Talibangiller

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı, aralarında bir protokol imzalayarak “Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) adlı bir proje başlattı. 

Projenin uygulama usul ve esaslarının yer aldığı belgede ÇEDES’in amacı şöyle tarif ediliyor:

“Öğrencilerimizin 'millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan ve geliştiren fertler olmalarına' ayrıca çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi kendi yaşantılarında inşa etmiş; akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetiştirilmesine katkı sağlamaktır”.

İlk okuduğumda ensemden aşağı bir ürperme geldi. Bir kez daha okudum. Yine geldi.

Kendini şeyhülislam sanan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş geldi gözümün önüne. 

“Karma eğitim zorunlu değil. MEB halkın istediği düzenlemeyi yapar” diyen yeni Milli Eğitim Bakanı geldi. Hani şu rektör olmak için üç yıl profesörlük yapmış olma şartının kaldırılmasıyla rektör yapılan, o rektör olunca kanunun tekrar eski haline getirildiği o mümtaz eğitimci. 

Gençlerimizin ahlakını bunlara emanet eden bir proje...

Tipik bir tektipleştirme programı. Eğitim sistemine Diyanet İşleri Başkanlığını monte etme projesi.

CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel’in verdiği bilgiye göre, ÇEDES adlı bu sözüm ona “manevi danışmanlık” protokolü ile İzmir genelindeki okulların üçte birinde imam hatip, kuran kursu öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri uzmanı görevlendirilmiş. 

“Gavur İzmir” özel bir muameleye tabi tutulmadıysa diğer illerde de durum farklı olmasa gerek. 

Isparta Müftülüğünün internet sitesinde müftü Bayram Şahin’in ÇEDES projesi çerçevesinde “Minare gölgesi altında, eğlenirken öğrenen, aynı zamanda değerler eğitimi noktasında farkındalık kazanan öğrencileri” ziyaret ettiğinden söz ediliyor.

Otoriter yönetimler tek tip gençlik yaratmayı pek sever. Hitler’in “Hitlerjugend” (Hitler Gençliği) adlı örgütü, Mussolini’nin Kara Gömleklileri, Salazar’ın “Mocidade Portuguesa” (Portekiz Gençliği) aklıma ilk gelenler. 

Bugün Kuzey Kore’de de 6-15 yaş arası çocukların “millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan ve geliştiren fertler” olmaları, yani rejime sadık bireyler olarak yetişmeleri için çaba harcayan Koreli Çocuk Birliği var. 

“Yok artık!” demeyin. 

Böyle başlar bu işler. 

Yavaş yavaş. 

Usul usul. 

Erdoğan “Cezayir gibi olmayız. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz Allahın izniyle” dediydi; hatırlayın. 

Laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi tarafından hükme bağlanan siyasal İslamcı Akape iktidarının 21 yılda laikliğin tasfiyesi yolunda kaydettiği mesafe ortada. 

Sonradan adı FETÖ’ye dönüşen ve bugün kanlı bıçaklı oldukları Gülen Cemaatiyle çıktıkları yolda artık; Cumhuriyet düşmanı, devrim düşmanı, Atatürk düşmanı başka cemaat, tarikat ve siyasi partilerle yürümeye devam ediyorlar. 

Dört bir tarafımızı sardılar. 

Sarıklı cübbeli grupların icazet töreni adı altında kent sokaklarında toplu halde yürüdüklerine şahit oluyoruz sık sık. 

Saray fetvacısı olarak anılan bir yobaz, kocanın hangi durumlarda karısını dövmesinin caiz olduğunu anlatıyor. “Gelecekte ümmetin tek devleti olacak. Gayr-i müslimler vergi verirse insan haklarına sahip olur” diyor. “Alevilere kız verilmez” diyor. “Yolsuzluğa hırsızlık demek iftiradır” diyor. “İktidara zarar verecekse doğruları söylemek caiz değildir” diyor. 

“Din ulemasına sormak lazım, ulema ne diyorsa o olmalıdır” diyen Saray da bu tipe kulak veriyor.

Okullara, dogmalarla dolu, bilimsellikten uzak kitaplar referans kitap olarak gönderiliyor. “Değerler eğitimi” adı altında cemaatlerle protokoller imzalanıyor. 4+4+4 eğitim sistemi hayata geçirilerek imam hatip orta okulları yeniden açılıyor. MEB öğrencilere cami ve mezarlıklarda uygulamalı ders verilmesini öngören ‘dinsel etkinlik programı’ hazırlıyor. Kuran kurslarına gitmek için 15 yaş şartı kaldırılıyor. Kursları denetleme görevi MEB’den alınarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na veriliyor. 

Ders kitapları ve müfredattan Atatürk ilke ve inkılaplarına, Atatürk milliyetçiliğine atıflar çıkarılıyor. 

İmam hatip okullarında okutulan ders kitaplarında “Evlilik hayatında mutlu ve huzurlu olabilmek için kadının kocasına itaatkâr, kocanın karısına şefkatli yaklaşması” türünden çağdışı ifadelere yer veriliyor.

Turizm meslek liselerinden alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersi kaldırılıyor.

Akape'nin son seçimde TBMM’ye soktuğu Yeniden Refah Partisi’nin Genel Başkanı küçük Erbakan, milli eğitim müfredatının değiştirileceğini, eğitim sisteminin ahiret öncelikli olacağını, Allah korkusu olan nesiller yetiştireceğini söylüyor.

Akape'nin TBMM’ye soktuğu diğer şeriatçı, Cumhuriyet ve laiklik düşmanı HÜDA PAR da yalnız yaşayan kadınların sahiplendirilmesinden, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kadınlara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda sadece kadınların çalışması gerektiğinden dem vuruyor.

Bu Talibangiller iyice gemi azıya aldılar. 

Bundan böyle kavgamız laik cumhuriyeti koruma kavgasıdır.

Haberiniz olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi