Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

Bayram Sevinci

BENCE; bayram sevinciniz daim olsun!

Geçen hafta sonu kısa bir süre de olsa bayram sevincini yaşamaya çalıştık.

Bugün bayramdan çıktık; sorunların hepsi yerli yerinde, kapıda bizi beklemiş; hayat devam ediyor. Toplumun her kesiminin var olan sorunları ağırlaşarak devam ediyor olsa da bayram sevinci insanımızın yaşamına bir soluk aldırdı, yüzlerde bir ince gülümseme, gönüllerde hafiften bir sevgi rüzgarı estirdi, “inşallah daha iyi olacak” ümidi az da olsa canlandı...

Ayrıca, bayram öncesinde, sınırlı da olsa infaz yasasında yapılan değişikle cezaevlerinden bir kısım insanların tahliye edilmesi sokakta, bir toplumsal atıfet olarak AF duygusunu yeniden hatırlattı.

Ne olur! Özellikle siyasette birbirimize “düşman hukuku” uygulamaktan vazgeçsek, yalan da olsa barışsak ve toplumu bunaltan sorunların çözümü için sorumluluklarımızın idrakinde güç birliği yapsak! Bayramın getirdiği pozitif havanın gücüyle insanımızın sorunlarını çözmek ve ülkemizin geleceği için muhtemel tehditlere karşı hazırlık yapsak olmaz mı?

Gündeme yeniden başlıyoruz; hayatın acı gerçeği karşımızda...

Durumu hatırlamak ve hatırlatmakta fayda var, ancak Özellikle ve öncelikle ülke yöneticilerini bir dost olarak uyarıyorum; iyi durumda değiliz!

Asgari ücretle çalışan işçilerin, devlet memurlarının, emeklilerin ve sosyal yardıma muhtaç yoksulların hayat pahalılığı çilesi devam ediyor.

Çiftçiler, Türkiye’nin hemen her bölgesinde hemen her üründe zarar ediyor; üretimden çıkmaya, topraklarını işlemekten vazgeçmeye ve şehirlere göçmeye başlayalı çok oldu; köyler boşaldı...

Yüksek faiz oranları ile finans kullanan büyük sanayiciler, krediye ulaşmakta zorlanan küçük ölçekli imalatçılar, ihracatçılar kısaca istihdam yaratan iş dünyamızın feryatlarını sağır sultan bile duydu. Basında konkordato ve iflas haberleri artıyor. İki fabrikasını kapatan bir iş adamı bu acı gerçeği şöyle söylüyor; “Türkiye’de bugün satılık 3 bin fabrika var daha fazlası da kiralık.”

Özellikle deprem bölgesi başta olmak üzere tüm kamu müteahhitleri hakediş alamadıkları için şantiye kapatıyor ve işçi çıkartıyor. Geniş tanımlı işsiz sayısı 13 milyon kişiye yaklaşmış...

Gençler; bu yıl üniversitelere giriş için müracaat eden öğrenci sayısı geçen yıla göre beş yüz bin azalmış; gençler gelecek ümitlerini tükettiler.

Aydınlar; aralarında AKP kurucuları ve bakanların, milletvekilleri, hukuk hocaları hatta eski Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın olduğu aydınlar, “Adalete Çağrı” bildirisi yayınlayarak ülkede yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği sorunu olduğunu iddia ediyorlar. Bildirideki şu tespit felakete işaret ediyor; “Yargının siyasi hesaplaşmaya ve keyfiliğe yol açacak uygulamalara alet edilmesi hukuk devletinin, demokrasinin ve özgürlüklerin sonunu getirir.”

Böyle bir ortamda güçlü olmak ve bayram sevincini yaşamak çok mümkün görünmüyor!

Çevremiz ateş çemberi; Sayın Dışişleri Bakanı’na göre, “küresel bir savaş” ihtimali her geçen gün daha da artıyor ve süre kısalıyor. ABD, tarihinde daha önce görülmemiş seviyede silah stokladığını, NATO, Rus tehdidine karşı kara tabanlı hava savunma yeteneklerini beş kat artırmayı planlamaya başladığını konuşuyor. Almanya, 85 yıl sonra Litvanya’ya 5 bin asker konuşlandırıyor.

İngiltere, Stratejik savunma planını açıkladı; “12 yeni nükleer denizaltı, 15 milyar sterlin tutarında nükleer başlık, 7 bin adet uzun menzilli füze üretilecek, 6 yeni mühimmat fabrikası kurulacak.”

TRUMP’ın ve Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack’ın her fırsatta Türkiye’yi ve Sayın Erdoğan’ı övmesi, Sykes-Picot paylaşımından şikayet etmesi hiç hayra alamet değil...

Anlaşılıyor ki küresel savaş meydanı bölgemizde kuruluyor.

Ülkemizin jeopolitiği, Milletimizin ana kıtada (Asya- Avrupa- Afrika) oluşturduğu yüzlerce yıllık müktesebimiz ve bugünkü güç potansiyelimiz muhtemel küresel savaşta tarafsız kalmamıza müsaade etmeyecek, galiba...ABD-Çin-Rusya üçgeniyle kuşatılıyoruz.

Bayram sevincini yaşadık ancak iyi günlerde değiliz!

Zamanın kavşak noktasındayız; yeni yüzyılın tarihi yeni yazılıyor; uyanık olmalıyız, hazırlıklı olmalıyız, iç cepheyi güçlendirmeliyiz. Ancak, iç cepheyi güçlendirelim derken Devletin kuruluş temellerini gevşeten beyan ve düzenlemelerden ısrarla kaçınmak gerekir!

Başlatılan “barış ve demokratik toplum” projesi ve yeni anayasa yapmak iddiaları gelecek açısından bir tuzağa dönüşmemeli... Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşenirmiş...

Allah Devletimize ve milletimize zeval göstermesin! Devlet yöneticilerine feraset versin!

Bayram sevinci daim olsun;

İnsanımız daha güzelini, daha iyisini hak ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi