Mert Yılmaz
Ayın günah keçileri
Geçtiğimiz hafta cuma günü Eylül ayı enflasyon verileri açıklandı. Piyasa bu ayki enflasyonun yüksek geleceğine kendini hazırlamıştı ki; %2,50’lerde konsolide olan beklentileri bile oldukça aşan ve %3,23 olarak açıklanan bir veri ile karşı karşıya kaldık. Daha da dikkat çekici nokta uzun bir aranın ardından yıllık enflasyonda sembolik de olsa bir yükseliş yaşandı. Yıllık TÜFE %33,29’a yükseldi.
Veriyi incelediğinizde ilginç noktalar karşınıza çıkıyor. Bu ayın günah keçileri de “Gıda ve eğitim” seçildi. Aylık artış gıdada %4,62, eğitimde %17,9 oranında gerçekleşti. Fast food zincirlerinde görürsünüz ya “Ayın Elemanı” diye gençlerin fotoğraflarını çerçeveletip duvara asarlar, bunlar da “Ayın Günah Keçileri". Çerçeve ile TÜİK’in duvarında asılı olduğunu düşünüyorum. Ayın elemanı uygulaması diğer çalışanları motive etmek için yapılır. Umarım bizim enflasyon sepetindeki diğer gruplar biz de daha yükseğe çıkabiliriz diye bir motivasyona kapılmazlar.
Milli Eğitim Bakanı’nın özel okul fiyatlarını gayet makul bulduğu (kendi ifadesi ile 600,000 TL) güzel ülkemizde aylık dikkatinizi çekerim yıllık değil eğitim kalemindeki artış %17,90. Bu arada makul denen 600,000 TL’nin aylık karşılığı 50,000 TL. Ülkede asgari ücret 22,105 TL.
Gıda zaten başlı başına bir sorun. Tarım alanında yapısal olarak hiçbir şey yapmadan sorunun kendiliğinden ortadan kalkmasını bekliyoruz belli ki. Kimse kuraklık sorununu konuşmuyor mesela. Gerçi aylık gıda enflasyonu %4’ün üzerinde gelince Hazine ve Maliye Bakanı X’te kuraklık haritası yayınladı.
Yalnız bir sorun hele neden bu ay yüksek çıkmış gıda enflasyonu diye. Zirai don nedeniyleymiş. İyi de birader ben kendi kulaklarımla duydum, son Enflasyon Raporu sunumunda Merkez Bankası 2026 yılına ilişkin gıda enflasyonu tahminini güncellemeyince bu soru soruldu ve Başkan Karahan, zirai don konusunun hedefleri revize edecek kadar bir hasar oluşturmadığını, meyvede kısmı sıkıntı olduğunu sebzede herhangi sorun olmadığını söyledi. Neyse Allah’tan sıkıntı yokmuş, düşünsenize bir de sıkıntı olduğunu.
Aylık gelen %3,23 enflasyonun yaklaşık yarısı gıda ve eğitim kalemlerinden geliyor. Gıdanın katkısı 1,11 puan, eğitimden gelen katkı 0,48 puan. Ancak diğer kalemlere baktığınızda giyim-ayakkabı, konut, ulaştırma, lokanta-otel gibi önemli gruplarda da aylık artışın %2’nin üstünde gerçekleştiğini görüyorsunuz.
Bu veri ile birlikte yılsonu %29 olan enflasyon hedefinin gerçekleşme olasılığı sıfıra indi. Geri kalan üç ayda da aylık enflasyon %1 gelirse ancak yılsonu %29 hedefi tutturuluyor. Bu da neredeyse imkansız.
Yıl sonu enflasyonu %31-32 aralığında gerçekleşecek gibi görünüyor.
Yıllıkta %30’un altında bir enflasyonu 2026 yılının Ocak verisi ile birlikte göreceğiz. 2025 Ocak enflasyonu %5 olarak gerçekleşmişti. Muhtemelen ondan daha düşük gelecek 2026 Ocak verisi yıllık veriyi %30’un altına çekecek.
Net olarak şunu belirteyim ki; bu enflasyon sorununu çözme konusunda maalesef çok zaman kaybedildi. Kaybedilmeye de devam ediliyor. Araya Mart ayındaki İmamoğlu süreci girdi evet ama yine de çekilen bunca sıkıntıya rağmen daha fazla mesafe alınmalıydı.
Toplumun uygulanan politikaya inancı ve desteği başından beri zaten tam değil. Sürecin uzaması ve istenilen hedefe doğru gidilememesi, desteği ve inancı iyice zayıflatıyor ki; bu bile tek başına işin daha da zorlaşmasına neden oluyor.
Pek çok kişinin merak ettiği konu ise gelen bu verinin ardından Merkez Bankası faiz konusunda ne yapacak? Ben Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine ara vereceğini asla düşünmüyorum. Yılın geri kalanındaki iki toplantıda da faiz indirimlerine devam edecek ve etmeli de. Ancak adımların küçülmesi mümkün. Hatırlanacaktır Merkez Bankası son iki toplantıda önce 300 son toplantıda da 250 baz puanlık faiz indirimine gitmişti. Son ayların en yüksek hatta 2024 yılının Eylül enflasyonundan bile yüksek gelen bir veri sonrasında hiçbir şey olmamış gibi adım küçültmeden 250 baz puanlık bir faiz indirimi iletişim ve itibar açısından doğru olmaz. Adımların 150-200 baz puana dönüşeceğini düşünüyorum ki; bu da bize yıl sonunda %36,50-37,50 aralığında bir politika faizini işaret ediyor.
Böylesine bir ortamda da ancak üç aylık tahmin yapılır. Önümüzdeki senelere sonra bakacağız.