Pelin Batu
Vicdanın Vücut Bulmuş Hali: Joan Baez
Sanıyorum yedi ya da sekiz yaşındaydım. Ankara’daydık. Annem beni elimden tutup ilk büyük konserime, Joan Baez’e götürmüştü. Şarkılarını pek anlamamakla beraber sahnede tek başına bir kadının ne kadar güçlü ne kadar şiirsel ne kadar kendinden emin olduğunu görmek beni çok etkilemişti.
Sonraki yıllarda, müzik dünyasında 60 yılını geçirip yüzlerce turneye çıkmasına rağmen her konserden evvel sahne korkusu yaşadığını öğrenmek beni şaşırtmıştı zira benim sahnede gördüğüm, dik duruşuyla, protestolarıyla, kafa tutmalarıyla müzik alemindeki en cesur figürlerden biriydi. Ama ne kadar tecrübeli olursanız olun, seyirciyle buluşma heyecanı olmazsa olmazdır. Tatlı bir adrenalindir. Son turnesine 2019’da çıkmış olan, 1941 doğumlu Joan Baez için heyecanlar türlü renklerde ve formlarda akıyor olsalar... Geçen yıl çıkan son şiirlerinden sonra kendisine “çoklu kişilik bozukluğu” teşhisi konulduğunu söyleyen renkli Baez’den de ancak böyle birçok seslilik beklenirdi! Gelelim konumuza, daha doğrusu konuğumuza.
Son aylarımda Joan Baez ile yatıyor ve kalkıyorum- hayır, müziğiyle değil, şiirleriyle. 2024’te yayımlanmış olan son şiir kitabını çevirmemi isteyen yayınevime hiç düşünmeden ve şiirlerini dahi okumadan “hay hay” demiştim. Şiir çevirmenin ne kadar zor bir şey olduğunu unuttuğumdan değil, şarkılarından dolayı kendimi yakın hissetmemden dolayı. Ayrıca daha evvel Bob Dylan’ın Nobel konuşmasını çevirmiştim, dolayısıyla tanıdık sularda yüzdüğümü düşünüyordum. Biraz uzadı, biraz zorladı ama az kaldı. Çevirilerin içinde yüzerken hayatını araştırayım dedim ve hiç bilmediğim pek çok şey öğrenmiş oldum.

13 YAŞINDA UKULELEYLE BAŞLAYAN YOLCULUK
Baez’in babası Albert Baez Meksika’da doğmuş, rahip bir babanın oğlu olarak iki yaşındayken Amerika’da Brooklyn’e taşınmış ve o da baba yolunda dini ilimlere meyledecekken bilimi keşfetmiş. Bugün X-Ray mikroskobunun mucitlerinden biri olarak fizik ve matematik dallarında önemli bir bilim insanı olarak kabul ediliyor. Annesinin ailesiyse İskoç asıllı, o da bir rahibin kızı. Aile daha küçük yaştayken Quaker mezhebine yatay geçiş yapınca Baez’in tüm hayat felsefesi de şekillenmeye başlıyor çünkü Quaker’ların en temel dünya görüşü savaşa karşı olmaları ve sosyal adalete inanışları. Üç kız kardeşin ortancası olarak dünyaya gelen Joan, New York’ta Staten Island’da dünyaya geliyor. Fakat babasının UNESCO vb. teşkilatlardaki görevi nedeniyle İngiltere’den Irak’a, İsviçre’den Kanada’ya dünyanın pek çok yerinde yaşıyor. Müziğe 13 yaşında ukulele (Havaii kitarası) ile başlar, sonra yaptığı gibi zamanının ünlü Folk/Rock sanatçılarının bestelerini son derece zengin ve dingin bir soprano sesi ile yorumlamaya başladı.
Baez’in ilk patlaması 1959’da gerçekleşir. Newport Folk Festivali’nde parıldayan Baez sadece müziğiyle değil duruşuyla da farklıdır. Ailesinden aldığı eşitlik inanışından dolayı mesela (Kuzey) Amerika’nın “Deep South” denilen Güney bölgelerinde turneye çıktığında sadece siyahilerin okuduğu üniversitelerde konserler verir çünkü beyazların “zencileri” ayırdığı bir yerde asla çalmaz.
BOB DYLAN’IN ELİNDEN TUTAR
Festivalden sonra kendi adını taşıyan ilk albümünü yayınlar. İkincisini bir yıl sonra yayımladığında albüm altın plak olur yani çok satar ve Baez artık herkesin tanıdığı bir isim haline gelmiştir. Aynı yıllarda New York’a gelen tanınmamış bir müzisyen olan Bob Dylan’ın elinden tutar, kendisi bir fenomenken isimsiz bu genç adama el verir ve Bob Dylan kendisi çok meşhur olunca ilişkileri soğur. Buna dair belki de en meşhur olacak şarkısı “Diamonds and Rust” ta yazdığı gibi Dylan, onu on sene geç aramıştır. İlişkileri bir taraftan elmas gibi bir taraftan pas gibidir çünkü saçı başı dağınık bu dahi çocuk, en son Dylan biyografisi filmini izlediyseniz “too cool for school’dur” yani Baez gibi çiçek böcek şarkıcısına göre fazla havalıdır. İlişkilerine dair zaman zaman konuşan Joan Baez ve her zamanki gibi fazla ketum olan Dylan’dan anladığımız, Baez’in desteği sayesinde sahne alabilen ve sonrasında yürüyüp giden Dylan’ı, Baez hem yüceltiyor hem de kırgınlığını belirtiyor. Şiir kitabında Dylan’a yazdığı şiirde “neden senin gibi şarkı yazan yok artık” diye serzenişte bulunurken, Dylan’nın dehasını övüyor ama bir taraftan da konuyla ilgili ideal kıvamda melankolik ve esprili.
SAVAŞ KARŞITLIĞINDAN TUTUKLANDI
Baez’i Baez yapan konular ne aşk ne kariyer- bana göre hepsini içine alan asıl mesela onun empatlığı ve sosyal duyarlılığı. Örnekleri çok ama Baez’in cesur duruşu. Bunlardan bazılarını belirtirsem ne kadar korkusuz olduğunu göreceksiniz. Amerikan vergilerinin Vietnam’daki savaş oyunlarını finanse ettiğini duyduğu için vergisini ödemeyi reddetti sonunda da savaş karşıtı yürüyüşlere katıldığı için tutuklandı. 1965’te Martin Luther King Jr. ile birlikte yürüdü ve eşitliği savundu. 1979’da Humanitas International adında bir dernekle Güney Afrika veya Şili gibi ülkelerde zulüm görüp ezilenleri korumak babında işlere imza attı. Vietnam Savaşında hem Amerikalılara hem de Vietnam’daki asker/gerilla’ya konser vermek, üstelik savaş devam ederken, Amerika gibi muhafazakâr bir ülkenin vatandaşı için fazla gelmişti. Yıllar yıllar geçti, Baez artık daha çok iklim krizi veya LGBT konularında öncü olarak konuşmaya devam ediyor. Hangi hükümet veyahut başkan gelse, Joan tınmıyor. Son derece kişisel, kırılgan bir Joan var şarkıları ve şiirleriyle derdimizi dillendiriyor. Bugün 84 yaşında hala bir yerlerde ezilenin hakkını savunan, hala ötekilere sahip çıkan bir kadın görüyorsunuz.
Baez her ne kadar folk müziğinin prensesi olarak başlamış, kendi bestelerinden ziyade daha çok müzisyen arkadaşlarının şarkılarını söylemiş olsa da son yıllarda rock, pop, country gibi pek çok türü kendi kırçıllaşmış alto sesi ile çok özgün bir şekilde yorumluyor. Bizler de onun şarkılarını ve şiirlerini okuyup, dünyada böyle insanların kaldığını görerek güzelce ferahlıyoruz.
Dünyanın ilk bilgisayar programcısı Ada Lovelace
09 Kasım 2025 Pazar 07:00Ben bir Cadıyım: Salem’in en bednamlı cadısı Tituba
02 Kasım 2025 Pazar 07:00Devrimin dipnotu: Charlotte Corday
26 Ekim 2025 Pazar 07:00Bir cinayetin anatomisi: Helene Rytmann
19 Ekim 2025 Pazar 07:00Bülbülü Öldürmek: Hazin bir casusluk hikâyesi
12 Ekim 2025 Pazar 07:00Kendine ait bir ressam: Gabriele Münter
05 Ekim 2025 Pazar 07:00II. Abdülhamid’in kadınları
21 Eylül 2025 Pazar 07:00Bir gotik hikâye: Inês de Castro
14 Eylül 2025 Pazar 07:00Elizabeth I: Piç Prenseslikten Altuni İkonluğa
07 Eylül 2025 Pazar 07:00Eğitimi yeniden tanımlayan kadın: Maria Montessori
31 Ağustos 2025 Pazar 07:00