Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

BİLE

“Hatta bayanlardan bile aya gitme hayali kuranlar vardır.”
Bu topa hiç girmeyecektim.
Giriyorum.

“Uzay vizyonu” olmayanlar için bir uzay gemisine binmek, uzayda gitmek, aya inmek, yerçekimsiz ortamda pof pof sıçramak, selfi çekmek ve dönmek paket program Prag turu yapmakla aynıdır. Bir bayan olarak bile (!) sahibimizin (!) kurduğumuzu düşündüğü bu paket program hayalini gerçekleştirmemize izin vermesi, olanak sağlaması, hediye etmesi, bahşetmesi “noktasında” bla bla bla.
Girmeyecektim, bu topa. Ama, işte.
Memlekette kadınları bağlayan, kesin ve dayatılabilen bir standartın oluşmasını anlatmaya kalksam elit olurum. Ki, bu günlerde popülist politikaların elinde tü kaka bir kelime olmuştur kendisi. Dayatıcı otorite karşısında “bayan” olmak, “bile” edatı olmak yerden on binlerce kilometre yüksekte, bir uzay istasyonunda uzay yürüyüşü gerçekleştirmekten daha zor. Gel de bu zorluğu Sunita Williams’a anlat.

Sunita Williams, Hintli bir babadan ve Slovak bir anneden doğmuş. Ortada “affedersiniz Hintli”, “affedersiniz Slovak” bir durum var! Sunita bir astronot. Üstelik, bayan bile! Kariyeri boyunca çeşitli boy ve özellikte helikopterden tutun, eğitim amaçlı kullanılan jet uçaklara kadar hepsinde pilotluk ve eğitmenlik yapmış. Derken, 1998 yılında NASA’nın Astronot Programı için seçilmiş. 2006’da Uluslararası Uzay İstasyonu’na gitmek üzere Space Shuttle Discovery’ye binmiş ve gidiş o gidiş. Uzay istasyonunda 192 gün kalmış, Sunita. Altı aydan daha uzun bir süre bir “bayan” ve bir “bile” olarak uzayda çalışmış. Toplamda 29 saat, 17 dakikalık uzay yürüyüşü gerçekleştirmiş. Lütfen dikkat, Sunita sıkılmış da hava almaya çıkmış gibi düşünmeyin. Her çıkışında uzay istasyonunun dışında yer alan yüzlerce mekanizmanın bakım, tamir, gösterge kontrolü vs ne gerekiyorsa yapmış. Böylelikle uzayda en uzun süre yürüyen kadın astronot unvanını almış. Yirmi küsur yıldır evli olduğu kocasıyla, Texas’ta bir yerde yaşıyor. Emekli olmuş ama boş durmuyor. Virüs pandemisinde evden çevrimiçi astronotluk dersleri veriyor, NASA için.

Dünyada kadınlar 1937 yılından beri uzay çalışmalarında yer alıyor. Uzay vizyonu geliştirmekte, yenilemekte, hatalardan öğrenmekte şu ana kadar geçen süre yazıyla seksen dört yıl. Üstelik, “Gelecek, göklerdedir” diyen bir vizyon koyucumuz da varken… Bir yerden başlamak lazım, diyorsanız o zaman da devreye liyakat, bilimsellik, ucu sonu belli olmayan merak, eşitlik, dürüstlük ve olmazsa olmaz para gerekiyor. Karşımıza dikilen düşünce, “Hatta bayanlardan bile aya gitme hayali kuranlar vardır” gibi bir yaklaşımdaysa, bizim uzay çalışmalarımız yangın merdivenini ahşaptan yapmakla ya da “ışınlanma tablası meme yapmış” doğrultusunda kalır. Bir de beyaz tayt konusu var, tabii. Bol bol güleriz. Arada ağlarız, uzay kadar para kimlerin midesinde, diye.
Diyorum, bu topa girmeyecektim. Oldu, bir kere.
Bir sene önce yazmışım, yine yazayım: Kadınların yaşam ve düşünme alanlarını ayrı, erkeklerinkini ayrı olacak şekilde düzenlemek erkeğin erkeğe tanıdığı bir özgürlüktür, kadınlara değil. Kadının kendini ifade edebilmesine ihtiyaçtan çok erkeğin kadının yanında, kadının erkeğin yanında durabileceği alanlara ihtiyaç var. Hayatı kadın ve erkek yan yana kavrayamamış, göğüsleyememiş olmak hayatın kaybıdır, ayrıca.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi