Yeni Yıl Busesi

Aradan bir hafta geçmiş olsa da 21 Kasım’da yapılan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu toplantısına ilişkin birkaç noktaya değinmekte fayda var. Öncelikle karar sürpriz değil. Neredeyse görüş birliği ile faizin %50’de sabit bırakılması bekleniyordu ve öyle de oldu. Merak edilen aslında karar değil de karar metni idi. Metin için “çok güvercin” diyemem. Ama Aralık ayında yapılacak PPK toplantısında olası bir faiz indirimi için kapı biraz daha aralandı diyebilirim.

Aslında Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine Kasım ayında başlaması bekleniyordu. Ancak Eylül ve Ekim ayı enflasyon verilerinin beklentilerin çok üzerinde gelmesi oyunu değiştirmişti. Kasım ayında bir faiz indirimi rafa kalkmış, Aralık olasılığı zayıflamış ve beklentiler Ocak 2025’e doğru kaymaya başlamıştı. Ne zamana kadar? 8 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun bir aradan sonra faiz-enflasyon konusuna değinene kadar. Erdoğan’ın açıklamaları sonrası beklenti tekrar Aralık ayına çekildi.

3 Aralık günü açıklanacak Kasım ayı enflasyon verisi 26 Aralık günü yapılacak PPK toplantısında alınacak kararın ana faktörü olacak. Eğer Kasım ayı enflasyonu TÜFE’de %2,5 ve daha yüksek bir oranda açıklanırsa Aralık ayı için beklenen faiz indirimi de rafa kalkar, gözler Ocak ayına çevrilir.

Son günlerde gerek Bakan Şimşek gerekse Başkan Karahan’dan gelen açıklamalar %2 civarında hatta %2’nin altında bir aylık enflasyon gelebileceğine ilişkin beklentileri güçlendirdi. Bu beklenti gerçekleşirse Aralık toplantısında %50 olan politika faizinin 250 baz puanlık bir indirim ile %47,50’ye çekileceğini düşünüyorum.

Ancak bu beklentinin de son günlerde özellikle finans piyasalarında çok abartıldığını düşünüyorum. Merkez Bankası ısrarla sıkı para politikasını sürdüreceğinin altını çiziyor. Türkçesi şu; ben faizi indirebilirim ama siz hala krediye ulaşmakta zorluk çekmeye devam edersiniz mesajını veriyor Merkez Bankası.

Yurt genelinde, yavru vatanda ve dış temsilciliklerde coşku ile beklenen faiz indirimi sonrasında kredi faizlerinin hızla düşeceğini, isteyenin istediği kadar krediye ulaşabileceğini düşünen varsa üzgünüm; hatırı sayılır bir süre daha bu beklentileri karşılıksız kalacak.

Faiz indirimlerinin başlaması elbette önemli ama ilk adımın sinyal etkisi daha yüksek olacaktır. Faiz oranlarının piyasaları rahatlatacak daha makul seviyelere gelmesi uzun zaman alacak.

Unutulmamalı ki; bu kadro bu politikayı sürdürdüğü sürece faiz, enflasyonun üzerinde olacak. Bir başka ifade ile yatırımcı TL’de reel getiri bulmaya devam edecek.

Bunun altını çizmemin nedeni insanların bir bölümünde “Faiz düşünce döviz patlar mı?” endişesi var. Travmatik bir durum. Yakın zamanda yaşananlar insanların hala hafızalarında. Yalnız o dönemde çok yüksek bir negatif reel faiz olduğunu unutmamak gerekir. Bugünler ile o günler taban tabana zıt.

Bakan Şimşek’in ifadesi ile bugünler “Rasyonel politika günleri”.

Diğer taraftan Merkez Bankası’nın kafasındaki en büyük soru işareti ise asgari ücrete yapılacak olan zam oranı. Benim düşüncem Merkez Bankası’nın asgari ücret zam oranını da görüp ondan sonra faiz adımını atması gerektiği yönünde ama Kasım enflasyonu makul gelir de alan açılırsa faiz indirimini yapacak.

Kısa süre önce OVP’de %17,5 olarak açıklanan 2025 yıl sonu enflasyon tahmini geçtiğimiz günlerde %21’e yükseltildi. Bunu yazmamın nedeni geçtiğimiz günlerde açıklanan sektörel enflasyon beklentileri. Son aylarda tüm kesimlerin enflasyon beklentilerinde net bir gerileme yaşanıyor. Bu olumlu bir sinyal. Ancak bir başka gerçek var ki; o da üç grubun (piyasa katılımcıları, reel kesim ve hanehalkı) beklentilerinin birbirinden çok farklı olması. 12 ay sonrası için yıllık enflasyon beklentileri piyasa katılımcıları için %27 iken, bu oran reel kesimde %48, hanehalkında ise %64 düzeyinde. Üç grubun beklentisinin birbirinden bu kadar kopuk olması da bardağın boş tarafı. Hanehalkı beklentisi her zaman yüksek olur ama makasın bu kadar açık olması normal değil.

Beklentiler iyileşse de belirlenen enflasyon hedefine yakınsamıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçtiğimiz günlerde ankette reel kesimin enflasyon beklentisi %50 çıkınca sitem etti.

Reel kesimin adına bir şey diyemem. Ama vatandaş olarak benim de bir sitemim var. Enflasyon beklentisi %21 iken Yeniden Değerleme oranı %44 olunca nasıl çıpalanacak enflasyon?

Yeni yılın ilk dakikalarında sevdiklerimizi öpüp, yeni yılın coşku ile kutlarken, yönetilen yönlendirilen fiyatlara yapılan %44’lük zam da bizi öpecek.

Vatandaş da diyor ki “Devlet kendi koyduğu enflasyon hedefine kendisi inanmıyor ki, ben niye inanayım”

Haksız mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi