Cengiz Ünder Resitali

Belli oldu ki bir süre daha futbolu siyaset üzerinden konuşacağız. Haftayı, muhteremlerin Suudi Arabistan rezaletini Ali Koç ve Fenerbahçe’ye yıkma çabalarını izleyerek geçirdik. İktidar ortakları, yakın tüm medya koro halinde Fenerbahçe’yi kupa organizasyonunu sabote etmekle suçlamaya çalıştı. Yeni bir toplumsal ayaklanma, yeni bir Gezi kalkışması provoke edildiğini yazanlar, söyleyenler bile oldu.

 

“Aman bu saçmalığın, şuursuzluğun faturası iktidara kesilmesin” gayretkeşliğiyle TFF’nin tüm beceriksizliklerini bir kenara bırakıp, veryansın ettiler Ali Koç’a. Önce alt perdeden kulüp yönetimleri eleştirilirken, siyasilerin de gazlamasıyla önce sesler yükseldi, tonlar sertleşti, sonra iş Ali Koç’u Fetöcülükle suçlamaya kadar götürüldü.

 

Olayın enteresan bir yönü de başından beri Galatasaray ile birlikte hareket etmesine rağmen, tüm faturanın Sarı Lacivert renklere kesilmek istenmesi. Şaşırdık mı? Elbette, hayır. Bu sadece “3 Temmuz” komplosundan beri söylediğimizin bir kere daha ispatı; bütün hedef Fenerbahçe’nin dik duruşunu yıkıp, kulübü ele geçirmek.

 

Elbette senaryo tutmadı, tutmaz da... Ne mantıklı bir senaryo yazabildiler ne ortaya bir kanıt koyabildiler. Suçluluk telaşı içinde kendi hatalarını örtmeye çalışan Federasyon yönetimi son günlerini yaşıyor gibi. Kulağımıza gelenler doğruysa TFF yönetimi bu hafta içinde seçimli genel kurul kararı alacak. Sanırım iktidar artık Büyükekşi’nin beceriksizliğinin kendisine fatura edilmesini istemiyor.

 

Bu ahval ve şerait içinde başladı 19. Hafta… İstanbulspor karşısına Afrika Kupası’na giden Osayi ve Djiku, cezalı İrfancan ve Fred, sakat Becao ve Zajc’dan yoksun çıktı Fenerbahçe. Ancak ligin son sırasında yer alan İstanbulspor’un haline bakılırsa, kadroda kimin olduğunun çok da önemi yoktu. İsmail Kartal bu maça kimle isterse çıkabilirdi.

 

Fred’in yokluğunda Fenerbahçe ilerde baskı ve sağ kanadı çok etkili kullanarak maçı aldı.

Tabii sağ kanatta ilk 11’e dönen Cengiz ve Mert Müldür’ün payı büyüktü. Sezonun en pahalı transferi unvanını taşıyan Cengiz uzun sakatlığı nedeniyle formadan uzak kalınca hakkında soru işaretleri gündeme gelmeye başlamıştı. Cengiz maça tüm bu sorulara cevap verircesine başladı. Daha 6.dakikada ceza sahası dışından attığı nefis şutla Fenerbahçe’nin erken gollerine bir yenisini ekledi. Daha sonra sağ kanattan içeri doğru girerek attığı şutlarla sıkça kaleyi yokladı. Defansta Mert Müldür’e yardım ederken kayıp kaptırdığı topla yenen gol ne kadar büyük şanssızlıksa, bir dakika sonra rakip defansın hatasından yararlanarak attığı gol o kadar şanstı.

Attığı üçüncü gol Cengiz Ünder’i tam tarif edecek goldü. Sağ kanattan aldığı topla içeri girip, ceza sahasının dışından attığı estetik şut tipikti. Hemen ardından Dzeko’nun attığı golün başlangıcında Mert Müldür’e verdiği topuk pası da attığı goller kadar şıktı.

 

İkinci yarının hemen başında geride kaptığı topu Syzmanski ile paylaşarak ve paslaşarak attığı dördüncü golle “Cengiz Ünder Resitali” başlığını hak etti.

 

İkinci yarıda kaçırılan net 4 pozisyon ve Tadic’in atamadığı penaltı ise İsmail Kartal için üzerinde durulması gereken bir nokta, tıpkı İstanbulspor’a verilen 3-4 pozisyon gibi…

Genel olarak düzgün bir yönetim gösteren Volkan Bayarslan ve VAR hakemleri uzatmalarda İsmail Yüksek’e yapılan açık penaltıyı nasıl görmediler, anlamak zor. Mesela maç 1-1 olsa yine bu penaltıyı görmemeye cesaret edebilirler miydi merak ediyorum.

 

Maç sonunda tüm Fenerbahçelilerin dileği aynıydı; “Ah keşke şu golün bir tanesini geçen maçta Galatasaray’a atsaydınız!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi