Seçime doğru kısa bir not

Açıkçası seçimler öncesinde şartların tamamen eşit olduğunun anlaşılması, hükümetin daha önce uzak durduğu birçok uygulamayı gündeme almasına sebep oldu diyebilirim. EYT’den başlayarak kamuda işe alımlarda mülakatın kaldırılması gibi birçok yeniliğe imza atılırken, muhalefetin “yapacağız” dediği birçok uygulamanın düğmesine basılmış oldu.

Demek ki güçlü bir muhalefet aynı zamanda güçlü iktidar anlamına da geliyor. Türkiye’de “güç” genellikle “her şeye hâkim olmak” gibi anlaşılıyor ancak, “toplum faydasına olanları yapabilme gücü” olarak anlaşılsa daha iyi olurdu.

Gördüğüm kadarıyla Merkez Bankası’nın uyguladığı örtülü sermaye kontrolü konusunda hükümet tam olarak fikir birliğinde değil. Dolayısıyla seçimden sonra TCMB’nin politikalarında ya da yönetiminde, belki de her ikisinde kademeli bir değişim olması ihtimali yüksek. Eğer Millet İttifakı kazanırsa zaten her ikisi aynı anda değişecek, bu kesin.

Hep söylediğim gibi, her sabah kriz yaşanan bir yerde yöneticiler sürekli olarak müdahale etmek ihtiyacı hissederler. Ancak söz konusu müdahalelerin de başka kriz yarattığını görmezden gelirler. Bayram sonrasından seçimlere kadar para otoritelerinin ve diğer düzenleyici kurumların piyasaları gözetmenin üzerinde sürekli müdahale ettiklerine şahit olmaya devam edeceğiz. Ancak bu da sürdürülebilir olmadığı için seçimden sonra mecburen sakinleşme başlayacak. Her sabah Resmi Gazete’de bir önceki gün değişmiş mevzuatın tekrar değiştiğini, daha da sert tedbirler getirildiğini görmek huzur vermiyor açıkçası.

Geçen hafta Çarşamba sabahı tanınmış ekonomist ve gazeteciler Barış Esen ile Hakan Güldağ üstatlarla gerçekleştirdiğimiz canlı yayında şunu dedim:

“Bundan sonra ekonomik model ya sertleşir ya da piyasa ekonomisine kademeli olarak geri döneriz, bunun ortası yok. Çünkü zaten tam ortasındayız ve faydadan çok zarar getirdiği artık anlaşılmış olmalı.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi