Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Bir sürü insanın inancını ve ruhunu çaldım

Adı: Havva – Soyadı Demokrasi: Taşralı kıyafetinde bir genç kız film içinde kendisi ile röportaj yapan adamın (set içinde set kurulmuş) sorularını sadece “evet” ya da “hayır” diyerek cevaplar. Birkaç örnekle;
Soru: “Adın Cumhuriyet mi?”
Cevap: “Hayır”
Soru: “Taşrada mı doğdun?”
Cevap: “Evet”
Soru: “Entelektüel devrimci olmak için önce entelektüel olmaktan vaz mı geçmek lazım?”
Cevap: “Evet”
Soru: “Kültür bir zorunluluk mu?”
Cevap: “Evet”
Röportajı yapan kişi kameramana dönerek;
“Demokrasiyi yakından izle…”
Kameraman cevap veriyor;
“Tabii…”
Soru: “Kültür denen şeyin sanatsal yaratıcılığı azalttığını düşünür müsün?”
Cevap: “Evet”
Soru: “Kültür geçmişten beri yüceltildiği için devrimin imkansızlığını düşünür müsün?”
Cevap: “Evet”
Bu filmin tüm sahneleri Londra’da çekilmişti ve Kasım 1968’de ilk gösterimi yine Londra’da gerçekleşmişti. İlk gösterimden sonra filmin yönetmeni Jean-Luc Godard yapımcısının suratına bir yumruk çaktı. Çünkü yapımcı ona danışmadan filmin anlatımını değiştirecek bir değişiklik yapmıştı: Rolling Stones’un şarkısının satış kopyası kaydını filmin sonuna eklemişti.
Filmin 1968 yılında çekilmesi bir tesadüf değildir. 1960’larda ekonomik ve politik gidişatın bir eleştirisi olarak “Karşı Kültür” hareketi doğmuştu. Amerika ve İngiltere’de 1956 ile 1974 yılları arasında tüm batıya yayılmış olan bu kültürel hareket Vietnam karşıtlığı ile doruğa ulaşmıştı. Karşıtlık ırk ilişkileri, cinsel töreler, kadın hakları ve geleneksel otorite usullerine ilişkindi. 1958 Londra’sında sayısı yüz bini bulan barış yanlısı öğrenci ve pasifistler Trafalgar Meydanı’nda bir araya gelerek sivil itaatsizlik başlatmıştı. Sosyal Antropolog Jentri Anders, daha sonra döneme ilişkin olarak şunları söyledi; “Kendi potansiyelini keşfetme özgürlüğü, kendi kendini yaratma özgürlüğü, kişisel ifade özgürlüğü, sıkı tanımlanmış roller ve hiyerarşik statülerden özgürlük.” Sonrasında gelişen Mayıs 1968 Hareketi de Godard’ı etkilemiş ve “Sympathy For The Devil” isimli bu filminde (filmin adı “1+1” olarak da geçer), kitle iletişim araçlarının rolünü, görselin propaganda aracı olarak kullanımını, teknokratların iktidarın hizmetinde oluşlarını, demokrasinin manipüle edilişini, kadın özgürlüğünü ve dilin gücünü kendine özgü bir anlatımla eleştirmişti.
Film döner dolaşır, aynı mekâna geri gelir. Rolling Stones Londra’da bir ses kayıt stüdyosunda “Sympathy for the Devil” isimli şarkının provası sırasında gösterilir ve en iyi performansı yakalayana kadar grup elemanları şarkıyı defalarca tekrarlarlar. Acaba Godard böylelikle şarkının sözlerine dikkat etmemizi – ve belki ezberlememizi- istemiş midir… Şarkının ilk dörtlüğü şöyledir: “Kendimi tanıtmama izin verin/ Zevk sahibi, para sahibi bir adamım/ Uzun zamandır buradayım/ Bir sürü insanın inancını ve ruhunu çaldım (…)”
Bu şarkının film boyunca pişmesine şahit oluruz. Filme de adını veren “Sympathy For The Devil” gözlerimizin önünde ve gencecik Mick Jagger’ın özgünlüğünde ilerler. Aslında en iyi performans diye bir şey yoktur ve varılacak yerden daha çok yolculuğun kendisidir, önemli olan. Böylelikle Godard’ın yapımcısını neden yumrukladığı anlaşılır: Godard “ham” şarkının, öz’ün peşindedir. Şarkının olmuş hali ya da mükemmel kopya anlamı bozar, gerçekten.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi