ŞİMDİLİK SESSİZLİK, PEKİ SEÇİMDEN SONRA…

2024 yılının ilk Para Piyasası Kurulu (PPK) toplantısı dün yapıldı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası politika faizini beklentilere paralel 250 baz puan artırarak %42,5’ten %45’e yükseltti. Yayımlanan metinde, Merkez Bankası faiz artırım döngüsünü sonlandırdığını net biçimde ifade etti.  

Merkez Bankası tarafından organize edilen Piyasa Katılımcıları Anketi’nde 2024 yıl sonu enflasyon tahmini %41 düzeyinde olsa da (OVP’de %36) özellikle başta emekli maaşlarında yapılan düzenleme olmak üzere yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara yapılan zamlar yıl sonu enflasyon beklentilerinin yükselmesine neden olabilecek gibi duruyor. Merkez Bankası metinde fırsat bulduğum ilk anda faiz indirimlerine başlayacağım diye mavi boncuk dağıtırken, piyasa önümüzdeki günlerde enflasyon beklentilerinde bozulmanın yaşanabileceğini; bir başka ifadeyle mevcut faiz seviyesinin yeterli olmayabileceğini düşünmeye başladı bile. 

Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan etrafında tartışılan konular gündemi ciddi anlamda meşgul etti. Son günlerdeki gelişmelere daha doğrusu aniden ortaya çıkan sessizliğe bakacak olursak konu “şimdilik” kapanmış gibi görünüyor. 

Bu arada sürecin kritik isminin Şimşek olduğunu, Şimşek görevde kaldığı sürece başkanlık görevinde yapılacak olası bir değişikliğin fiyatlamalar üzerindeki etkisinin sınırlı olacağını düşünüyorum.

Bir de; piyasada Başkan Erkan’ın görevden alınmasının ikinci bir Naci Ağbal şoku yaşatacağı yönünde görüşler görüyorum. Bu görüşe katılmam mümkün değil. Öyle bir etki ortaya çıkmaz. Naci Ağbal görevden alındığında değişen sadece başkan değildi, uygulanan para politikası da 180 derece değişti. Bugün başkanlık görevinde bir değişiklik olsa da uygulanan para politikası değişmez. O nedenle bu başlık benim için tartışmaya kapalı. 

Mayıs sonunda yapılan seçimlerin ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine Mehmet Şimşek’in, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı görevine Hafize Gaye Erkan’ın getirildiği günden beri 2024 yılının ekonomik açıdan ikiye bölünmesini gerektiğini, ilk bölümün mart ayının sonunda yapılacak olan yerel seçimlere kadar olduğunu, seçim sonrasının ise ikinci bölüm olarak değerlendirilmesi gerektiğini defalarca ifade ettim.

Merkez Bankası’nda yaşananlardan sonra bu görüşe sahip insan sayısında ciddi bir artış olduğunu gözlemliyorum.  Merkez Bankası’nda yaşananlar ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne düşündüğünü bilmek mümkün değil. Ancak en azından yerel seçimlere kadar özellikle dövizde bir hareketlenmeye neden olacak adımlardan uzak durulmaya çalışıldığını tahmin etmek çok zor değil.

Peki seçimlerden sonra?

Orada da sandıktan çıkacak sonucun önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle İstanbul seçimlerinin gerek uygulanan ekonomi politikasında gerekse ekonomi yönetiminde bir değişikliğe neden olabilecek bir potansiyel taşıdığı görüşündeyim.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini Murat Kurum’un kazanması halinde politikanın ve uygulayıcıların devam etmesine imkan tanınabilir. Ancak Ekrem İmamoğlu’nun seçimi kazanması durumunda ekonomi politikasında ve ekonomi yönetiminde ciddi değişiklikler olabileceğini düşünüyorum. Bunu elbette sadece ben düşünmüyorum. Kasım ayından beri yavaş yavaş gelmeye başlayan yabancı yatırımcının da olası gelişmeleri anlamak, gelişmeleri görmek istediği, bu nedenle de biraz beklemeyi tercih ettiği yönünde sinyaller geliyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi