Mine Uzun
Tam bi rahat nefes alacağız diyorum bir gülme geliyor
Geçtiğimiz hafta yaklaşık bir haftalığına yurt dışında idim. Oradaki gözlemlerimi, turizm aktivitelerini, gıda fiyatlarını, kira çarpanlarını, özelleştirmelerini vs.‘yi yazmayı planlamış, hatta bunun için de heyecanlanmıştım. Yeni şeyler paylaşmayı, birlikte öğrenmeyi severim.
Ama ülke gündemi buna izin vermiyor maalesef. Hep bildiğimiz fasit dairenin içinde hamsterlar gibi dönüp duruyoruz.
Aslında şanslıydım. Ayağımı ülke dışına atmanın bedelini 1.000 TL yerine 710 Liradan ödeyen son tatil bükücülerden olmuştum ki, CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atandı. Kayyım, kayyım olmadığı iddiasında ama İl binasına girmek için çevik kuvvetten müdahale bekliyor. Partiliyim diyor birkaç saat önce anca denkleştirmiş parti üyelik aidatını. Neyse konu da o değil zaten. Piyasa kayyımı falan önemsediğinden değil, acaba kurultay butlan kararına ilişkin bir mesaj alır mıyız tedirginliğinde serbest düşüşe geçti. Ben de 4 bin 800 km öteden Avrupa’nın en batı ucundan Lizbon’dan, haber sitelerinin takibine.
Derken Merkez Bankası Para Politikası Kurulu kararı, CHP’ye açılan davanın görülmesi, ertelenmesi….
Benim kafamdaki yazı kaldı başka bahara anlaşılan.
Eylül ayı hem siyasi hem de ekonomik açıdan kritik gelişmelere sahne oldu. CHP'de kurultay sonrası açılan davanın ertelenmesi, Merkez Bankası'nın faiz indirmesi ve yaklaşan ABD Merkez Bankası (FED) kararı, yatırımcılar ve piyasalar açısından yön arayışının zorlaştığını gösteriyor. Bir ufacıcık iyi haber ile birlikte nasıl da coşkuya kapıldı hafta başında piyasa gördük. CDS’ler birden marttaki seviyelerine döndü. Yabancı Türk varlıklarında alımlarını artırdı. Halbuki hatırlatmak isterim ki bu sadece bir erteleme. Sorunlar sadece 40 gün daha halının altına süpürüldü o kadar.
CHP'de genel başkanlık değişimi sonrası açılan kurultayın butlanına ilişkin davanın ertelenmesi, siyasi alanda bir süre daha belirsizlik havasını sürdürecek. Bu durum özellikle uluslararası yatırımcı gözünde siyasi istikrar algısı açısından önem taşıyor.
11 Eylül’de yapılan PPK toplantısında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası politika faizini %43’ten %40,50’ye indirdi. Piyasa faiz indirimini bekliyordu beklemesine ama karar metni “ihtiyatlı” geldi. Her an sıkı para politikasına dönülebileceği vurgulandı. Merkezin ihtiyatı, ekonomik olmaktan çok, siyasetin piyasa üzerinde yarattığı baskıdan. Belli ki yoğurdu üfleyerek yemek istemiş.
FED toplantısı da geldi çattı. Sadece ABD değil, tüm gelişen piyasalar için yön tayin edici olacak. Beklenti 25 baz puanlık bir indirim. Ve kafalardaki asıl soru faizden çok Powel’ın Trump’ın gazabından nasıl kurtulacağı.
Bana sorarsanız ekim ayı da epeyce hareketli geçecek.
Ekim ayinin 17’sinde S&Pnin Türkiye’nin görünümünü değerlendirmesini takiben ayın 21’inde CHP’nin olağanüstü kurultayını takip edeceğiz. Yapılır yapılmaz tartışmaları elbette tüm tv’lerde akşam programlarının ana gündemini oluşturacak. Herkes hukukçu olacak. Herkes bilirkişi atayacak kendini tartışma programlarına. 23’ünde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu toplantısı ve hemen ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nin şu meşhur ertelenen kurultay butlan davası görülecek.
İşler karışık arkadaşlar. Havanın ılığına, rüzgarın yumuşağına kanmayın. Temkinli olmayı sürdürmekte fayda var.