Esin Sungur
Amazon ormanları kurtulacak mı?
Yarın doğa korumacıların, iklimbilimcilerin merakla beklediği Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) taraf olan ülkelerin katıldığı otuzuncu yıllık iklim zirvesi başlıyor. Brezilya’nın Belem kentinde gerçekleşecek COP30 konferansı, on gün kadar sürecek.
Bu sayfada yıl içinde konferansa dair çeşitli bilgileri hep paylaştık. İşte şimdi toplantının zamanı da geldi çattı. Bu yılın en ilgi çeken konusu Brezilya liderliğinde ortaya atılan çevre koruma fonunun devreye alınıp alınamayacağı idi. Özellikle Amazon yağmur ormanlarını korumaya yönelik planlanan Tropical Forests Forever Facility (TFFF) adlı fona, fikir annesi Brezilya’nın yanı sıra; Norveç ve Fransa başta olmak üzere, yaklaşık 5 milyar dolarlık katkı sözü verildi. Şimdilik bu miktar, toplamda 125 milyar dolarlık bir mekanizma oluşturmak için gereken 25 milyar dolarlık taahhüt hedefinin oldukça gerisinde. Ancak Almanya’nın da konferanstan önce bir rakam açıklaması bekleniyor.
EŞİ BENZERİ YOK
Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, ormanların korunmasında TFFF fonu şimdilik yeterli olmasa da böylesi bir girişimin dünyada eşi benzeri olmadığını ve ilerleyen yıllarda gelişerek umut vaad eden bir noktaya gelebileceğini ve çözüm alternatifi olacağını belirtiyor.
TFFF, Brezilya’nın COP30’da en öne çıkan projesi.
Birkaç ay önce fonun konferansa yetişmeyeceği konuşulurken, gelinen noktada hedefin gerisinde de olsa lanse edilebiliyor olması iyi bir adım.
Fon, belirli kriterler kapsamında ormanlarını koruyan ülkeleri ödüllendirecek bir mekanizma getiriyor.
Plan kapsamında, ülkeler korunan her hektar orman için bir ödeme alacak ve bunu da ormanların korunmasında kullanmaya devam edecek. Brezilya, Kolombiya, Endonezya ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti ilk etapta bu sistemden en fazla yararlanacak ülkeler arasında yer alıyor.
NORVEÇ’İN LİDERLİĞİ
Fonun başlatılabilmesinde Norveç’in katkısı önemliydi. Dünyanın öbür ucunda, başka kıtalardaki ormanların korunmasına neden milyarlarca dolar yatırdıklarını bir düşünmek lazım…
Dünyada hepimizin birbirine görünmez bağlarla olduğunun farkında olan Norveç, gerçekten de örnek bir adım attı ve 10 yıl boyunca yaklaşık 3 milyar dolar kredi taahhüt etti.
Elbette bu finansmanın bazı koşulları var, en önemlilerinden biri de TFFF’nin 2026’ya kadar diğer bağışçılardan yaklaşık 10 milyar dolar sağlayabilmesi. Bu da gerçekleşebilir bir hedef gibi görünüyor zira elliden fazla ülke, fonun başlatılmasını destekleyen deklarasyonu onaylamış durumda. Çin, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle görüşmelerin sürdüğü duyuruldu.
İşin zor yanı ise aslında taahhütler açıklanıp, fon çalışmaya başlayınca ortaya çıkacak. Varlıklarını yatırımcılarına borçlu olduğundan daha yüksek gelir üretecek şekilde değerlendirmeye çalışacak ve aradaki farkı yağmur ormanlarının korunmasını finanse etmek için kullanacak olan fon, bakalım yatırımcısının girdiği riski karşılayabilecek ve teoride planlanan getirileri sağlayarak yağmur ormanlarının korunmasını finanse edebilecek mi?
Risklerle dolu, herkesin günü kurtarmaya çalıştığı bir dünyada, uzun vadeli gerçek sorunlara sistemin kabul edeceği çözümler bulmak ve diğer ülkeleri de buna ikna etmek için ortaya konan emek dilerim karşılığını bulur.
Nice yıllara Gastromasa!
Dünyanın en büyük ikinci gastronomi konferansı olarak kabul edilen Gastromasa İstanbul Uluslararası Gastronomi Konferansı & Fuarı, 6-7 Kasım 2025 tarihlerinde “Stories of 10 Years” temasıyla onuncu kez kapılarını açtı. Her şeyden önce Türkiye’de bir şeyi on yıl devam ettirmek başlı başına tebrik edilmesi gereken bir başarı, o nedenle nice on yıllara Gastromasa…
Geçtiğimiz bunca yıl boyunca gayretli çalışmalarına tanık olduğumuz Sözen Organizasyon’un bu istikrarlı başarısı, Türkiye ile dünya gastronomisi arasında güçlü bir köprü kurulmasına vesile oldu.
Onuncu yıl kutlamasında bir konuşma yapan Sözen Grup CEO’su Gökmen Sözen, özellikle İspanya ve İspanyol şeflerle kurduğu bağlar ile bu yolculuğa çıktığını anlattı.
Bir yandan dünyanın en önemli şeflerinin buluşmaları, özel yemekler, workshop’lar, tadımlar, bir yandan herkese açık paneller, bir yandan ise ülkemizi tanıyan şeflerin Türk mutfağı ürünlerini dünyaya yayması ve kullanmaya başlaması derken, Gastromasa’nın gastronomi dünyamıza büyük katkıları oldu ve olmaya devam ediyor. Emeği geçen herkesi kutluyor ve başarılarla devamını diliyorum.
Haftanın önerileri:
● Aronya meyvesini hiç duydunuz mu? Mor rengi ile dikkat çeken, gülgiller familyasından çalı formunda bir meyve. Esasen Kuzey Amerikalı ama yavaş yavaş bizim de hayatımıza giriyor. Antioksidan özelliği ile bir süper gıda olan aronya Türkiye’de de yetiştirilmeye başlandı. Biraz kekremsi tadı olduğu için de meyve olarak tüketilmesinden çok, özü salatalarda, tatlılarda, yoğurtla veya şifa niyetine bir kaşık içilerek kullanılıyor. Renginden ötürü pastacılık ve kokteyl alanında kesinlikle çok kullanılacağını öngörmek mümkün. Son olarak AronyaMaronya markasının aronya özünü tattım, son derece dengeli tatlı-buruk lezzeti ile kesinlikle favorim oldu.
● Dünyanın en küçük otomatik kahve makinesini Tchibo çıkarmış. Esperto mini sadece 16 santim boyunda ve benim gibi küçük mutfak tezgahı olan biriyseniz ve kahve makinesi koyacak yer sorun teşkil ediyorsa iyi bir seçenek gibi görünüyor. Diğer makinelerinde de olduğu gibi çekirdek kahveyi istediğiniz ölçüde öğüterek günlük taze kahve içmiş oluyorsunuz. Kesinlikle bir bakmaya değer.