
Uğur Ergan
“Al askeri ver üyeliği” kafası
Rusya-Ukrayna savaşı konusunda ABD ve AB arasında derin farklılık ortaya çıkınca, iktidar medyası bir anda AB’yi hatırladı. Saray’dan yapılan yönlendirmeler doğrultusunda verilmek istenen mesaj şu:
“Avrupa’nın yeni güvenlik ve savunma politikasına ihtiyaç var. Avrupa bu konuda açığını, NATO’nun ikinci büyük ordusu Türkiye ile sağlar. Onun için Türkiye, AB’ye tam üyeliği hak ediyor.”
Bu işin anlaşılır halini de şöyle açıklayalım:
“Soğuk Savaş döneminde Batı dünyasının Sovyetler Birliği’ne karşı bekçiliğini yapan Türkiye, Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte hızlıca oluşan yeni konjonktürde Avrupa’nın bekçiliğini yapmaya hazır. Ama bunun bir karşılığı olmalı. O da AB’ye tam üyelik.”
İktidar ve yandaşları, “Kore’ye asker gönderip nasıl NATO üyesi olduysak, şimdi de Avrupa’nın güvenliğini sağlayarak AB’ye üye olabiliriz” cinliği peşindeler. İşin vahim yanı, AB’nin bu şark kurnazlığını görmeyeceğini sanmaları.
Demiyorlar ki, AB’nin temel kuruluş felsefesi ve değerlerini yerine getirip, ekonomik ve siyasi kriterleri karşılayarak ülkenin ve toplumunun refahını artırayım.
Nedir AB’nin değerleri? Hepsi Lizbon Anlaşması’nın 2. maddesinde “AB Temel Hakları Şartları” adı altında sıralanmış. Kısaca özetleyeyim:
“İnsan onuru dokunulmazdır, saygı duyulmalıdır. İnsan onuru temel hakların gerçek temelini oluşturur. Özel hayata saygı, düşünce, din, toplanma, ifade ve bilgi özgürlüğü gibi bireysel özgürlükler de temel hakların önemli başlıklarıdır. Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitlik ilkesi tüm Avrupa politikalarının temelini oluşturur.”
Sizin için pek önemli değil ama insan hakları AB’nin olmazsa olmazıdır. Cinsiyet, ırk veya etnik köken, din veya inanç, engellilik, yaş veya “cinsel yönelim temelinde ayrımcılıktan muaf olma hakkı”, kişisel verilerin korunması hakkı ve adalete erişim hakkı gibi, AKP iktidarının hiç hoş karşılamayacağı şeyleri kapsar insan hakları meselesi AB’de.
Ha sizin için şu son dönemde pek fark etmiyor ama hukukun üstünlüğü ve demokrasi de AB için önemli bir şey. Şöyle yazıyor “Hukukun Üstünlüğü” bölümünde:
“AB, hukukun üstünlüğüne dayanır. AB'nin yaptığı her şey, AB ülkeleri tarafından gönüllü ve demokratik olarak kabul edilen antlaşmalara dayanır. Hukuk ve adalet, bağımsız bir yargı tarafından desteklenir. AB ülkeleri nihai yargı yetkisini Avrupa Adalet Divanı'na vermiştir, kararlarına herkes saygı göstermelidir.”
Ne dersiniz, uyar mı size bu başlık?
Öyle fena bir şey ki bu AB, değerlerinin yanısıra amaçları da var. Mesela neler var derseniz, bazılarını sıralayalım:
Barışı, barışın değerlerini ve vatandaşların refahını teşvik etmek; iç sınırlar olmaksızın özgürlük, güvenlik ve adalet sunmak, aynı zamanda dış sınırlarında iltica ve göçü düzenlemek, suçu önlemek ve suçla mücadele etmek için uygun tedbirler almak; çevrenin kalitesini korumak ve iyileştirmek; bilimsel ve teknolojik ilerlemeyi teşvik etmek; sosyal dışlanma ve ayrımcılıkla mücadele etmek; sosyal adaleti ve korumayı, kadın ve erkek arasındaki eşitliği ve çocuk haklarının korunmasını teşvik etmek; zengin kültürel ve dilsel çeşitliliğe saygı göstermek…
Bunlar AB içindeki amaçlardan bazıları, bir de dünya için hedefleri var ki, saymakla bitmez.
Velhasıl bu işler Türk işi kolaycılığa kaçıp, “Vereyim askeri, alayım üyeliği” kafasıyla olmuyor.
İnanmıyorsan, 20 yıl önce burun kıvırdığın ama artık Schengen’e de girmiş, Türkiye sınırına Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı (FRONTEX) güçlerini yığmış, Bulgaristan’a sor.