Arkadaşlar ceplerimizi kontrol edelim

Eylül ayına büyüme verisi ile başladık. Açıklanan büyüme verisi piyasa beklentilerinden yüksek geldi. Türkiye ekonomisi 2025 yılının ikinci çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre %1,6 büyürken, geçen yılın aynı dönemine göre büyüme %4,8 olarak açıklandı. Piyasadaki beklenti %4,0 idi. Gelen büyüme verisinin yüksek ve beklentilerden iyi olması elbette sevindirici.

Açıklanan bu veri ile birlikte Türkiye’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası 1,44 trilyon USD, kişi başı milli geliri ise 16,709 USD seviyesine yükseldi.

Ancak toplum öyle bir ruh haline bürünmüş ki; iyi de açıklansa kötü de açıklansa her veriye şüphe ile bakılıyor. Toplum bu noktaya bir gecede gelmedi elbette; süreç insanları bu noktaya getirdi. Aşmamız gereken en büyük sorunlardan bir tanesi de insanların açıklanan verilere güvenmesini yeniden sağlamak. Bu sorun biraz kırılan kristal vazo gibi. Ama sorun yokmuş gibi de yola uzun süre devam edemeyiz.

Madem ben de bu ülkenin bir evladıyım elbette benim de kafamı kurcalayan bazı sorular var. Buyurun beraberce tartışalım.

Sanayide işler iyi gitmiyor denirken, her sektörden farklı tonlamada olsa da imdat çığlıkları yükselirken, konkordatolar almış başını giderken, bazı sektörlerde ciddi işten çıkartmalar yaşanırken nasıl oldu da sanayi geçen yılın aynı dönemine göre %6,1 büyüdü?

Merkez Bankası uzun süredir talepte bir dengelenmeden söz ediyor. Yüksek faiz ortamında talepte yaşanan yavaşlamanın enflasyonun düşüşü için çok önemli olduğunun altı çiziliyor. Yeni yeni düşmeye başlasa da Türkiye’de faiz yüksek. Para politikası sıkı peki tamam da hanehalkı tüketimindeki artış nasıl %5,1 oluyor. Bu mu dengelenmiş talep? Dengelenmiş hali %5,1 ise dengelenmemiş hali ne olurdu acaba? Yoksa faiz olması gerektiği kadar yüksek mi değil? Öyle ise Merkez Bankası faiz indirimlerine ara vermek ya da adımlarını küçültmek zorunda kalır mı? Bunu yapmazsa enflasyon ile edildiği iddia edilen mücadele sekteye uğramaz mı?

ÖZEL SEKTÖRÜN YATIRIM YAPACAK NE HALİ NE İMKANI VAR

Bir de yatırımlar konusu var. 2024 yılının ikinci çeyreğine göre Türkiye’de yatırımlar %8,8 artmış. Açıklanan veri bunun ne kadarının kamu yatırımı ne kadarının özel sektör yatırımı olduğunu göstermiyor. Benim gördüğüm ve bildiğim özel sektörün yatırım yapacak ne hali ne morali ne imkanı var. Kapasite kullanım oranı düşerken hangi özel sektör niye yatırım yapsın ki? Yatırımları kamu kesimi mi yaptı? Bilemiyorum Altan kafam çok karışık!

Belki de bunlardan daha önemlisi tarımda yaşanan %3,5’lik “küçülme”. Birileri inşaat maşallah kopmuş gitmiş diye sevinirken Türkiye gibi verimli toprakları, çalışkan insanları olan bir ülkede tarım küçülüyorsa herkesin bir oturup düşünmesi lazım. Ülke avaz avaz kuraklık riski ile karşı karşıya belki de önümüzdeki gerçek beka sorunu bu konu olmalı iken biz hala incir çekirdeğini doldurmayan tartışmaların içinde boğuşuyoruz.

Hesaplamalara göre Türkiye’de kişi başı milli gelir yaklaşık olarak 17,000 USD’ye yükseldi. Bugünkü kur ile 700,000 TL. Ayıptır söylemesi 58,000 TL aylık ortalamaya karşılık geliyor. Emeklilerimizin, asgari ücretle çalışan insanlarımızın dediklerini duyar gibiyim. Tabi ki bu veriler ortalama. Yıllık geliri, açıklanan 17,000 USD’nin misli misli fazlası olanlar da var. 17,000 USD’nin yanına bile yaklaşamayanlar da var ki; onlar büyük bir çoğunluk.

Ekonomi büyüyor, önümüzdeki dönemde de büyümeye devam edecek. Büyük olasılıkla 2025 yılını %3’ün üzerinde bir büyüme ile tamamlayacağız. Ancak Türkiye’de gelir dağılımındaki bozukluk o kadar derinden hissediliyor ki; toplumun büyük kesimi bu büyümeden payını alamıyor.

Gini katsayısı gelir dağılımındaki eşitsizliği ölçen bir veri. Bu veriye göre Türkiye Avrupa’da ikinci, OECD ülkeleri içinde dördüncü sırada. Övünülecek bir durum yok bunda, gelir dağılımı en kötü ülkelerden biriyiz.

Demek ki mesele sadece büyümek değilmiş. Büyürken adil paylaşılmayınca sokakta “Nereye büyümüş ekonomi, ben evime tane ile domates, havuç alıyorum” diyenlerin sayısı artıyormuş.

Onun için cebinde aylık 58,000 TL varmış gibi yürü sen pampa…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi