Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Sessizlik Devredilince…

Başka ne anlamamızı bekliyorlar? Olan-biten ortaya çıktıkça nasıl düşünmemiz gerektiği konusunda hepimiz (halk) aynı yerde değil miyiz? Dürüstlüğü şüphe götürmez gazeteci Ozan Gündoğdu iki ya da üç gün önce “Trend Topic” adını verdiği “podcast” yayınında geçen sene yaşadığı bir olayı anlattı ve aynen şöyle söyledi, “Gürsel Tekin bana, ‘Yeni bir devlet düzeni kuruluyor. Devlet Ekrem İmamoğlu’na ya da CHP’ye iktidarı devretmeyecek’ dedi.” Devamında da acayip şeyler söylemiş, G.Tekin. Biz bu yazıda kifayetsiz bir adamın “yeni bir devlet düzeni kurma ve iktidarı devretmeme” bilgisinin kendisiyle ilgiliyiz elbette. Yanı sıra, birilerinin halka danışmadan, kendi çıkarlarına göre yeni bir düzen kurmaya çalışması ve seçim yapılsa ve kaybetse dahi iktidarı devretmeyeceği bilgisi karşısında bizim suskunluğumuzla ilgileniyoruz.

Emanet

Çocuklarımızın denizin ortasında bir balıkçı teknesinde ya da hınca hınç dolu bir minibüsün içinde ya da yalın ayak yollarda kolunun altında güvene almaya çalıştığı kendi çocuklarıyla vatanı terk etmek zorunda kalmasını, sürgün edilmesini aklınıza getiriyor musunuz? Zihninizde canlandırabiliyor musunuz? İmkânı olduğu için çocuklarını yurtdışına gönderenlere bir haberim var: Belli bir yaşa gelince geri dönmek isteyecekler… Geride ne bulacaklar? Gönül rahatlığıyla “bu onları ilgilendirir, vatana sahip çıksalardı” mı diyeceksiniz… Gönlü rahat olanlar yazımızın devamını okumasın.

Kötülük Güçlü Değil

Bazı sessizlikler vardır ki bir kişinin değil bir toplumun kaderini değiştirir. Aslında her susuş farkında olmadan geleceğe yüklenmiş bir borç senedi. Bugün yanlış olana itiraz etmiyorsak yarının adaletsizliğini hazırlıyoruz. Çünkü kötülük, güçlü olduğu için değil biz sustuğumuz için büyür. Tarih zalimlerle, yozlaşmışlarla, kendini beğenmişlerle, nereye olsa akan çıkarcı liderlerle dolu. Biliriz ki bu adamlar tek başlarına zafer kazanmadılar. Onlara yol veren, bir noktada iyilerin geri durması oldu. Adaletin yerine sessizlik oturduğunda hakikatin sesi boğuluyor.

Tarafsızlık

Sanıyorum felsefeci Burke söylemişti zamanında… Siz söyleyin hala geçerli mi değil mi? “Kötülüğün zaferi için gereken tek şey iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır.” Tarafsızlık sandığımız şey aslında fiili bir onaydır. Sessiz kaldığımız her an düşünün lütfen, acaba yanlışın hüküm sürmesini biraz daha uzatmıyor muyuz? Elbette bu kolay bir mesele değil. İnsan, bazen korktuğu için, bazen yorulduğu için, bazen de “Benim sesim neyi değiştirir ki” diye düşündüğü için susuyor. Ama işte tam da bu düşünce kötülüğün en büyük müttefiki oluyor. Ancak sessizliğin bedeli, konuşmanın bedelinden çok daha ağır…

Sistem Değişikliği

Sosyal medyanın gürültüsünde kaybolmuş, ekonomik zorlukların ağırlığında ezilmiş bir halde olduğumuz için çoğu zaman “karışmamayı” seçiyoruz. Karışmadığımız şeylere bakın: Birileri bir cumhurbaşkanı adayının önünü kesmek, seçilmesine engel olmak için çok önceden ve gizlice bir karar almış. Birileri seçimde kaybetse bile iktidarı teslim etmemeye karar vermiş. Birileri halka danışmadan ülkenin yönetim şeklini değiştirmek istiyor. Kazın ayağının öyle olmadığını göstermek için Türkiye’nin en güçlü ve yaygın örgütüne sahip partisinin yanında olmak, örgütlü olmak bir zorunluluk.

Bugün biz bir kavşaktayız.

Her sessizlik bir sonraki kuşağa devredilen ağır bir borç.

Biz sustukça çocuklarımızın yaşayacağı dünyanın yükünü artırıyoruz. Oysa tek bir kelime, tek bir hayır, bir tane itiraz yaşadığımız karanlığı delmeye yetecek kadar güçlü.

Sustukça kendi sesimizi kaybetmiyoruz, geleceğimizi kaybediyoruz.

Ne demiş adam, “Yeni bir devlet düzeni kuruluyor”.

Halka rağmen mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi