
Emre Alkin
TCMB'nin davranış şekli kurumsallaşıyor: Dikkat!
Cuma'ya İsrail’in İran’a saldırısıyla başlamıştık ve bunun altın fiyatları ve enerji fiyatları üzerindeki etkisini doğrudan doğruya gördük. Sonra İran'ın cevabı geldi. Bir süre daha böyle devam edeceği anlaşılıyor.
Artık ekonomi yönetiminin enerji fiyatlarının dezenflasyon politikasına ve cari açığa olumlu katkısını daha dikkatli konuşması gerekiyor. Şu ana kadar ekonomi yönetimi kendinden menkul olmayan bazı talihli gelişmelerin arkasına sığınmıştı. Bundan sonrası stresli olacak gibi gözüküyor. Tavsiyem müdahale edemeyecekleri olumlu gelişmeler üzerinden modelleme yapmamaları. Ortadoğu meselesi Türkiye'nin ekonomik parametrelerini bozabilir.
Bu haftanın en önemli gündemi Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararı olacak. Merkez Bankası’nın daha şimdiden fonlama maliyetini düşüren bazı adımlar attığını görmekteyiz. Bu durum illaki bir faiz indiriminin yapılacağı anlamına gelmiyor. Büyük ihtimalle Merkez Bankası suyu test ediyor. İsrail-İran gerginliği, pabucun pahalı olduğunu gösterdi.
Türkiye'de öteden beri merkez bankacılığı piyasadaki rasyonel beklentilerin kırılması üzerine kurulu. Yani piyasanın beklentisinin tersine işler yaparak bir şekilde güçlü olduğunu ispat etme çabası diyebiliriz. Hâlbuki önemli olan ekonomide öngörü sağlayacak şeffaf bir ekonomi yönetimini ortaya koymaktır. Eğer piyasa gerçeklerinden uzak adımlar atılmaz ise beklentiler her zaman satın alınır ve gerçeklerde satılır.
Özetle, rasyonel beklentilerin gerçekleşmesi piyasaların dengelenmesini sağlar. Şeffaf ve öngörülebilir ekonomi yok ise ekonomi yönetimi doğru işler yapmıyordur. Bu kadar basit.
Uzun zamandan beri ekonomi yönetimi hem ekonomi biliminden hem de pratiğinden uzak bir görünüm sergilemekte. Aslında haksızlık etmemek lazım 2018 yılından beri bu şekilde devam ediyoruz desem yanlış olmaz. Bu artık davranışsal bir detaydan kurumsal bir hale geldiği için, Merkez Bankası yöneticileri alacakları kararlardan önce, turnusol kağıdı vazifesi görecek bazı işler yapıyorlar. Diğer taraftan uluslararası finans kuruluşlarının ve kendilerine yakın ekonomi gazetecilerinin ortaya attığı fikirlerden oluşan tepkileri de inceleyerek, nihai kararlarını veriyorlar. Bana göre sağlıklı bir yönetim biçimi değil. Yani doğru olanı değil popüler olanı yapmak peşindeler.
Şu an sosyal medyada ve uluslararası kurumlarda oluşan popüler görüş Merkez Bankası’nın perşembe günkü toplantısında fonlama maliyetini düşüreceği ama politika faizlerini düşürmeyeceği yönünde oluşuyor. Temmuz ayında mutlaka bir indirim bekleniyor. Ancak hem iş dünyasının hem de siyasetin merkezinden faiz oranlarıyla ilgili son derece şiddetli itirazlar gelmekte. Dolayısıyla perşembe günkü toplantıyı sadece fonlama maliyetini düşürerek atlatıp atlatamayacağını kestirmek çok zor.
Şu an itibarıyla ‘carry trade’ tekrar geri döndü ve yüksek faiz-kontrollü döviz kuru politikasının devam etmesi için, Merkez Bankası doğru olanı değil en az eleştiri alacağı işi yapacak gibi gözüküyor. Açıkçası, TÜİK tarafından temmuz başında açıklanacak haziran ayı enflasyonun çok düşük olacağından hareketle, Perşembe günü yapamayacağı politika faizi indirimini de ekleyerek, temmuz ayında yüksek bir düşürme adımı atabilir.
Sürekli tekrar ettiğim gibi, resmi rakamlar enflasyonu doğru şekilde yansıtmadığı için, faiz oranlarının şu an için TÜFE'ye değil dövize karşı tatmin edici bir kazanç sağladığını söyleyebilirim. Yani insanlar paralarını hayat pahalılığına karşı koruyamadığını biliyor, gelecekte oluşacak bir döviz yükselişine karşı daha fazla dolar ya da Euro alabilmek için Türk Lirası faizleri kısa vadeli olarak kullanıyor. Açıkçası oldukça riskli bir davranış tarzı bu diyebilirim. Aynı şekilde döviz kurunun düşük seyretmesinden cesaretlenerek yüksek yabancı para borçlanan firmalar da aynı yaklaşım içindeler.
Sanayisizleşme ve karsızlık bir yanda, rantiye ekonomisi diğer tarafta, Çin’e karşı kaybedilen dış pazardan sonra iç pazarı da eklersek, programın iddia edildiği gibi iyi çalışmadığı gözüküyor. Bize gelen haberler ısrarla devam edileceğini gösteriyor. Her zamankinden daha sıcak bir yaz bizi bekliyor desem yanlış olmaz.