Mert Yılmaz
Son Şakası Güldürmedi
Ağustos ayı enflasyon verileri önceki gün açıklandı. Aylık TÜFE’de piyasa beklentisi %1,8 iken TÜİK, ağustos ayında tüketici fiyatlarının %2,04 arttığını açıkladı. Bu veri ile birlikte yıllık TÜFE, %32,95 belirlendi.
Kira kontratlarını bu ay yenileyecek olan kiracılar için geçerli olan 12 aylık ortalama TÜFE oranı ise %39,62.
Aylık ÜFE %2,48 olurken, yıllık ÜFE %25,16 düzeyinde gerçekleşti.
Üst üste altı aydır piyasa beklentilerinin altında gelen enflasyonun bu son şakası piyasaları güldürmedi. Yaz aylarında iki ay üst üste %2’nin üzerinde gelmesi ise iyiye işaret değil. Merkez Bankası, temmuz ayı enflasyonun %2’nin üzerinde çıkmasını “Temmuz ayına özgü geçici artış” olarak görse de görüldü ki; durum pek de öyle değil.
Gıda enflasyonu ağustos enflasyonunun yüksek gelmesinin ana nedeni. 2,04 olarak açıklanan aylık enflasyonun 0,7 puanı gıdadan geliyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Bakan Şimşek, enflasyonun beklentilerden yüksek gelmesinin zirai don ve kuraklık kaynaklı olduğunu söylediler. Gerek küresel gerekse Türkiye’ye özel kuraklık riskini görmezden gelerek bu tarım ve hayvancılık politikası nasıl şekillenecek çok merak ediyorum. Bu yaklaşım ile gıda enflasyonu hepimizin canını yakmaya devam edecek ve tabi ki bu acı hissi dar gelirlilerde daha da yoğun hissedilecek.
Geçtiğimiz haftalarda Enflasyon Raporu sunumunda Merkez Bankası 2026 yılı için gıda enflasyon tahminini yukarı yönlü revize etmesine rağmen 2025 yılı tahminini değiştirmemişti. Bu konuya ilişkin sorulan bir soru üzerine de Başkan Yardımcısı Akçay bu risklerin hedeflerin içinde olduğunu söylemişti ama görünen pek de öyle olmadığı ve olmayacağı yönünde.
Pazartesi günü açıklanan büyüme verilerinde hane halkı tüketimindeki artış da dikkat çekici idi. Merkez Bankası’nın ısrarla ve her mecrada talep dengeleniyor demesine ve sıkı para politikası vurgusuna rağmen tüketimin hız kesmeden devam etmesi “Acaba para politikası düşünüldüğü kadar sıkı değil mi?” sorusunu akıllara getirmişti.
Piyasa beklentilerinden yüksek gelen büyüme verisine rağmen Borsa İstanbul veriye temkinli yaklaşmıştı. Normalde iyi gelen büyüme verisi borsalarda olumlu karşılanması gerekirken tüketimdeki artış, faiz indirimlerinde strateji değişikliğine neden olur mu sorusunu beraberinde getirmişti.
Bu iki makroekonomik verinin ardından 11 Eylül’de yapılacak TCMB PPK toplantısında nasıl bir karar çıkar sorusuna cevap aranmaya başlandı. Genel beklenti 300 baz puanlık bir faiz indirimi yapması yönünde idi. Yüksek gelen büyüme, CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması, beklentilerin üzerinde gelen enflasyon sonrasında bakalım nasıl bir karar çıkacak?
Yıllık enflasyon 15 aydır düşüyor. Yıl sonuna kadar Merkez Bankası’nın faiz indirimi için önünde gayet geniş bir alan var. Ama iç siyasetteki gelişmeler 11 Eylül’deki toplantıda faiz indirim adımının bir miktar küçülmesine neden olabilir.
Diğer taraftan reel sektörden gelen seslere karşılık sanayinin de %6,1 büyümesi Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinde ayağını gazdan bir miktar çekmesi için yardımcı olabilir.
Sanırım şu anda Merkez Bankası yönetimi “Keşke PPK toplantı tarihi, CHP Butlan Davası’ndan sonra olsaydı” diye düşünüyordur.