Mert Yılmaz
YOKSA…
İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından hafta sonu İstanbul’un Ekim ayı enflasyonu yüzde 3,31 olarak açıklanınca piyasada pazartesi günü TÜİK tarafından açıklanan veri öncesinde tedirginlik baş göstermişti. Malum özellikle Eylül verisi başta olmak üzere son aylarda açıklanan veriler, piyasa beklentilerinin üzerinde gelmiş ve bu da enflasyon beklentilerindeki bozulmaya neden olmuştu. Beklentilerdeki bozulma Merkez Bankası tarafından da dile getirilmişti.
“Korkulan olmadı” diyelim ve Ekim ayı TÜFE verisi yüzde 2,55 olarak açıklandı. Beklentilerdeki bozulmayı “aylık” yüzde 2,55 gelen enflasyon verisinin pozitif karşılanması bile açıklamaya yeterli bence.
Son iki ayda gelen enflasyon verilerinin ardından piyasanın 2025 yıl sonu enflasyon tahminleri yüzde 31,5-32,0 aralığına yükseldi. Ne yüzde 24’lük ara hedef ne de tahmin aralığının üst bandı olan yüzde 29 konuşuluyor.
Dün ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2025 yılının son Enflasyon Raporu sunumunu yaptı. Toplantı öncesindeki genel beklenti, 2025 ve 2026 enflasyon tahminlerinin yukarı yönlü revize edileceği yönünde idi. Bir revizyon ihtiyacı da çok netti.
Merkez Bankası 2025 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 31-33 aralığına yükseltirken, 2026 yılı enflasyon tahmininde herhangi bir değişiklik yapmadı, tahmin aralığını yüzde 13-19 olarak korudu.
Aklımda üç soru var da kolay sorulardan başlayayım.
Yılın bitimine iki aydan kısa bir süre varken yukarı yönlü önemli çapta yapılan bu revizyon nasıl oluyor da 2026 yılına yansımıyor? Beklentilerdeki kötüleşme bir anda 2025 yılı ile birlikte bıçak gibi kesilecek mi?
Zirai don felaketi yaşanmışken geçen Enflasyon Raporu sunumunda gıda enflasyonunu revize etmeyen Merkez Bankası, bu toplantıdaki yüzde 26,5’ten yüzde 33’e yükseltmesini nasıl açıklıyor?
Merkez Bankası, 2026 yıl sonu için enflasyon ara hedefini yüzde 16 olarak belirlemiş olmasına rağmen son aylarda beklentilerdeki bozulma ile birlikte piyasadaki 2026 yıl sonu için temel senaryo yüzde 25 eşiğine dayanmış durumda.
Şimdiden söyleyeyim 2026 yıl sonu enflasyon hedefinin tutma ihtimali YOKTUR.
Merkez Bankası’na bir de tavsiyem var. Enflasyon Raporu tarihlerinin gözden geçirilmesinde fayda olacaktır. Yılın bitimine iki aydan az süre kala o yılın enflasyon tahmini revize edilmez.
Doğrudur hedefler iddialı ve ulaşılması zor olmalıdır. Ancak ulaşılamayacak hedefi koymak da başka bir motivasyon kaybına neden olur.
Şimdi gelelim kafamdan bir türlü çıkmayan o deli soruya. Asgari ücret artışı beklenen enflasyon üzerinden yapılacağı için mi acaba enflasyon tahmininde bir revizyon yapılmadı? 2026 yılının ilk toplantısında bir revizyon ortaya konacak olursa bunun hesabını kim verecek?
Merkez Bankası’nın 2025 yılı için yaptığı enflasyon tahmini üzerinden yapılan yüzde 30 oranındaki artışa karşılık bugün aynı Merkez Bankası’nın 2025 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 31-33 bandına çektiğini görünce, sürecin mağdurunun başta asgari ücretli olmak üzere çalışan kesim olduğu anlaşılınca, sorunun cevabı da kendiliğinden ortaya çıkıyor aslında.
Çıkan ikinci mesajı da söyleyeyim; 2026 yılında seçim yok.
Elbette burası Türkiye ve siyasette ne olacağını kestirmek pek de kolay değil diye ekleyerek.