Bir yaz şarabı olarak Nancy Sinatra

Babalar ve kızları; bu muhteşem ilişkiyi gözlemlemek için Freud olmaya gerek yok diye düşünmekteyim. Kendim de dahil nice baba ve kızlarını sayabilirim size birbirine onca sevgi, saygı, ilham, şefkat ve daha pek çok güzel duyguyu barındıran. Diyeceksiniz ki çok kötü babalar da var- elbet var. Ama bu insan artıklarını yazıp zaman harcamaya gerek yok. Bugün sizlere çok hoş bir baba ve kızdan bahsetmek istiyorum, benim rahmetli babamın favori seslerinden Frank Sinatra ve kızı Nancy Sinatra’dan... Bugün Nancy’nin doğum günü olması vesilesiyle onun hayatına bir göz atalım derim. O halde, başlasın musikimiz…

sinatra.png

Nancy Sandra Sinatra 8 Haziran 1940’ta İtalyan asıllı Frank Sinatra ve Nancy Barbato’nun ilk kızları olarak Jersey City’de dünyaya geldi. Annesi de babası da İtalyan olduğundan tipik bir İtalyan kültüründe büyüdü. Bu sırada babası yavaş yavaş ünlenmeye başlamıştı. Kız 3-4 yaşlarındayken Frank Sinatra’nın oyunculuk kariyerini ilerletmesi için Hollywood’a taşındılar.

Bu arada Nancy’nin Frank Sinatra Jr. ve Tina Sinatra isimli kardeşleri de oldu.

Evde sürekli klasik müzik dinleniliyordu, Frank Sinatra çocuklarına yıllarca piyano, dans ve oyunculuk dersi aldırttı. Çoğu insan Frank Sinatra’nın müziklerini dinleyince klasik müzik ve operayla alakası olmadığını düşünür ama biyografları onun müthiş bir klasikçi olduğunu, inanılmaz bir klasik müzik koleksiyonuna sahip olduğunu ve klasik ve opera konserlerine sık gittiğini söyler. Dolayısıyla çocukları da gayet iyi bir eğitim alırlar.

SINATRA’NIN ÇAPKINLIKLARI…

Hollywood’a taşınmak demek Frank Sinatra’nın çapkınlıklarının da başlaması demek olur. Annesi Nancy sonunda dayanamaz ve büyük kızı Nancy 10 yaşındayken Sevgililer Günü’nde Frank Sinatra’dan boşanır.

Bu arada Frank Ava Gardner’ı bir dergide görmüş ve “Bu kadınla evleneceğim” demiştir- ve evlenmiştir de. Frank Sinatra dört kez evlense ve onlarca aşk hikayesinde başrolü oynasa da ilk eşi Nancy bir daha hiç evlenmemiş, Frank Sinatra’yla ilgili hiç ağızını açmamış, onunla saatlerce telefonda konuşup çocukları ziyarete geldiğinde ya da tatillerde hep sevgi ile karşılamıştır.

Aileyle ilgili yazılan yaşam öykülerinde Sinatra’nın ne kadar hızlı bir aşk hayatı olursa olsun ilk eşine hep sevgi ile yaklaştığı, çocuklarına da çok düşkün bir baba olduğu belirtilir.

sinatra-aile.png

NANCY BAŞTA SES GETİRMEZ AMA…

Gelelim bizim Nancy’ye. Babasının da ilgisi sayesinde çocuk yaşta müziğe meyilli olduğu anlaşılan genç kadın UCLA gibi iyi bir üniversitede müzik ve dans dersleri almaya başlar ama üniversiteyi yarım bırakarak kariyerine odaklanır.

Her ne kadar “Sinatra” soyadı, endüstride pek çok kapıyı açsa da ilk başta kendi ayaklarının üzerinde durmak istiyordur. İlk performansını Elvis Presley’in de konuk olduğu babasının şov programında, 1957 yılında yapar. Sonra 1961 yılında babasının albüm şirketinden bir albüm çıkarır ama pek ses getirmez.

nancysinatra4.png

SÜPER NOVA GİBİ PATLAR

Babası durumun farkındadır, dolayısıyla kızının kariyerini başarılı bir şarkı yazarı ve prodüktör olan Lee Hazelwood’a teslim eder- Hazelwood için “Bir parça Henry Higgins (Pygmalion mitine gönderme olan Bernard Shaw’un My Fair Lady’sindeki kahraman) bir parça Freud” tarifini kullanan Nancy Sinatra’nın kariyeri Hazelwood’un yönlendirmesiyle süper nova misali patlar.

Pek çoğumuzun bildiği “These boots are made for walkin” şarkısı bu işbirliğinin en güzide ilk meyvelerindendir.

HİT ÜZERİNE HİT OLUR

Böylece hit üzerine hit, Nancy babasından bağımsız bir şekilde müthiş bir üne kavuşur. Tabii müzik kariyeriyle birlikte oyunculuk da yapar, tıpkı babası gibi.

Bir taraftan sabun köpüğü filmlerde de oynar, bir taraftan Woody Allen gibi yönetmenlerle çalışır. (Ne ilginçtir ki Woody Allen’ın uzun yıllar evli kalan Mia Farrow, Frank Sinantra ile de evlenir. Telefonda ayrılan ilk meşhur çiftlerden biri olurlar!)

SINATRA VE MAFYA

1970’ler ve 80’ler boyunca Las Vegas gibi yerlerde sahne alıp albümler çıkartan Nancy Sinatra’nın ismi ister istemez kulüp/gazino sahibi mafioso tiplerle arkadaş olan babasının sayesinde mercek altındadır.

FBI’ın Sinatra’yla ilgili 2.403 sayfa belge tuttuğu söylenmiştir- hiçbir belge onun direkt mafya ile ilişkisini kanıtlayamaz ama çalıştığı kulüplerinin çoğunun sahibi bed-namlı gangsterdir, ayrıca onunla ilgili kötü haber yapan/yazı yazanların da genellikle cevaplarını mafya vesilesiyle aldıkları söylenir.

Anlayacağınız Frank Sinatra’nın kendisi ve “Rat Pack” (Sıçan Sürüsü) adlı arkadaş grubu pür-u pak orta sınıf Amerikan hayatının vücut bulmuş haliyle hiç alakaları yoktur. Ama bir taraftan o kadar ünlü ve güçlüdürler ki bir tür dokunulmazlık halindedirler.

BABASI HEP DESTEKÇİ

Nancy de elbet bu anlamda asla işsiz kalmaz. Daha sonraki yıllarda babasıyla olan ilişkisini tarif ederken babasının onu hiçbir zaman olmak istemediği bir şey için zorlamadığını, her zaman yanında olup destek verdiğini anlatmıştır. Babası hep arkasındadır. Bu da ilk başlarda babası sayesinde tırmanmış olsa da kendi emeğiyle bir yerlere gelmiş olan bir kadına inanılmaz bir güvence verir.

sinatra-sands.jpg

ALTIN ÇİFTİN SONU

Nancy Sinatra iki kez evlenir. Birinci eşi kendi gibi şarkıcı ve oyuncu, ve tanıştıklarında herkesin sevgilisi kıvamında olan Tommy Sands’dir.

Nancy, 1960 yılında, henüz 20 yaşında evlendiği Tommy ile beş yıl evli kalır. Hollywood’un “altın çifti” olarak lanse edilen ilişki çok geçmeden kırılmaya başlar. Sonraki yıllarda bir röportajında ikisinin de evliliğe hazır olmadığını, çocuk yaşta evlenip evliliğin ne acayip bir şey olduğunu gördüklerinde de evliliği sonlandırma kararı aldıklarını söyler.

Nancy Sinatra aşkı gerçekten de koreograf ve dansçı Hugh Lambert’la tadacaktır. 20 yıl boyunca müthiş bir evlilik yaşayan ikilinin Angela Jenniver ve Amanda isimli iki kızı olur ve Lambert’ın 1985 yılında kanserden hayatını kaybetmesine kadar devam eder.

HAYDİ YÜRÜMEYE!

Bugün babasıyla yapığı düet olan “Somethin’ Stupid” şarkısını dinlerseniz ya da “Bang Bang” veya “Summer Wine” gibi hitlerini dinlerken bir kadının müzik endüstrisinin içine doğup kolaya kaçmadığını, iyi müzik yapmak için babası gibi deli gibi çalıştığını görürsünüz. (Frank Sinatra günde 4 saat uyuyup sürekli çalışıyormuş ki kızına da bu konuda ilham vermiş).

Nancy hala çalıyor, 2023’te kendi Youtube kanalını açtı, hala şarkılar yayımlıyor ve kendinden sonra gelen pek çok müzisyeni etkisi altına alıyor. Sadece pop kültürüne değil, kendi hayatıyla çalışmaya verdiği önemden dolayı bazı şeyler kolay da görünse hiçbir şeyin gümüş kaşık garantisi olmadığını bize kanıtlıyor.

O halde ne diyoruz, “Hazır mısınız çizmeler? Başlayın yürümeye.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Batu Arşivi