Mert Yılmaz
Yaşayarak öğrenmek en öğretici yoldur
Malum yılsonuna doğru yaklaşıyoruz ve asgari ücret tartışmaları gündemin üst sıralarına doğru tırmanmak üzere yolculuğuna başladı. Öncelikle 2025 yılına girerken asgari ücrete %30 oranında zam yapıldığını ve yıl içinde başka bir artış yapılmadığını hatırlatmak isterim. Benzer bir durum 2026 yılı için de geçerli olacaktır. Sene başında yapılan zam bütün yılı kapsayacak biçimde geçerli olacak.
Yıllardır dillerden düşmeyen “Çalışanı, emekçiyi enflasyona ezdirmedik” söylemi bu yıl da maalesef yalan oldu. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon ile bile 2025 yılı enflasyonu %30’un üzerinde gerçekleşecek. Neden TÜİK enflasyonu ile bile diyorum çünkü sokaktaki vatandaş açıklanan enflasyon verisinin doğru olduğuna inanmıyor. Önümüzdeki en büyük sorunlardan biri de bu. Güven sorunu. Elbette herkesin enflasyonu birbirinden farklı. Ama dünyada da Türkiye’de de yapılan çalışmalar gösteriyor ki; sosyoekonomik açıdan alt gelir gruplarda hissedilen enflasyon daha yüksek. Türkiye’de hele bugünlerde. Herkesin gıda enflasyonundan söz ettiği bu ortamda temel ihtiyaç olan gıda, barınma, giyim, ulaştırma ve eğitim gibi kalemlerdeki artışlar dar ve sabit gelirlileri çok zorluyor.
Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2026 yılına girilirken kamu tarafından belirlenen fiyatlardaki artış oranının 2026 yılına ilişkin beklenen enflasyon kadar olmasına çalışacaklarını söyledi. Bunu söyledikten hemen sonra da bütçe imkanları izin verdiği ölçüde diye de eklemeyi unutmadı. Söylendiği gibi olmazsa suçlu bütçe yani. Bilesiniz.
Ücret ve fiyat artışlarının beklenen enflasyona göre yapılması teknik açıdan doğrudur. Ancak burada tartışacağımız konu hangi enflasyon beklentisi hatta kimin beklentisi.
Merkez Bankası’nın bile iki ayrı enflasyon beklentisi var. Ara hedef %16. Tahmin aralığı %13-19. %16 ila %19 arasındaki üç puanlık fark, yazarken ya da söylerken kolay da bugün asgari ücretle geçinmeye çalışan birisi için önem arz eder hale dönüşebiliyor.
Biraz matematiğe dökelim. Asgari ücrete ara hedefe göre yani %16 zam yapılırsa, 2026 yılı için asgari ücret 25,641 TL olarak hesaplanıyor.
Tahmin aralığının üst bandı olan %19’a göre zam yapılırsa asgari ücret 26,304 TL olarak belirleniyor.
Aradaki fark aylık 663 TL, yıllık 7,956 TL yani 8,000 TL. Sorsan üç puan ama konuşmaya değmez.
Bu arada Merkez Bankası tarafından yapılan anketlere baktığınızda ise 2026 yılsonu için piyasa katılımcılarının enflasyon tahmini %23,2.
Diyeceğim o ki; asgari ücrete zam yapılırken kimin enflasyon beklentisi referans alınacak.
En güçlü senaryo ise ara hedef olan %16’lık enflasyon tahmininin referans alınıp büyümeden gelen refah payı ile %20 gibi bir artış oranı ortaya çıkacaktır. Son sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söyleyeceğini de unutmamak lazım.
Olası zam oranları tartışılabilir elbette ama tartışılmayacak konu, zam oranı kaç açıklanırsa açıklansın, çalışan kesim asgari ücreti düşük bulurken, işveren kesiminin bu asgari ücretin de yüksek olduğunu savunacağı.
2026 yılbaşında tahmini olarak net asgari ücret 525-535 Euro arasında bir yere karşılık gelecek. 500 Euro’nun üzerindeki bir asgari ücret için yüksek diyenler olabilir.
Onu diyenlere verin asgari ücreti bir ay geçinsinler de görelim, yüksek miymiş düşük müymüş?