Yoksa biz bu filmi gördük mü?

Fenerbahçe ligden sonra Avrupa’da da yenilgi ile tanıştı. Bu yenilgiler kötü bir gidişatın başlangıcı mı bilinmez ama ne zaman memlekette futbol dünyası karışsa ve Fenerbahçe yönetimi önemli çıkışlar yapsa takım acayip yenilgiler alıyor. Oysa bu haftalar moralin en yüksek olması gereken haftalar, çünkü saha dışı mücadele kızışıyor.  

Futbol Türkiye’de spor olmaktan hızla çıkıp, bir hukuk sorunu haline geliyor. Futbola ilişkin yazılara, haberlere bakın; sanki ortada bir organize suç sektörü var. Herkes herkesi istediği gibi suçluyor, asıl suçlular kollarını sallayarak geziyor.

Mesela Galatasaray’ın medar-ı iftiharı Erden Timur, olaydan bir sene sonra aklına esmiş, kelimesi kelimesine şu suçlamayı yapmıştı; “Lale Orta'nın VAR görüntüsünü Ali Koç'a gönderme kaydı var. Ben hukukçuyum sonuçta. Bunlar sokak dedikodusu değil, doğruluğu teyit edilmiş bilgidir.”

Hepimiz bu doğruluğun teyidini beklerken, hukukçu olduğunu rivayet eden Erden Timur, bir başka iftihar vesilesi insan Levent Tüzemen’e demiş ki “Ali Koç'a, Lale Orta görüntü gönderdi demedim ki, söyleniyor, araştırılsın bakılsın dedim". La havle. Tüzemen’e mi inanalım, Timur’a mı, ikisi de birbirinden merdane.

Neyse, anlıyoruz ki Erden Timur aslında tam TFF Başkanı Büyükekşi’nin gönlüne göre bir hukukçu. En kısa sürede Erden Timur’u TFF saflarında görmek isteriz, Yusuf Günay’la birbirlerine pek yakışırlar.

Ortalık yangın yeriyken, kara para aklama, kurmaca bahis, çeteleşmiş hakemler, sahte transfer iddiaları orta yerdeyken gazetecileri karşısına alıp hiçbir açıklama yapmadan kadın milli takımımızın başarılarını anlatan TFF Başkanı Büyükekşi’nin iddialara verdiği yazılı cevaplara bakınca “Erden Timur bu kadar pervasız olmakta haklı arkadaş” diyor insan. TFF’ye göre tek bir hata yok, tek bir yanlış yapılmamış, tüm hakemler melek, Federasyon yöneticileri cennetlik… Allah kabul etsin. Huşu içinde hoca efendi eli öpen Erden Timur da bunca cennetlik arasında elbette istediğini söyler, sonra istediği gibi kıvırır…

Boşa yırtınıyor Ali Koç ve Fenerbahçeliler. Okan Buruk’un Bayern Münih maçını yöneten Portekizli hakeme ettiği küfürler aslında her şeyi anlatıyor. Buruk içerde korunup kollanmaya o kadar alıştı ki aynı imtiyazı Avrupalı hakemden görmeyince öfke krizi yaşıyor. Aslında haklı, o maç içerde olsa, bizim hakemlerden biri yönetse maçın galibi Galatasaray olurdu. Almanlar 10 kişi kalır, Galatasaraylı oyuncular kart görmez, Bayern’in golü ofsayt diye iptal edilirdi. Okan Buruk öfkelenmesin de kim öfkelensin.

Böyle bir ortamda insan futbol yazmakta, teknik analiz falan yapmakta zorlanıyor haliyle. TFF’nin açıklamalarından anlaşılıyor ki yakında İsmail Kartal hiçbir şey söylemese de disiplin kuruluna sevk edilecek, bunun için de en kısa sürede mevzuat düzenlemesi yapılacak. Yani nafile uğraşıyor Hoca... 

Muhtemelen “Neyse ki Avrupa maçları var” motivasyonuyla çıkmıştı İsmail Hoca Ludogorest

karşısına. Stopersiz kalan Hoca, 17 yaşındaki genç Yusuf Akçiçek’i sürdü sahaya, yanına da Osterwolde’yi koydu. Orta sahada da İsmail, Crespo ve Zajc’ın üçüne birden görev verdi. Tedbirli davranmış, genç ve tecrübesiz iki stoperin önüne defansif yönü güçlü iki ismi, İsmail ve Crespo’yu koymuştu. Ancak bu tedbirin işe yaradığını söylemek zor. Tam da bu iki ismin koruyacağı yerden, ceza sahası yayının birkaç metre önünden atılan şutla gol yedi Fenerbahçe. Livakoviç için Fenerbahçe taraftarlarının bir kere daha yutkunduğunu söylemek mümkün ama sanki kredisi epey azaldı gibi.

Aslında alışıldığı gibi ilerde baskılı başladı Fenerbahçe ve ilk dakikalarda Ryan Kent ve Batshuayi ile çok önemli iki fırsattan yararlanamadı.

Bathsuayi çalışkan başladı, sık sık orta sahaya gelip top almaya çalıştı ama biraz da bu yüzden bir santraforun olması gereken yerlerde olmadığı için ceza sahasına taşınan pek çok top ve yapılan orta sahipsiz kaldı. Üstelik Batshuayi ilerde top tutmadığı için de orta sahanın çıkışları sekteye uğradı.

Bugün bir kere daha görüldü ki Fenerbahçe’nin orta sahada Fred’e acil ihtiyacı var. Özellikle defansta Djiku’nun yokluğunda Fenerbahçe orta sahadan ve merkezden hücum organizasyonu düzenlemekte ciddi biçimde zorlanıyor…

İkinci yarıya baskılı başladı Fenerbahçe ve Batshuayi ile üst üste iki net pozisyon yakaladı, ilkine kaleci izin vermedi, ikincisine direk… Tamamen kapanan Bulgarlar, oyunun temposunu düşürmek için ellerinden geleni yaptılar ve başarılı da oldular.  İsmail hoca ise tempoyu yükseltmek için önce Szymanski ve İrfan Can’ı aldı oyuna, sonra Cengiz ve Umut Nayir’i sokup iki forvete döndü ancak beklediğini bulamadı.

Cengiz fiziki olarak sakatlığı atlatmış olabilir ama maç temposundan çok uzak. Umut Nayır ise varla yok arasında. Uzatma dakikalarında bir kontra ataktan yenen ikinci golle bitti maç.

Sonuçta ligden sonra bir yenilgi de Avrupa’da aldı Fenerbahçe. Grupta liderliğini sürdürüyor ama bu iki yenilgi umarız bir kötü gidişatın başlangıcı değildir. Eğer Becao ve Djiku dönmez, Fenerbahçe bir yenilgi daha alırsa korkarım geçen senenin kabuslarını yeniden görmeye başlarız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi