut Hocanın bilimsel gerçeklikle ortaya koyduğu makalenin yaşı 25 yıl. Suna hanımın kızı, güzeller güzeli Tuğba makale kamuyla paylaşıldığında henüz 11 yaşında bir kız çocuğu. Önünde heyecan dolu, sevinç dolu yılları var. Umutları var. Daha okuyacak, âşık olacak, evlenecek, eşyaları olacak; masa örtüsünü kendisi işlemiş… Hayata bir hazırlık. Ucundan, hayal ettiği kadar, gönlünce bir tutunma çabası. Tuğba bir yurttaş olarak 25 yıl boyunca elinden geleni yapacak. Peki, onu ve ailesini sağlam, deprem yönetmeliğine uygun bir eve gelin etmek sorumluluğunu üstlenenler nerede… O apartman dairesinin odalarına yerleşen çocuk sesleri, gelecek için umutlanmak, faniliği, geçiciliği derin alınmış bir huzurlu nefes olmaktan çıkartan, kopartan aç gözlü, kötüler nerede? Ve neden hala ve hala varlar? Bunca bilinen varken, zaman varken, alınacak önlem varken… Doğru iş yapan, namuslu çalışan insanların kurduğu bir hükümeti seçmek bu ülkenin ikinci önceliğidir. Birinci önceliği her zaman, hep, daima depreme dayanıklı bina inşa etmektir. Etmeyeni, çalanı, imzalayanı, olur vereni, rant gözeteni kanunlara teslim etmek ve cezalandırmaktır. 14 Mayıs 2023 tarihi her zamankinden daha fazla bir önem taşıyor artık. 3 yaşında ölmüş Mustafa Kemal, sekiz aylıkken ölmüş kardeşi Mehmet Akif için oy vereceğimizi anlayalım.

Temelinde bilgi olmalı, her şeyin. 

Tatile ayıracak bütçeniz varsa, bu sene ve gezecekseniz: Batı sahilleri, güney sahilleri boyunca dizili antik dönem yerleşim alanlarından kalanları birazcık, ucundan merak ediniz. Önemli bir bilgiyi hayatınızı bu güzelim topraklarda geçirdiğiniz her anında bildiğiniz, ona göre davrandığınız doğal bir durum olarak aklınıza yerleştiriniz ve ondan korkmayınız. Korkanlara da anlatınız.  Ege ve Akdeniz kıyıları ve onların denize birkaç kilometre uzak yerlerinde aynı zamanda Anadolu’da deprem nedeniyle yerleşim yerlerini terk etmiş ve tepelere doğru yeni yaşam alanları oluşturmuş eski medeniyetler var. Bizden çok önce yaşamış akrabalarımız binlerce, on binlerce yıldır beşik gibi sallanan bu topraklarda tutundu. 

Yanda (ya da aşağıda) bir fotoğraf görüyorsunuz. Ara Güler bu fotoğrafı 1957 yılında Bergama taraflarında çekmiş. Fotoğrafta, geride antik Yunan medeniyeti kalıntıları, onun üstünde Roma İmparatorluğu kalıntıları, onun da üstünde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma mezar taşları, onun da üstünde oyun oynayan beş-altı yaşlarında, Anadolu doğumlu bir kız çocuğu, kucağında oyuncak bebekli… Hayatın döngüsünü anlıyorsunuz, değil mi? Hayat devam eder. Torunlarını ve kızını bulamayan Suna hanımın ağır acısı geçmez ama alışır acıya. Hep öyle oldu.

Deprem gerçeğini öncelemezsek, coğrafya dersini okullarda tamamen deprem ve aynı zamanda tarım merkezli okutacak müfredatı hazırlayacak kafaları bizi yönetmeleri için seçmezsek bakın ne olacak: Tarih kitaplarında okuduğumuz falanca medeniyet/devlet sonraki yüzyılda peş peşe gelen depremler ve salgın hastalıklar, savaşlar yüzünden zayıfladı ve yıkıldı cümlesi var ya işte şimdi o cümlenin zayıflama evresinin son çeyreğinde olacağız. 

İzmir, 14 Nisan 2023.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi