Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Yabancı girişleri artarken doluluk oranları düşüyor

Türkiye yakın tarihin en ağır ekonomik bunalımını yaşıyor. Meteorolojide mükemmel fırtına -perfect storm- adı verilen hava olayının gerçekleştiği alanın ortası için söylenen çemberin tam içindeyiz. Uzmanlar; gemi, fırtınanın gözü olarak tanımlanan bu alanda seyrederken şiddetinin hissedilmediğinin kanıtlandığını anlatırlar.

Önümüzdeki yerel seçimleri de kazanarak iktidarını sürdürmeyi arzulayan AKP yönetimi bu süreçte yok edilen dengeleri yeniden kurmak adına gereken ekonomik önlemleri -seçim öncesinde- almaktan kaçınıldığı izlenimi uyandırıyor. 

Önceki ekonomi yönetimi; düşük kur uygulamasıyla eldeki döviz kaynaklarının belli bir kesime çok uygun koşullarda aktarılmasına yol açtı. Bu yöntem; aktarılan kaynakların orta ve uzun vadeli lira cinsinden kredilere dönüştürülmesiyle geçmişte rastlanmadık ölçekte gelişmelere neden oldu. 

Seçmen birilerinin gözlerine bakarak hipnotize edilmiş olmalı ki son yılların en büyük ölçekli servet transferi itirazsız gerçekleşti. 

TCMB ve BDDK’nın son uygulamaları, bu olağanüstü aktarımın bedelinin halka ödetilmesi için yerel seçimlerin beklendiğini akla getiriyor.

Ekonomi yönetiminin son kararları; negatif döviz rezervlerinin turizm gelirleri ile dengelenmesi beklentisini gündeme getiriyor. Ancak bu yaklaşımın iyimserlik dışında gözle görülebilen hiçbir dayanağı yok. Üstelik iyimserlik bulunduğumuz koşullarda tek başına çözüm getireceğe hiç benzemiyor.

İlk altı aylık turizm verileri açıklandığında yurda giren yabancı turist sayısındaki artışa karşın kıyı bandı dâhil konaklama tesislerinde doluluğun düşük gerçekleştiği anlaşılıyor. Bakanlığa göre neden; Türkiye’de ev sahibi olan Rusların, konaklamada kendi evlerini tercih etmeleri ve bununla yetinmeyerek 3. şahıslara da kiralamaları. 

Ortaya konan resmi nedenler ile gerçek arasında çok ciddi bir çelişki olduğu açık.

Bu yıl geride kalan 6 ay boyunca; yabancı girişlerindeki artışın ana nedeni, Rusya’dan AB ülkeleri başta batıya çıkış için tek seçeneğin Türk hava sahası üzerinden olması. Bu yüzden Rus vatandaşları gidebilecekleri batı ülkelerine ancak Türkiye’den transit geçişle ulaşabiliyorlar. 

Doğal olarak bu gelişme Rusların Türkiye’ye giriş-çıkışlarını sayısal olarak artıyor. Konaklama ihtiyacı çok azaldığı için doluluk düşüyor. Üstelik bakanlığın değerlendirmesi uluslararası “tatilci” tanımına da uymuyor.

Aslında bu görüşün sınanması hiç zor değil. Örneğin Antalya ve çevresini son yıllarda Rusların en çok tercih ettikleri bölgeyi ele alalım. Bu il ve çevresinde kaç konutun Ruslar dahil yabancılara satıldığını, bunların nasıl değerlendirildiklerini ortaya koymak çok basit. 

Girişler sırasında ziyaretçilere kaç gün konaklanacağı ve nerede kalınacağının sorulması, dünyanın her yanında uygulanan kuralların başında yer alır. Bunun yerine bireysel tatilci ve gezginlerin son yıllarda dünyanın hemen her yerinde başvurdukları bir kuruluşun, Türkiye’deki çalışmalarının yasaklanması, yetkililere daha kolaycı bir yöntem gibi gelmiş olmalı. 

Son yıllarda “dijital kapitülasyona” karşı çıkma gerekçesiyle yasaklanan “Booking.com’un” ve İstanbul Taksiciler Odasının baskılarının ardından, “Uber”den sonra  yeni bir yasaklama getirilerek sorunun aşılacağı sanılıyor. 

Konaklama tesislerinin doluluklarını artırmak amacıyla yürürlüğe girdiği anlaşılan bir başka uygulama ise yurt dışında kredi kartları ile yapılacak havayolu bileti dahil bütün ödemelerde taksitlendirmenin kaldırılması.

Doluluklardaki düşüşün gerçek nedenlerini araştırmadan kamuoyuna sunulan yasaklama ya da kısıtlama kararlarının, turizmciler arasında adı “kıtlık rantı”dır. 

Zorlayıcı yasaklarla belki bir süre az da olsa doluluk artırılabilir ancak sorun çözülmek yerine daha derinleşir. 

Rus pazarından başlayalım. 

Rusya-Ukrayna Savaşı; NATO başta Batı ile bu ülke arasında geçmişte yaşadığımız “Soğuk Savaş” dönemini andıran niteliğe bürünüyor. Ülke ABD’li leasing şirketlerinin mülkiyetindeki uçakların bırakalım turistleri taşımalarını, Rus hava sahasından geçişlerini dahi anlaşma şartlarının ihlali sayan bir ambargonun baskısı altında. Ekonomisindeki daralma yüzünden dolar karşısında değer kaybeden rublenin Rus tüketicilerinin satın alma gücünü hayli azalttığı ortada. Üstelik Türkiye için önemli sayılacak ziyaretçi profilini oluşturan kamu görevlilerinin, yurt dışı çıkışlarını izne bağlayan uygulamalar da Türkiye’nin beklentilerinin gerçekleşmesini engelliyor.

İngiltere dışında batıdan gelenlerin çoğunluğunu oluşturan AB pazarı da savaş yüzünden turizm hareketlerini topluluk içine yönlendiren kararları alıyor. 

Turizm Bakanlığı başta sektörün önde gelen bütün meslek kuruluşları ve dernekleri keşke Akbelen’de 100 yıllık çam ağaçlarının kesilmesini önlemek için bir araya gelselerdi. Özellikle AB’den gelişleri olumlu etkileyecek süreç yeniden başlardı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi